2 Bilinç: Kıtlık ve Bolluk

Her şeyi bir kenara bırakın. Yoldaysanız; ev işleriyle uğraşıyorsanız; çocuğunuzu okula bırakmak için evden çıkmak üzereyseniz, biraz bekleyin. Her şeyi bir kenara bırakın çünkü hayat kalitenizi en derinden, kılcal damarlarınıza kadar etkileyen bir mevzudan bahsedeceğiz. 

2 Bilinç: Kıtlık ve Bolluk

Düşünün ve şu soruları sorun kendinize: Hayatım, bolluk ve bereket içerisinde mi geçiyor yoksa tam tersi bir durum mu hâkim? Parayla olan ilişkim daima karmaşık mı? Finansal konular, ambarda sürekli hareket eden, kemirecek bir şeyler arayan fare gibi zihnimi rahatsız ve meşgul mü ediyor? Hayat kalitem sürekli düşük, etrafımdaki güzellikleri görmekten mahrum mu kalıyorum? Bu sorulara verdiğiniz cevaplar, sizin kıtlık bilincinde olup olmadığınızı gösterecek. Eğer cevaplarınız evet ise, kıtlık bilinci, bütün heybetiyle hayatınızın tam merkezinde, tatmak istemeyeceğiniz bir deneyim sunuyor.

Tükenme korkusuyla yaşamak

Kıtlık bilinci, insanları şuna inandırıyor; hayattaki kaynaklar, sınırlı ve tükenebilir. Bu durum, insanı korkuya sevk ediyor. Yetersiz hissetmeye, elinde yeterince şey olmadığı ve ne olursa olsun yeterli gelmeyeceği fikrine itiyor. Hâliyle bu durum, daha çok alma, daha doyumsuz olma, daha çok harcama olarak kendini gösteriyor.

Kıtlık bilinci, kişide özgürlük kaybı anlamına geliyor ve kişi, özgürlüğü elinden uçup gitmesin diye daha fazla satın alma arzusu hissediyor. Kapital düzen içerisinde ilerleyen alışveriş sektörü, bu bilinçten yeterince faydalanıyor.

Satıcı, ürünün arzını, piyasada bilinçli olarak kontrol etmeye başlıyor. Tedarik kısıtlı oluyor ve kişilerin talebi, ortada bir kıtlık varmış gibi görünüyor.

Mağazadaki boş raflar, alıcıya direkt olarak verilen kıtlık mesajlarından birisidir. Bu durum, alıcının düşüncesini ve algısını, “bitti bitecek”, “ben almazsan başkası alacak” şeklinde yönlendiriyor.

“Stoklarla sınırlıdır.” Raftaki ürün tedarikinin üretim, dağıtım ya da stok gibi sebeplerle az bulunmasını ifade ediyor.  Bu, zihinde şöyle şekil buluyor; aşırı talep var, popüler bir ürün ve birçok insan tarafından tercih ediliyor. Böylece kişi, o ürüne sahip olduğunda ayrıcalıklı görüleceğini, az sayıdaki insandan birisi olacağını zannetmeye başlıyor. “sadece size özel üretildi” gibi ifadeler, kıtlık bilincinin artmasını sağlıyor.

“Bugüne özel.” Buna, sınırlı zaman kıtlığı denir ve ürüne, satış zamanı belirlenmiştir. “Bugüne özel” ya da “sadece 3 saat geçerli” ifadelerle kişinin acilen harekete geçmesi gerektiği algısı oluşturulur.

Karar alma özgürlüğüne müdahale var

Kişi, kıtlık bilinciyle hareket ederken tercih özgürlüğünün sınırlandığını düşündüğünde; kaçınılmaz pişmanlık, satın alma aceleciliği, mağazada biriktirme ve mağazada gizleme gibi davranışlar sergilemeye başlar. Rekabetçi bir yapıya bürünür.

Şüphe yok ki karar verme açısından duyguların önemi büyüktür. Kaçınılmaz pişmanlık; henüz gerçekleşmemiş olsa dahi alışverişten sonra yaşanması kuvvetle muhtemelen olan durumu ifade eder. Alışverişten sonra mutluluk ya da pişmanlık, kendini övme ya da suçluluk, gösteriş merakı ya da utanç gibi duygular ortaya çıkabilir. İyi ya da kötü olan bu duygular, kişinin o alışverişin gerekli veya değerli oluşunu yorumlamasına bağlıdır. Yorumlamada denklik sağlanıyorsa mutluluk, denklikte problem varsa pişmanlık yaşanır.

Kişi karar alma noktasındayken belirsiz durumlarla karşılaştıysa, kaçınılmaz pişmanlığın etkisini önemli ölçüde hissedecek demektir. Pişmanlık teorisine göre; kişinin seçiminden dolayı ortaya çıkacak olan duygu, seçmediği seçenek tarafından uyarılacak olan duygulara bağlıdır. İzah etmek gerekirse kişi ürünü satın aldı, fakat zihninin diğer köşesinde “farklı bir tercih yapsaydım” fikri var. Eğer bu fikir, hâlihazırda var olan sonuçtan daha olumlu geliyorsa kişi pişmanlık; aksini düşünüyorsa sevinç hisseder.

Algılanan kıtlık, kişiyi bir an evvel satın almaya iter ve aciliyet duygusunu belirginleştirir. Böylece kişinin satın alma kararını ertelemesi engellenir, yani kişinin özgürlüğüne ket vurulmuş olur. Satın alma aciliyeti hisseden kişi, ürün hakkında bilgi toplamak, karşılaştırma yapmak ve tavsiye istemek için alışverişi ertelemesi ihtimali çok düşüktür. Bu hissin üstüne ekran, promosyonlar ve reklamlar da eklenince kişinin o alışverişi gerçekleştirme zamanı iyice kısalır.

Kişi, kıtlık bilincinin atına binmiş, dörtnala rafları dolaşırken, sadece dolaşmakla kalmaz, biriktirici davranışlar sergilemeye başlar. Bu durum, ürünün elde edilememe korkusu sebebiyle, en kısa zamanda ona sahip olma isteğiyle şiddetlenir. Biriktirme davranışına sahip olan kişinin bu isteği, günün trendleri ve toplumun eğilimleri ile şekillenir. Biriktirmek isteyen kişi, bu isteğine kavuşamadığı zaman, kişiliğini, varlığını, kimliğini kaybetmiş gibi hisseder.

Satıcılar, zihinlere verdikleri kıtlık mesajlarıyla, kişilerin seçim yapma özgürlüklerini sınırlayıp onların acil harekete geçmelerini isterler. Bu isteklerine paralel olarak alıcı olan kişiler, almayı arzu ettikleri ürünü, diğer insanların görüşünden uzaklaştırmak isterler. Ürün görünmez bir yere gizlendiğinde, kişi, kendine göre istediği ürünü satın alma ihtimalini artırdığını düşünür. Risk ortadan kalktığı için satın alma aciliyeti hissetmesine gerek yoktur.

Bolluk ya da kıtlık yalnızca bugünümüzle alakalı değildir. Parayla alakalı farkına varılmamış, farkına varılmadığı için çözülememiş duygular, kıtlık bilinci yolunun taşlarındandır.

Bolluk bilincinin rahatlığıyla yaşamak

Kıtlık bilincinin karşısında yer alan bolluk bilincinde olan insan, dünyadaki kaynakların çokluğunun, fırsatların her zaman karşısına çıkacağının farkındadır. Korkması gereken bir şey yoktur. Acele etmesini gerektiren bir durumun içerisinde değildir. İçi huzurludur ve mutludur. Hazreti Allah’ın nimetleri, herkese yeter, yeter de artar, diye düşünüp kendisini sıkıntıya sokacak hâllerden kaçınır. Lazım olanı, lazım olan miktarda, lazım olan zamanda alır. Hayatı, bolluk ve bereket içerisindedir. Parayla bir problemi yoktur. Finansal konular, zihnini sürekli olarak meşgul etmez. Hayat kalitesi yüksektir. Etrafındaki güzellikleri görüp şükretmeyi bilir.

Elbette bu bilinçte olmak veya kalabilmek kolay değildir. Günümüz dünyasının 5 duyuya birden, en azılı şekilde hücum ettiği günleri yaşıyoruz. Sadece dıştaki etkenler değil, kendi nefsimiz, bize yeter de artar. Yine de kıtlık bilincinden kurtulmak veya onunla hiç tanışmamak için dikkat edilecek bazı hususlar vardır.

Günün herhangi bir vaktinde, kendinizi yoklayın. Kıtlık bilinciyle düşündüğünüz bir şeyler var mı? Veya yanınızdaki arkadaşınız, sürekli ekonomik krizden ve pahalılıktan mı şikayet ediyor? Sizi neyin tetiklediğini bulmak, evvela bunu kendinize dert edinmekten geçiyor. Siz kendinizi düşünmezseniz, kimse sizi düşünmez.

Bolluk ya da kıtlık yalnızca bugünümüzle alakalı değildir. Parayla alakalı farkına varılmamış, farkına varılmadığı için çözülememiş duygular, kıtlık bilinci yolunun taşlarındandır. Bu duygusal problemlerin bir an evvel ortadan kaldırılması icap eder. Aksi takdirde param var ya da yok diyerek, finansal sağlığınızı tedavi edemezsiniz. Tedavi, geçmişinizde gizlidir. Aile içinde sizi etkileyecek neler yaşandı, babanızın, parayı değerlendirme şekli nasıldı? Bu sorulara cevap bulduğunuzda, farkına varacaksınız, farkına vardığınızda kendinizi iyileştirmek için gayret edeceksiniz. Aksi takdirde ömrünüz daima kıtlık bilinci içinde mutsuz ve huzursuz geçecektir.

Zorunda değiliz!

Eskiler, yiyecek bir şey bulmakta zorlandığı, sofrada çok kişinin yemek beklediği, açlık ve yokluğun ne demek olduğunun bilindiği günler yaşadılar. Bugün birçoğumuz şehirde yaşasak da köklerimiz köyde hâlâ. Yani geçmişimiz, zihnimize kıtlık bilincini işliyor. Şu kadar var ki geçmişte, geçmişle yaşamak zorunda değiliz. Geçmişin size acı çektiren taraflarını üzerinizden atmaya çalışın. Kendinizle konuşun: “Bolluk, beni kuşatıyor, fırsatları daima yakalayabilirim…”

Bunları yaparsanız, hayatınızda birçok şeyin güzel yönde değiştiğini göreceksiniz. Sadece dışarıyı gören gözünüz değil, gönül gözünüz de açılacak. Kapitalist düzenin çarkları arasında dişlenmekten kurtulacaksınız. Almak istediğinizi, almak istediğiniz kadar, almak istediğiniz zaman alacaksınız. Patron, şoför, pilot, kaptan siz olacaksınız. Fırtınadan zarar almayacaksınız; türbülansa girmeyeceksiniz; kazaya karışmayacaksınız. Sağ salim, istikamette olacaksınız.

Exit mobile version