Seyahat

Şark Denizinin İncisi: Filipinler

Tarihler 31 Ağustos 2012’yi gösteriyordu. Filipinler’in Samar bölgesinin Guiuan şehrinde 7,9’lük deprem ve ardından tsunami meydana gelmişti. Filipinler ve Cebu Adası, Guiuan’a çok yakındı ve tsunamiden etkilenen bölgelerden biriydi. Birçok kuruluş bölgeyi terk ederken İfa Derneği yardımlarına devam etmişti.

Adından da anlaşılacağı gibi Filipinler, normal bir ülke değildi. Altından farklı hikâyeler çıkabilecek bir coğrafya idi. 45 gün süren gezimizde bu farkı yakinen gördük. Filipinler’in bağımsızlık hikâyesi bize bir hayli ilginç gelmişti. Başkenti Manila olan Filipinler’e 1542 yılında İspanyol seyyah Ruy Lopez De Villabos gelir. Kral 2. Philip adına buraya Las Felipinos/Philippins ismini verir. Ve o isim bu günkü adaların ve devletin ismi olur.

Dünyayı dolaşmak için yola çıkan 250 civarında denizcinin kaptanı olan Macellan, sömürge yollarını ararken 1521’de Filipinler’de ölmüştü. Zaten bu sömürge sevdasından sadece 18 kişi İspanya’ya dönebilmişti. 1565’ten sonra İspanyollar ülkeyi sömürmeye başladılar. Sonrasında Filipinler isyan etti.

1898 İspanya-ABD savaşı sonucu ABD, İspanyadan 20 milyon dolara ülkeyi satın aldı. Sonrasında Filipinler imtiyazlar elde etmeye başladı. Filipin Cumhuriyeti kuruldu; ancak ABD bu devlete savaş ilan ederek 1,5 milyon Filipinli’nin ölümüne sebep oldu. Bunu takip eden yıllarda Japon işgali görünse de İkinci Dünya Savaşı’na kadar ABD hâkimiyeti devam etti. 1946 yılında Filipinler Devleti resmen kurulmuş oldu.

Müslümanların ülkeye gelişi

1946 yılında devlet kurulmuştu; fakat hâlâ ABD etkisi devam ediyordu. ABD’nin Filipinler’e imtiyaz verme sebebi ise İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıydı. İkinci Dünya Savaşı’na girmeden önce toplu taşıma aracı olarak kullanılan jibnileri bile maliyeti fazla olacağından Filipinler’de bırakmışlardı. Ancak başlarına özel görevliler koymuşlardı. Bugün gerek kültür gerekse dil bakımından ABD tesiri bölgede derinden hissediliyor. ABD’de emekli olan bir kişinin emeklilik yıllarını ucuzluktan dolayı genellikle Filipinler’de geçirmesi bunu gösteriyor.

Filipinler, İslamiyet’le 14.yy’da Borneolu tüccarlar vesilesiyle tanışmışlardı. Müslümanlar, bölgede en medeni devletlerden birini kurmuşlardı. Ancak Macellan’ın 1521’de gelişinden hemen sonra İspanyollar ülkeye yerleşmeye başlamışlardı. İspanyollar’ın Filipinler’e yerleşmesinden sonra Müslüman nüfusun ne kadar azaldığı ise ayrıca bir araştırma konusu. Günümüzde ise Müslümanlar ülke nüfusunun yüzde beşini oluşturmaktadır.

Ahşap Caminin hikâyesi

Zamboanga, Mindanao adası, halkının ekserisi Müslümandır. Adadaki Taluksangay Cami İstanbul’dan gitmiş. Caminin kitabesine bakılırsa 1885 yılında yaptırılmıştır. Daha doğrusu Abdülhamid Han tarafından bu tarihte adaya gönderilmiş, diyebiliriz. Hikâyesi de hayli ilginç.

Filipinli Müslümanlar, aylarca yolculuktan sonra İstanbul’a gelir ve Abdülhamid Han’a bağlılıklarını bildirdikten sonra bir istekte bulunurlar. Derler ki: Filipinli Müslümanlar olarak ibadet edebileceğimiz, namaz kılabileceğimiz bir camimiz yoktur. Sizden isteğimiz, bize cami hususunda yardımcı olmanızdır. Abdülhamid Han, Filipinli heyeti ağırlar, hediyeler verir ve yolcu eder. Cami için “Arkanızdan gelecek.” der. Heyet ilgiden memnundur. Osmanlı topraklarında bulunmaktan sevinçlidir ama kafalarında bir soru işareti vardır.

Ziyaretten aylar sonra Filipinli Müslümanlar arasında coşkulu bir haber dolaşır. İstanbul’dan Filipinler’e cami, denildiği gibi gemiyle yola çıkmıştır. Limana gidip İstanbul’dan gelecek olan gemiyi beklerler. İstanbul’dan kalkan gemi aylar sonra limana demirler. Günün şartlarına göre gemiden dev bir cami iner. Sultan Abdülhamid Han ahşaptan bir cami yaptırmış ve gemiyle Filipinler’e göndermiştir. Ahşaptan yapılan cami, halen Filipinler’de hizmet vermekte ve Müslümanlar namazlarını orada kılmaktadır. Cami en son 1952 yılında restore edilmiş ve fotoğraftaki halini almıştır.

Bu camiden yaklaşık 200 km uzaklıkta Cebu şehrindeki Türk medresesinde, Müslüman çocuklar eğitime devam ediyor. Hepsi de hafız olma yolunda ilerliyorlar. Öyle ki üç ayda hafız olan da vardır. Onlar da Müslüman atalarının yolundan devam ediyorlar. Azimleri ise görülmeye değer.

En Yeniler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu