Belçika’ya göçen ilk Türkler, daha önce Almanya’da çalıştıkları işlerden memnun olmadıkları için buraya gelmişler. Başlarda devlet eliyle gerçekleşen göçler, yıllar içerisinde ilk gelenlerin hısım-akraba ve tanıdıklarını getirmesine dönüşmüş.
Serhat diyarlarından, Belçika’nın ve dahi Avrupa’nın başkentine, Brüksel’e ve ülke Müslümanlarına mercek tutuyoruz. Müslümanların Belçika’daki varlığı, 19. asrın başlarında tescillendi. Ama günümüzdeki Müslüman nüfusunun önemli kısmını, 1960’lı senelerde göç eden işçiler ve onların ikinci ve üçüncü kuşak çocukları meydana getirir. Ayrıca serhat şehri, 2015 verilerine göre %24,2 oranla ülkenin en yoğun Müslüman kentidir. Dahası Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinden göçenler, temel bir coğrafi bilginin ülkede sorgulanmasına sebebiyet verirler: Türkiye mi büyük yoksa Emirdağ mı? Öyle ki Emirdağ, ülkemizde zamanla “Küçük Brüksel” diye nam salmıştır.
Belçika’da İslam
Belçika, Batı Avrupa’nın kuzey kesiminde, yüz ölçümü itibariyle küçük bir kraliyet ülkesidir. Bununla beraber NATO ve AB’nin merkezi yapılanmalarının Brüksel’de bulunması, ülkenin siyasi olarak önemli bir konuma sahip olduğunu gösterir. Hatta bu sebeple Avrupa’nın başkenti kabul edilir.
Ülkedeki Müslüman nüfusu anlamak için öncelikle kendi halkının demografik yapısına bakmakta fayda var. Ülkede 3 farklı topluluk bir arada yaşamaktadır. Bu durum, idari yapıyı yıllar içerisinde karmaşık bir hale getirmiş. Ülke, bölgesel olarak üçe ayrılır: Flaman, Valonya ve Brüksel. Flaman ve Valonya bölgeleri, bünyelerinde 5’er eyalet barındırırken, Brüksel tek eyaletle ülkenin başkenti konumundadır.
Flamanlar, ülkenin kuzeyinde yer alırken, Felemenkçenin (Hollandaca) bir lehçesini konuşurlar. Güneye, Valonya’ya indiğimizde Fransızcanın yaygın kullanımına rağmen, bölgenin doğusunda Almanca konuşulur. Brüksel genelinde ise Fransızca konuşanların sayısı daha fazladır.
3 bölge, 3 topluluk sebebiyle Belçika’da 1 federal, 5 bölgesel hükümet bulunur. 3 farklı dili konuşan topluluklar için 3 ayrı hükümet vardır. Flaman bölgesi, sadece Flamanca konuşanlardan meydana geldiği için tek bir parlamentosu bulunur. Valonya vatandaşları ise Fransızca ve Almanca konuşan topluluklar olarak 2, bölge olaraksa 1 parlamentosu olmak üzere toplam 3 ayrı parlamentoda temsil edilir. Bunlara bir de başkent parlamentosunu ekleyince bölgesel hükümet sayısı 5’e ulaşır.
Ülke dinamikleri, kendi vatandaşları arasında dahi bu kadar karmaşık olan Belçika’da, önemli oranda Müslüman nüfus bulunmaktadır. Belçika’nın 1964’te Türkiye ve mağrib ülkeleriyle imzaladığı işçi anlaşmalarıyla, Müslümanların kitlesel göçü başlar. Önceleri İtalya vatandaşları ile iş gücü açığını kapatmak istemişler. Verim alamayınca, bahsettiğimiz Müslüman ülkelere yönelmişler.
Ülkedeki Müslüman nüfusunun kesin sayısını belirlemek, Belçika’daki nüfus sayımlarında vatandaşların ve yabancıların dini kimliklerinin sorulmaması ve Belçika’da hızlı vatandaşlık kazanma imkânı sunulduğu için birçok göçmenin Belçika vatandaşı olması nedenleriyle zordur.
2020 yılından önce yapılan hesaplamalara göre Belçika’da 728.000 Müslüman yaşamaktadır. Ve bu rakam, ülke nüfusunun %7’ye yakınının Müslüman olduğunu bize gösterir. Müslüman nüfusun çoğunluğunu ise Faslılar ve Türkler oluşturur. Tunus, Pakistan ve Cezayir kökenli Müslümanlar ise ülkedeki kalabalık Müslüman gruplarından bazıları.
Brüksel Selimiye Camii
Belçika’ya göçen ilk Türkler, daha önce Almanya’da çalıştıkları işlerden memnun olmadıkları için buraya gelmişler. Genellikle kömür madenciliği, çelik üretimi ve otomobil endüstrisi gibi sektörlerde çalışırlar. Başlarda devlet eliyle gerçekleşen göçler, yıllar içerisinde ilk gelenlerin hısım-akraba ve tanıdıklarını getirmesine dönüşür.
Dil bölgelerine göre yapılan bir değerlendirmede, Faslıların Valonya’nın Fransızca konuşulan kesiminde, Türklerin ise Flamancanın yaygın olduğu bölge sınırları içerisinde yoğunlaştıkları görülmektedir. Faslılar genellikle hizmet sektöründe çalışırken, Türkler daha çok yapı ve endüstri alanlarında iş bulmuşlardır.
Belçika’da İslam, 1974 yılında resmi bir din olarak tanındı. Ardından ülke Müslümanları, din hizmetleri konusunda birçok avantaj sağladılar. Okullarda Müslüman çocuklara din kültürü dersi verilmeye başlandı. Göçmenlerin geçici iş düşüncesinden vazgeçip ülkede kalıcı olmaya karar vermesiyle birlikte mescitler ve camiler açılmaya başladı.
İlk mescitler ve camiler, Belçika’da Müslümanların yoğun olarak yerleştiği Brüksel bölgesinde açıldı. Müslümanlar kendi çabalarıyla inşa ettikleri bu camilere, anavatanlarından imamlar getirdiler. İslam’ın resmî olarak tanınması, zamanla din hizmetlerinin kurumsallaşmasını sağladı. Özellikle 80’li yıllarda dinî kurumların sayısında büyük bir artış görüldü. Yetmişli yılların başlarında Jubelpark’ta Büyük Cami ve sadece dört lokasyonda namaz kılınmaktayken, seksenli yıllara gelindiğinde yaklaşık 80 mescit ve caminin bulunduğu kayıtlara geçmiştir.
Meryem Kanmaz ve ekip arkadaşlarının 2009-2011 yıllarında Felemenkçe yayınladıkları birkaç çalışmanın ışığında, Belçika genelinde 330-400 kadar cami ve mescit olduğu tahmin edilmektedir. Camilerin 151’i Fas ve Arapça konuşan Müslümanlara, 134 tanesi ise Türklere aittir. Bölgelere göre ise Flaman’da 162, Valonya’da 92 ve başkent Brüksel bölgesinde ise 77 cami bulunmaktadır.
Belçika Müslümanları arasında Türkler, en kalabalık ikinci millet olarak öne çıkar. Verilere göre 250 bin civarında Türk vatandaşı, hayatını Belçika’da idame ettirmektedir.
Türkiye mi büyük, Emirdağ mı?
Belçika Müslümanları arasında Türkler, en kalabalık ikinci millet olarak öne çıkar. Verilere göre 250 bin civarında Türk vatandaşı, hayatını Belçika’da idame ettirmektedir. Belçika gurbetçileri içinde ise Emirdağlılar, gece karanlığındaki bir çift gözün akı gibi kendilerini belli ederler.
Zamanla günlük hayatın içine dahil olan Türkler, devlet dairelerinde, okulda, işte, kendilerine sorulan nerelisin sorusuna ‘Emirdağ’ cevabını vermişler. Belçikalılar da ilk defa ismini duydukları bu ülkeyi haritada aramaya kalkıştıklarında, Emirdağ’ın aslında Türkiye’de küçük bir ilçe olduğunu öğrenmeleriyle bu durum mizahi bir hal almış. Hatta başkent Brüksel’in bir parkında bu durumu anlatan bir tabela asılıdır. Tabelanın üzerindeki Fransızca metni, Türkçeye şöyle çevirebiliriz: “Bana sık sık soruyorlar, ‘Hangisi daha büyük? Türkiye mi, Emirdağ mı?’”
Derken Türkler, ülkeye göçeli 60 sene olmuş, yeni nesiller birer birer dünyaya gelirken, eskiler ise fani dünyadan, alem-i berzaha göç eylemeye başlamışlar…
Anadolu ve Avrupa mimarisinden izler taşıyan Selimiye Camii, yeşil ve beyaz renge bürünmüş yapısıyla gözlere aydınlık olur. 5 katlı olarak inşa edilen ibadethane, 2 bin 700 metrekarelik bir alanı kaplar ve 750 kişilik kapasiteye sahiptir.
Brüksel Selimiye Camii
Belçika gurbetçileri arasında öyle bir topluluk vardı ki onlar hayatlarını, ebedî âleme göç edecekleri gün için sarf ettiler. O güzel insanların destekleriyle Brüksel Müslümanlarına hadim bir eser ortaya çıktı: Selimiye Camii.
Belçika Müslümanları ilk senelerde, mevcut binaları cami veya mescide dönüştürürken, 1980’li yıllardan itibaren yeni ve minareli camiler inşa etmeye yöneldiler. Günümüz Belçikası’nda yirmiye yakın caminin minaresi göğe yükselmiş vaziyette arz-ı endam ediyor. Selimiye Camii de bu mabetlerden birisi desek kıymetini anlatmaya kifayetsiz kalır. Çünkü Selimiye, birçok yetkilinin numune gösterdiği bir yapı olarak, ülkedeki tüm ibadethanelerinin arasından sıyrılır.
Brüksel’in 19 belediyesinden biri olan Saint-Josse’deki cami, Türk nüfusunun yoğun olduğu bir bölgede bulunmaktadır. Belçika İslam Kültür Merkezleri Birliği (UCCIB), eski caminin güvenlik standartlarını karşılayamaz hale gelmesi sebebiyle günümüzdeki yeni camiyi inşa ettirmeye karar verdi. Karar sonrası uzun istişareler yapıldı. Ve 4 Mart 2012 tarihinde, ihtişamlı bir temel atma merasimi gerçekleştirildi.
Hadim şehrin hadim Müslümanları, verdikleri emeklerin yorgunluğunu, 7 Haziran 2015 günü, görenleri hayran bırakan bir açılış merasimiyle attılar. Projenin tamamlanması 3 yılı buldu.Anadolu ve Avrupa mimarisinden izler taşıyan Selimiye Camii, yeşil ve beyaz renge bürünmüş yapısıyla gözlere aydınlık olur. 5 katlı olarak inşa edilen ibadethane, 2 bin 700 metrekarelik bir alanı kaplar ve 750 kişilik kapasiteye sahiptir. Yeni binanın camisinde 560 kişi aynı anda ibadet edebilmektedir. Eğitim merkezi, camiye ek olarak birkaç sınıfla beraber bir yemekhane ve yatakhaneyi bünyesinde barındırır.
Proje, sürdürülebilir kalkınmayı gözeterek tasarlanmıştır. Bina düşük enerji tüketmesinin yanında ekolojik bir çatı izolasyonuna da sahiptir. Yağmur suyunun tamamı ve mümkün olan en yüksek miktarda ortam ısısı, geri kazanılır. Brüksel tarzını yansıtan dış cephe, aynı zamanda binanın Anadolu’ya özgü mimari öğeleriyle uyumlu bir bütünlük içinde tasarlanmış.
Brüksel Selimiye Cami, açılışın gerçekleştiği gün kılınan ilk öğle namazından beri Müslümanlara hizmet vermeye devam ediyor. İbadethane, gören gözlere aydınlık olduğu gibi, nur-i ilahi ile merbutiyeti olan nice kalplere şifa oluyor…