Sağlıklı bir insan sadece sabah kahvaltısı ve akşam yemeğiyle günlük enerji ve besin ihtiyacını karşılayabilir. Peki, neden öğle vakti saat 12.00’yi vurduğunda veya gün içerisinde değişik vakitlerde acıktığımızı hissediyoruz?
Melek Aktürk
İnsanın psikolojisi ve fizyolojisi birbirine bağlı hareket etmekte, psikolojik durum fizyolojiyi yanlış alışkanlıklara sevk ettiğinde sağlık problemleri baş göstermektedir. Fizyolojik açlık midede ağrı ve kramplarla vücudun besine ihtiyacı olduğunu bildiren sinyaller gönderir ki bu da -kişiye göre değişmekle beraber 8-12 saatte kendini gösterir. Bu demektir ki bir insanın günlük yemek ihtiyacı ve yemesi gereken öğün sayısı temelde iki, nadiren üçtür.
Bazı durumlarda yeme ihtiyacı olmasa da insan psikoloji suni fizyolojik yemek ihtiyacı ortaya çıkartır. Fizyoloji ve psikoloji arasındaki sunilik en çok da beslenme noktasında kendisini göstermektedir. Bugün beyinde açlık-tokluk sinyallerinin oluşması fizyolojik faktörlerden çok çevresel faktörlerden etkilenir olmasının altında sağlık probleminden çok alışkanlık temelli psikolojik problem vardır. Sık görülen sağlık problemi olan obezite, fizyoloji ve psikoloji arasındaki bu uyumsuzluğun ciddi sonuçlarından biridir.
Uyumsuzluk 2-3 günde normale döner.
Ramazan-ı Şerif ayı geldiğinde orucun ilk iki-üç günü ciddi açlık hissedip sonraki günler bu hissin gün içerisinde kaybolduğunu görürüz. Sonraki günlerde açlığın sadece iftar yaklaştığında hissedildiğini çoğumuz tecrübe etmişizdir. Bunun sebebi açlığa alışmakla mı yoksa bünyenin normale dönmesiyle mi izah edilebilir? Biraz geri gidecek olursak oruç tutmaya başlamadan önceki günlerde sabah-öğle-akşam veya sabah-ara-öğle-ara-akşam-ara şeklinde 3 ila 6 öğün arasında yemek yediğinizi hatırlatmak isterim.
Bir öğün ile altı öğün arasındaki farkın sebebi tamamen psikolojik şartlanmışlıktır. İnsan nasıl mı yemeğe şartlanır? İşte böyle: sabah daha işe başlarken öğle vakti yemeğe çıkacağına kendini şartlandırmış olan insan, yemek vakti yaklaştıkça acıktığını hisseder.
Fizyolojik olan ve ihtiyaç olan açlık temelde iki kez kendini belli eder ve bu da iki öğünün insana yettiği manasına gelir. Çoğu zaman da susuzluk ihtiyacı açlık olarak algılanır ki bu yüzden günümüz insanının su tüketimi azalmış yemek tüketimi artmıştır.
Bugün uzmanlar ne diyor?
Tıp camiası ve modern beslenme biliminin içinden çıkamadığı konulardan biri öğün sayısı. Doktorların çoğu 6 öğünün fazla olduğu görüşünü savunurken beslenme uzmanlarının neredeyse tamamı 6 öğünde ısrarcı. Temel manada bakacak olursak bir hastaya 6 öğün yazmak, hastanın bütün gününü ve işlerini yeme-içmeye göre programlamasına, aklını daima yiyecekle meşgul etmesine neden oluyor. Ana öğünün haricinde, yanında ara öğün taşımak çoğu hastaya zor geliyor, hastayı strese sokuyor ve diyetin hastaya işkence olmasına neden oluyor. Dahası, günlük alması gereken enerji miktarını 6’ya bölmek hastanın her öğün sofradan yeterince doymadan kalkmasına aklının sürekli yemekte kalmasına neden oluyor, açlık hissini sürekli canlı tutuyor. Çoğu hasta bu sebeple diyete adapte olamıyor ve şişmanlık bir sağlık problemi olduğu halde zayıflama çabasından vazgeçiyor.
Modern beslenme bilimi 6 öğünde ısrarcı olmakla obeziteye doğrudan ya da dolaylı olarak davetiye çıkarıyor.
Farklı bir açıdan bakılacak olursa, bugün modern beslenme bilimi kaynağını tamamen batıdan almış ve Türkiye’de de bu temeller üzerine kurulmuştur. Üniversitelerde okutulan kaynakların çoğu da batı temellidir. Oysa beslenme bilimini alıp uyguladığımız ülkeler dünyanın obezite oranı en yüksek olan ülkeleri. Öte yandan tıp biliminde bize ait kaynakları bizden çok didikleyen dünya sağlık otoriteleri her gün yeni bir gelişmeyi ortaya atarken biz birçoğunun yüzyıllar önce ortaya konmuş olduğunu gözden kaçırıyoruz.
New College, Oxford University mezunu, Royal Free Hospital Medical School’da tıp eğitimini tamamlamış İngiliz Doktor Michael Mosley iki sene önce “The Fast Diet” (oruç diyeti) çalışmasıyla gündeme geldi. Ve yazdığı kitap İngiltere’nin en çok satılan kitapları arasına girdi. Halen Türkçe’ye tercüme edilmeyen eserde Dr. Mosley, diyetini 5:2 olarak formüle diyor. Bu formüle göre kişi 5 gün normal bir yemek yiyor, 2 gün yediklerini dörtte birini çıkartıyor. Bu da erkekler için 600 kadınlar için 500 kaloriye denk geliyor.
Dr. Mosley oruç ile geçen iki günün üst üste gelmemesi gerektiğini söylerken en uygun günlerin pazartesi ve perşembe olduğunu belirtiyor. Ayrıca Dr. Mosley az ve sık beslenmeyi değil, günlük bir ya da iki öğünde işi bitirmeyi tavsiye diyor. Dr. Mosley’in uygulamasına ve düşüncesine katılmakla beraber bu uygulamanın on dört asırdır süregelen sünnet orucu olduğunu hatırlatmak isteriz.
Sonuç olarak modern bilimin ciddi hataları mevcut olup bunların yanlışlığı her geçen gün biraz daha aydınlanarak ortaya çıkıyor. Altı öğün uygulaması da ciddi yanlışlardan biri ve beslenme uzmanları nihayet diyabet hastası olmayan kişiler için doğru olanın iki öğün olduğunu kabul edeceklerdir.