Gurbet ellerde dininden kopmak demek, kültüründen, özünden kopmak demekti. Bir şeyler yapmak lazımdı. Müslümanları bir arada tutmak, diri kalmalarını sağlamak gerekiyordu. Böylece o günlerde atılan temeller, yarınların daha sağlam ve güvende olmasını sağlayacaktı. Nitekim kurulan İslam Kültür Merkezleri, gelecek nesillerin sığınacakları bir liman oldu.
Cemiyetin kuruluş hikayesini ve o günlerin ahvalini, bizzat şahit olanlardan dinleyelim:
Bir şeyler yapmak istiyordum…
Turhan Canay
“1939 yılında doğdum. Köydeyken, okuma arzusu içerisindeydim. Babama, okumak istediğimi söyledim. Babam, “Bana kim bakacak oğlum?” dedi. Sen bana müsaade et, ben sana bakarım dedim. Adapazarı’na gittim. Her vakit namazlarında camileri dolaşıyordum. Bana ders verebilecek, düzgün birisini arıyordum. Hacı Muzaffer isimli bir hocayı buldum. O benim her şeyimle ilgilendi. Ev, yemek, ders, her müşkilâtımı halletti. Okumak zordu. Şimdiki gençlere imreniyorum. Allâh her imkânı verdi onlara. Anlayabilen, kıymetini bilenler var.
1960’lı yıllarda, sıkıntılı günlerde Almanya’ya gitmeye karar verdim. Velhasıl geldik, fabrikada işe başladık. Çocukluğumdaki okuma hevesim, gençliğimde okutma sevdasına dönüşmüştü. Almanya’da etrafıma bakıyor, bir şeyler yapmak istiyordum. İbadetlerimizi yapacak yer bulmak bile sıkıntılıyken, ben insanlar zayi olmasın diye uğraşıyordum.
Heimlarda kaldığımız günlerden birinde sabah namazı vaktinde ezan okumaya başladım. Arkamdan birisi geldi; “Bana bak, seni buradan aşağıya atarım. Bir daha ezan okuma.” dedi. Bunu bana diyen bir Türk’tü.
Burada Abdülkadir Polat Bey’le tanıştık. Birlikte el ele İslam Kültür Merkezleri’nin kuruluşunda yer aldık. O günlerde hastanelerde vefat eden Müslümanlar, yetkililer tarafından Hıristiyan usulü üzere defnediliyorlardı. Abdülkadir Bey’le birlikte hastaneleri ziyaret etmeye başladık. Cemiyet kurma fikri o günlerde hâsıl olmuştu bizlerde.”
Dinî hizmet veren cemiyet kuralım istedik…
Abdülkadir Polat
“İtalya Napoli’de NATO’da görevliyken dalışlara gidiyorduk. Benim şnorkelime iğne batırmışlar. 60 metrelik dalışa başladık ve 30 metreden sonra benim havam kesildi. Su geliyor. Belimde 10 kilogramlık kurşun vardı. Kurşunları atsam, su üstüne hızlı çıkış olacağı için kan zehirlenmesinden ölebilirim. Ekip liderine işaret ettim tehlikeyi. Hemen çıkardılar beni ve tekneye aldılar. Kulaklarımdan ve burnumdan kan geldiğini gördüm. Sağ kulak zarım patlamıştı. Askerlikten ayrılmam gerekti.
1966 yılında Almanya’ya gitmek için başvuru yaptım. Buraya geldiğimde Turhan Canay’la tanıştık. Kurduğumuz birlik, âdeta suya atılan bir taş misali dalga dalga büyüdü, dünyaya yayıldı. Kanada’dan bir mektup geldi. Üniversiteli bir genç yazmış. Mektupta, Çin’deyken gazetelerde Türk Birliği’nin haberlerini gördüğünden bahsediyordu. Cemiyete aynı zamanda Türklerin dışında diğer milletlerden Müslümanlar da geliyordu.”
İLA Derneği gönül köprüsü kurmaya devam ediyor
Mahmut Kamil AKKUŞ
İLA Derneği (International Liability Association/Uluslararası Sorumluluk Derneği), kendi değerlerini öğrenmek ve gelecek kuşaklara öğretmek isteyen, Avrupa’da yaşayan gençlerin, Gönül Köprüsü Projesi kapsamında Türkiye’de eğitim almasını sağlıyor.
Türkiye’de aldıkları eğitim esnasında kendi kültürlerini hem tanıma hem de tatbik etme imkânı bulan gençler, birçok noktada kendini geliştirmiş, özünü bilen, kültürüne ve manevî değerlerine bağlı bir fert olarak dönüyorlar. Gönül Köprüsü projesi, nesilleri kurtarmayı hedeflerken aynı zamanda gençlerin özlerinden kopmalarını engelleyerek kuşak çatışması problemine de kalıcı çözümler sunuyor.
Ayrıca yıl boyu devam eden pedagojik çalışmalar sayesinde her bir gencin psikolojisinden ders durumuna varana kadar profesyonel bir şekilde ilgileniliyor. Böylece yarınlarımız sağlam temeller üzerine inşa ediliyor.
İLA Derneği, “Sorumlu Olduğumuz Bir Dünya” sloganı ve kendini sorumlu hisseden gönüllüleriyle beraber, Almanya, Avusturya gibi Avrupa ülkelerinde kültürel ve eğitim faaliyetleri, Asya ve Afrika’da insanî yardım odaklı çalışıyor. Derneğin bu zamana kadar yapmış olduğu faaliyetler sayesinde Güney Amerika’dan Uzak Doğu’ya, Asya’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Avrupa’ya dünyanın birçok bölgesinde yaşayan binlerce insana eğitim, sağlık, barınma, gıda gibi temel ve insanî ihtiyaçları karşılayacak yardımlar ulaştırdı.