Eğitim

Dahilerin Okulu Enderun

Enderun’a alınan öğrenciler sürekli testlere tabi tutularak öğrenme isteklerine, zekâ seviyeleri ve ilgi alanlarına göre eğitim ortamlarına dâhil edilirlerdi. Enderun Mekteplerinin müfredatına ve yetiştirmiş olduğu beyin gücüne baktığımızda dâhilerin okulu demekte ne kadar haklı olduğumuzu görmüş oluruz.

nderun’a alınan öğrenciler sürekli testlere tabi tutularak öğrenme isteklerine, zekâ seviyeleri ve ilgi alanlarına göre eğitim ortamlarına dâhil edilirlerdi. Enderun Mekteplerinin müfredatına ve yetiştirmiş olduğu beyin gücüne baktığımızda dâhilerin okulu demekte ne kadar haklı olduğumuzu görmüş oluruz.

Enderun’a Müslümanların yanında ikna ve teşvik yoluyla gayrimüslim insanlarda devşirilirdi. Bu devşirme hadisesini eski bir İngiliz elçisinin Enderun Mektepleri ile ilgili son derece dikkat çekici tespitlerinden şöyle öğrenebiliriz: “Osmanlılar, aldıkları esirlere hiç kötülük yapmıyor, kardeş gibi davranıyorlar. Hangi milletten, hangi dinden olursa olsun, küçük çocukların zekâlarını ölçüyorlar. Keskin zekâlı çocuklar, ‘Enderun’ denilen mekteplerde, değerli öğretmenler tarafından okutuluyor. İslâm bilgileri, İslâm ahlâkı, fen, kültür dersleri verilerek, kuvvetli, başarılı Müslümanlar olarak yetiştiriliyorlar. Osmanlı ordularını zaferden zafere ulaştıran değerli kumandanlar, Sokullular ve Köprülüler gibi seçkin siyaset ve idare adamları, hep böyle yetiştirilen keskin zekâlı çocuklardı. Osmanlı akınlarını durdurmak için, bu Enderun mekteplerini ve bunların kolları olan medreseleri yıkmak, Osmanlıları fende geri bırakmak lâzımdır.”

“Hazreti Allah’ın bize bahşettiği yetenekler zenginler arasında olduğu kadar fakirler arasında da mevcut olan aranıp bulunmadığında ve yetiştirilmediğinde mahvolmaya mahkûm o yüksek yetenekleri’’ yetiştirmek önemli bir insanlık vazifesidir. Enderun Mekteplerinin kuruluş amacını Miller şu şekilde özetlemekteydi: ‘‘Her şeyin ötesinde Türk Padişahlarının ülkeye liderlik edecek sıra dışı yeteneğe sahip gençleri keşfedip yetiştirmesiydi’’.

Enderunda, Nasıl Yetiştirildi?

1608’de İstanbul’daki yabancı elçiliklerin en renklilerinden olan Venedik elçiliği görevlilerinden Ottaviano Bon şunları belirtmektedir:1“İçoğlanlarına uygulanan öğretim programları barbar sayılacak bir toplumun ürünü değildir. Aksine eşsiz erdemlerin ve kendini disiplin etme gücünün temsilcisi sayılması gereken bir topluluktur. Okula girdikleri ilk günden itibaren saray okulu bitinceye kadar son derece etkili ve yeterli olarak yönetilmektedir. Aralıksız olarak edepli ve kibar davranış yollarını, duyularını etkili olarak kullanmasını, askerlik becerilerini, İslam inançlarını ve gereklerini, kısacası akıl ve bedenin ihtiyacı olan bütün erdemleri öğrenmektedirler.”

Fransız sarayının resmî temsilcisi olan Michel Boudier ise2 ilk kez 1616-24’de yayınlanan “Sarayın Genel Bir Tarihi” adlı eserinde Enderun eğitimi konusunda özellikle şunları belirtmektedir: “Türklerin niçin varlıklı ve güçlü bir devlet olarak geliştiklerine şaşmamak gerekir. Çünkü onlar, büyük sayıdaki gençler arasından en yeteneklilerini seçmesini ve onları dürüst insanlar haline getirecek disiplinli bir eğitim vermesini çok iyi bilmektedirler. Böylece doğanın üstün bağışı ile üstün bir eğitim ve sanat kaynaşmaktadır!…”

Başta padişahlar ve sadrazamlar olmak üzere, Osmanlı Devleti’nin ihtiyaç duyduğu “devlet adamı” kadrosu bu mektepte eğitilip yetiştirilmiştir. Tayyarzade Âta Bey, Enderun konusundaki üç ciltlik eserinin son iki cildini kurumda yetişen ünlü ve seçkin kişilerin kısa biyografilerine ayırmıştır. Ona göre, Osmanlı Devletinin uzun tarihi sürecinde sadarete geldiğini tespit ettiği “60” sadrazamdan “48” i bu okulda yetişmiştir. Bundan ancak on ikisi “Birun” denilen saray dışındaki eğitim sisteminin yetiştirdiği kişilerdir. Enderun’dan yetişenler arasında en ünlüleri Fatih’in sadrazamı Hırvat Mahmut Paşa, Kanunî’nin dört sadrazamı İbrahim, Lütfi, Rüstem, Sokullu Mehmet Paşa’dır. Köprülü Mehmet Paşa, Sinan Paşa ve Kaptanıderyalardan “23” tanesi Enderun’da yetişmiştir. Diğer “11” i Birun’da yetişen kaptanlardır. Bunlardan başka birçok seçkin yazar, sanat adamı ve düşünür de bu kurumda yetişmiştir. Genellikle şeyhülislamlar buradan yetişmemekle beraber Âta bey bunlardan üçünün de Enderunlu olduğunu söylemektedir.3

Enderuna Nasıl Seçilirdi?

Üstün zekâlı öğrencilerin seçimi onların ilgi alanlarına göre yönlendirilmesi ve gerekli eğitim ortamlarının oluşturulması da Enderun Mekteplerinde profesyonel bir şekilde yapılmıştır.  Öğrenci alımı Yeniçeri ve Acemioğlan Ocaklarının nezareti ve yönetimi altında yapılırdı. Ağa, Ocak ağalarından, bu tür işlerde tecrübeli olan bir “Devşirme ağası” ile bir kâtip atardı. Bunların eline, uygulamanın nasıl ve hangi usuller takip edilerek yapılacağını gösteren yönetmelik niteliğinde bir ağa buyruğu ile devşirmenin yerini ve zamanını belirten bir de sultan fermanı verilirdi.

Enderun mektebine Müslüman çocukların yanında, Yahudi çocukları, anadan babadan ya da her ikisinden yoksun olanlar, hayatının bir kısmı kentte geçenler, köy kethüdalarının çocukları dahil edilmemiştir. Sebebi ise Yahudi çocukları alış-verişe alışkın ve paraya düşkün oldukları için alınmazdı. Müslümanların ise aile etki ve nüfusundan yararlanacakları düşünülürdü. Öksüzlerin yeterince aile eğitimi görmemiş olacakları kabul edilirdi. Kent görenlerin kötü alışkanlıklar kazanmış olma ihtimalleri vardı.

Bundan başka ailelerin tek erkek evlatları alınmaz, iki ya da daha çok kardeşlerdense nitelikleri en elverişli olan birisi seçilirdi. Devşirme çocuğun yaşının “8-18” arasında olması gerekirdi. Seçimde gürbüzlük ve yakışıklılığa da birinci derecede önem verilirdi.

Osmanlı sarayında “sureti güzel olanın siretinin de güzel olacağına” inanılırdı. Enderun’un bir idareci yetiştirme mektebi olduğu düşünüldüğünde, devleti temsil eden ve sürekli göz önünde bulunan kişilerin fiziki özelliklerine dikkat edilmesi de anlaşılır bir durumdur. Terman ve Halingworth, araştırmalarının çok üstün yetenekli çocukların emsalleri olan normal çocuklara göre daha cüsseli, ağırlıklı ve yakışıklı olduğunu bulduklarını bu noktada hatırlamak ilginç olur.

Enderunda Sistemin Esasları Nelerdi?

Enderun Mekteplerinde eğitim öğretim baştan sona planlı ve usta öğreticilerin kontrolündeydi. Enderun’da belli bir maaş karşılığında sarayın dışından meşhur hocalar ve ilim adamları getirilerek onların talebeye ders vermeleri sağlanırdı. Diplomasiden askeriyeye, spordan güzel sanatlara, teorideki derslerden pratik uygulamalara kadar her türlü eğitim ve öğretim üst düzeyde verilirdi. Dünyevi derslerin yanında dini dersler de dönemin en iddialı hocaları tarafından okutulurdu.

Günümüz Türkiye’sinde yakın zamanda uygulanmaya başlanan yapılandırmacı (constructivism) eğitim sistemi aslında yıllar önce Enderun Mekteplerinde uygulanmaktaydı. Dr. Ho Shih’ye4 göre böyle bir programın benzerine ancak Japonya’nın “savaşçı bilginleri” Samurai’lerin eğitiminde rastlanmaktadır.

Mektep talebesine kuşluk, ikindi ve yatsı vakitleri olmak üzere günde üç öğün yemek verilir, temizliğe aşırı derecede itina gösterilirdi. Padişah hizmetine ayrılacaklara âdab-ı muaşeret dersi ayrıca verilir, yere tükürmek, öksürürken mendilini ağzına kapatmamak, lekeli elbise giymek gibi hususlar “kusur” sayılarak öğrencilere hayatın içinden olan her alan ile ilgili detaylı bilgiler öğretilirdi.

  1. Miller “Fatih’in Saray Okulu” adlı eserinin üçüncü bölümünde şunları belirtmektedir: “Enderun içoğlanları İslam adet ve gelenekleri Türk edep ve muaşeret kurallarında büyük bir dikkat ve ihtimamla eğitim görürlerdi.” Başka bir gözlemci ise bu konuda şunları belirtmektedir: “Soylu Türkler içoğlanları ve sarayda çalışan öteki görevlilerin insan ilişkilerinde gösterdikleri nezaket, incelik ve zerafetle başka hiç bir ulusun erkanı yarışamaz. Bu konuda çok etkili bir eğitim gördükleri ortadadır.”5

Burada ilginç bir ayrıntıya değinmeden de geçmemek lazım. Padişah hizmetlerinde olan ve devşirmelerden oluşan yeniçerilerin hükümdarlara karşı ayaklandığına sık sık rastlanmıştır. Hatta bazıları onların elinde can vermiştir. Buna karşılık Enderun’dan yetişenler arasında padişaha karşı gelen veya ona hıyanet edene pek az rastlanmıştır. Aksine isyanlar sırasında bunlardan, kendi hayatını tehlikeye atarak sultanı ya da yakınlarını savunup kurtarmaya kalkanlar olmuştur.

Nihai olarak dünyada bir ilki başaran ecdadımızın geliştirmiş olduğu mükemmel eğitim sisteminden yola çıkarak yeni bir eğitim modeli geliştirip milli ve manevi değerlerimize sahip çıkacak, zamanımızın erdemli, birikimli, ufku geniş ve tüm insanlığa yön verecek Fatihlerini, Mimar Sinanlarını, Kâtip Çelebilerini yetiştirmek ümidiyle…

Enderun Okulunun Beş Temel Prensibi

  1. Karakter eğitimi: Programda karakter ve kişilik eğitimine sürekli ve sistemli olarak yer verilirdi.
  2. Kişiye özgü eğitim modeli: Batıda ancak ondokuzuncu yüzyıl ortalarından itibaren bilinçli duruma gelinilen ve bilimsel incelemelere konu olmaya başlayan kişisel farklılıklar eğitim ve öğretimin bu farklılıkları karşılayacak biçimde düzenlenmesi, kuruluşundan bu yana Enderun’da uygulama imkanı bulmuştur.
  3. Eğitimde süreklilik ve takip: Hazırlık okullarından başlayarak bütün eğitim süresince programlarda “anlık, duygu ve beden” gelişimine dengeli yer ve önem verilmiştir.
  4. Öğrencilerin çok yönlü yetişmesi: Kuran-ı Kerim ve ulum-i diniye gibi konuların yanı başında “matematik, astronomi, tarih, yabancı dil ve edebiyat” gibi dünyevî bilimler de geniş ölçüde programda yerini bulmuştur. Enderun’un medrese öğretiminden en belirgin özelliği de budur.
  5. Estetik ve entelektüel birikim: Bütün program boyunca el becerilerine ve sanat öğrenimine verilen önem ve öncelik bugün bile üzerinde dikkatle durulması gereken bir niteliktir.

 Enderun’da Neler Okutulurdu?

  •  İslamî İlimler: Kuran-ı Kerim, İlmihal, Tefsir, Hadis, Kelam, Tecvit,  Akaid, Arapça ve Farsça, Peygamberler Tarihi, Ferâiz (Miras İlmi).
  • Müsbet ilimler: Tıp, Heyet(Astronomi), Hendese (Geometri), Cebir(Matematik), Tarih, Coğrafya, Mantık, Hukuk, Hikmet, Türk Dili ve Edebiyatı, Sarf, Nahiv, Bed-i Beyan (Güzel Konuşma), Belagat, Riyaziye(Matematiğin bir dalı), Şiir ve İnşa, Medni(Söz ve Lügat), Hitabet, Maanî(Sözdizimi, Sentaks), Durub-i Mesel (Atasözleri).
  • Güzel Sanatlar: Musiki, Tezhip, Hüsn-ü Hat, Cilt Sanatı, Mimari, Minyatür, Oymacılık, Kakmacılık.
  • Beden Eğitimi ve Spor: Binicilik, Kılıç çekme, Gürz, Koşu, Avcılık, Ok atma, Atlama, Mızrak, Çelik-Çomak, Güreş, Meç, Ağırlık kaldırma, Cirit, Şamar Atma (Osmanlı tokadı).
    • Meslekî Eğitim: Giyim, Deri İşlemeciliği, İnşaat, Kuyumculuk, çeşitli ilaçların ve merhemlerin yapımı gibi.

Kaynakça:

  1. Ottaviano Bon., IL Seraglio del Grand Segnore, 1608, Robert Witters (ed) G.Bergnet: Venice, 1865, s. 3-1,
  2. Michel Baudier., Histoire General de Saraile; et de La Court de Grand Segnor Empereur de Turques, Paris, 1624 s. 114-1,
  3. Tayyarzade, Âta Ahmet., Enderun Tarihi,
  4. Ho Shih., Chineese Benessance, Chicago, 1933, s. 6-1,
  5. Abbata Giambatista Toderini., Littaratura Turkescha, Venice, 178, Enç, M., Üstün Beyin Gücü, Ankara 1973, Miller, Barnette., The Palace School of Mohammed The Conquero, Akkutay, Ü., Enderûn Mektebi, Ankara 1984.

liderlik edecek sıra dışı yeteneğe sahip gençleri keşfedip yetiştirmesiydi’’.

Kimler, Nasıl Yetiştirildi?

1608’de İstanbul’daki yabancı elçiliklerin en renklilerinden olan Venedik elçiliği görevlilerinden Ottaviano Bon şunları belirtmektedir:1“İçoğlanlarına uygulanan öğretim programları barbar sayılacak bir toplumun ürünü değildir. Aksine eşsiz erdemlerin ve kendini disiplin etme gücünün temsilcisi sayılması gereken bir topluluktur. Okula girdikleri ilk günden itibaren saray okulu bitinceye kadar son derece etkili ve yeterli olarak yönetilmektedir. Aralıksız olarak edepli ve kibar davranış yollarını, duyularını etkili olarak kullanmasını, askerlik becerilerini, İslam inançlarını ve gereklerini, kısacası akıl ve bedenin ihtiyacı olan bütün erdemleri öğrenmektedirler.”

Fransız sarayının resmî temsilcisi olan Michel Boudier ise2 ilk kez 1616-24’de yayınlanan “Sarayın Genel Bir Tarihi” adlı eserinde Enderun eğitimi konusunda özellikle şunları belirtmektedir: “Türklerin niçin varlıklı ve güçlü bir devlet olarak geliştiklerine şaşmamak gerekir. Çünkü onlar, büyük sayıdaki gençler arasından en yeteneklilerini seçmesini ve onları dürüst insanlar haline getirecek disiplinli bir eğitim vermesini çok iyi bilmektedirler. Böylece doğanın üstün bağışı ile üstün bir eğitim ve sanat kaynaşmaktadır!…”

Başta padişahlar ve sadrazamlar olmak üzere, Osmanlı Devleti’nin ihtiyaç duyduğu “devlet adamı” kadrosu bu mektepte eğitilip yetiştirilmiştir. Tayyarzade Âta Bey, Enderun konusundaki üç ciltlik eserinin son iki cildini kurumda yetişen ünlü ve seçkin kişilerin kısa biyografilerine ayırmıştır. Ona göre, Osmanlı Devletinin uzun tarihi sürecinde sadarete geldiğini tespit ettiği “60” sadrazamdan “48” i bu okulda yetişmiştir. Bundan ancak on ikisi “Birun” denilen saray dışındaki eğitim sisteminin yetiştirdiği kişilerdir. Enderun’dan yetişenler arasında en ünlüleri Fatih’in sadrazamı Hırvat Mahmut Paşa, Kanunî’nin dört sadrazamı İbrahim, Lütfi, Rüstem, Sokullu Mehmet Paşa’dır. Köprülü Mehmet Paşa, Sinan Paşa ve Kaptanıderyalardan “23” tanesi Enderun’da yetişmiştir. Diğer “11” i Birun’da yetişen kaptanlardır. Bunlardan başka birçok seçkin yazar, sanat adamı ve düşünür de bu kurumda yetişmiştir. Genellikle şeyhülislamlar buradan yetişmemekle beraber Âta bey bunlardan üçünün de Enderunlu olduğunu söylemektedir.

En Yeniler

2 Yorum

  1. evet şuan bir kısım devletler enderun mektep sistemini kopyala yapıştır yaparak uygulamaktadır.
    hatta bir kısım eğitimcide bak diğer milletlerin okul sistemine, onlar ne yapıyor biz daha neredeyiz diyerek çok yanlış bir misal dahi verebiliyor.
    velhasıl aslının bizim atalarımıza ait olduğunu bilmek huzur verici ve herşey aslına rucuu eder kaidesince tekrar aynı güzelliklere kucak açacak olmamız da ayrı umut verici .
    site çok güzel sağlam ilerliyor mevla bozmasın başarılar,.,..,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu