Bitkiler, zaman tarafından test edilmiş tedavi araçlarıdır. Bu sebeple bitkisel tedavi bütün dünyada kabul görmekte ve kullanılmaktadır. Bitkilerin etkilerine gelecek olursak; bazıları ilaca benzer bir etki göstererek bedensel fonksiyonları kuvvetlendirir. Bazı bitkiler ise vücudun zehirli atıklardan (toksin) temizlenmesine yardımcı olur. Mesela, meyan kökü ve ginseng kuvvetli bir antioksidandır ve kansere iyi gelir. Ekinezya ise grip ve nezlenin ilk belirtileri görüldüğünde alınan bir bitkisel çaydır. Bu hastalıkları başlangıç seviyesinde iken durdurabildiği halk tecrübesi ile sabittir.
İyileştirici bitki çaylarının yanı sıra koku ile tedavi (aromaterapi) de, alternatif tedavi yöntemi olarak uygulanan yeni nesil tedavi yöntemleri arasındadır. İnsanlar her dönemde sağlığının sesine kulak vererek onun ihtiyaçlarına önem vermektedir. Hastalıkların tedavisi tabii ki uzman doktorlar tarafından uygulanmalıdır. Yine uzmanların tavsiye ettiği bitkiler kullanılmalıdır. Bitki çayları bu bağlamda etkili ilaçlar oldukları için yan tesirleri de olabilir.
“Fitoterapi” nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Günümüzde bitkilerle tedavi “Fitoterapi” olarak bilinmekte ve kökeni geleneksel halk ilaçlarına dayanmaktadır. Fitoterapi için genelde yan etkisi olmayan bitkiler seçilir ve ‘bitkisel çaylar’ ya da ‘bitkisel ilaçlar’ (şurup, tablet, draje ve kapsül şeklindeki bitkisel ilaçlar) aracılığıyla uzman kişiler tarafından uygulanır.Bitkilerin bir bilim dalı olarak araştırılması ve bu konuda akademik uzman kadroların yetiştirilmesi sayesinde, bitkiler bir ticaret ve sömürü aracı olmaktan çıkıp şifa kaynağına dönüşecektir.
Tahlilden çıkanlar
Bitkilerin sömürü aracı olarak kullanılması kısmını kendi yaşadığım bir örnekle biraz daha açayım isterseniz. Eczacılık alanında aldığımız lisans eğitimi süresince, bitkilerle ilgili teorik derslerin yanında pratik yapabileceğimiz, laboratuar dersleri de görmüş olduk. Son sene gördüğümüz laboratuvar derslerinde piyasada satışa sunulan bitki çaylarını inceledik. Maalesef çoğu ya etken maddeyi içeren bitki kısımlarını taşımıyor ya da karışımda olmaması gereken atık maddeleri ihtiva ediyordu. Piyasadan kolaylıkla temin edilebilen ve “bin derde deva” gibi süslü ifadelerle nitelendirilip satışa sunulan pek çok bitki karışımı için, maalesef aynı durum söz konusuydu.
İnsanlar hastalıkları için modern tıpla bulamadıkları çözümleri tamamlayıcı tedavi olan geleneksel tıpta arıyorlar. Bu doğru bir yaklaşım tarzı olsa da bunu bitki ilmiyle alakası olmayan insanların umut verici sözlerine inanarak yapmak doğru değildir. Aksi takdirde umut vaatlerini ticaretlerine alet eden bu insanların ekmeklerine yağ sürülmüş olur.
Peki, bu durum neden böyle?
Bunun ilk sebebi, modern tıbbın geleneksel tıbba olan önyargılı bakış açısıdır. Bu yaklaşım şimdilerde biraz yumuşamış olsa da, hâlâ sağlık eğitimi almış insanlar tarafından bir bilim dalı ve tedavi edici unsur olarak görülmüyor. Bitkisel tedaviyi “kocakarı ilacı” olarak nitelendiren bazı insanlar, birbirinin tamamlayıcısı olan bu iki alanı birbirine zıt iki kutup olarak gösteriyor. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı yazı kaynağı “Mısır Papirüslerine” kadar dayanan bu derin hazine, haksızlığa uğruyor. Ve bizde de “Lokman Hekim İlmi” olarak bilinen bitkisel tedavi yöntemleri, yeterince araştırılamıyor. Araştırılmadığı ama ortada durduğu için de kulaktan dolma bilgilerle herkesin rahatlıkla pazarlamasını yapabileceği bir ticaret alanı olarak kullanılageliyor.
İşlemeyen denetim mekanizması
Bitkilerden elde edilen çay, tablet, kapsül, şurup vs. gibi ilaçlar gıda takviyesi kategorisinde yer aldığı için yeterince denetlenmiyor. Denetlenmeyen ve insanoğlu için mali getirisi olan her alan maalesef istismara açıktır.
Geçmişten gelen ve günümüzde de hâlâ kullanılan ve günümüzün sentetik ilaçlarının birçoğunun temelini oluşturan bitkileri tanıyıp doğru kullanmak da tedavi kadar önemlidir. Şifalı bitkilerle ilgilenen kişilerin bitkinin yapısını, organlarını ve bu organların işlevlerini bilmesi gerekir. Bitkileri toplarken de belli kurallar göz önünde bulundurulmalı ve bitkilerin toplandığı mevsim ve saate dikkat edilerek etken maddelerinin en yoğun olduğu zamanlar seçilmelidir. Etken madde genellikle kök ve yapraklardadır. Çay hazırlamak için bitkinin hangi organının ilaç hazırlamaya elverişli olduğunun da bilinmesi gerekir. En önemlisi de bazı bitkilerin zehirli ikizleri vardır. Ölümcül riskler göz önüne alındığında şifa kaynağı düşüncesiyle toplanan bir bitki, zehir etkisi gösterebilmektedir.
Yeryüzünde en az insanlık tarihi kadar geçmişi olan bitkiler, Hazreti Allah’ın kudret ve hikmetiyle nice dertlere şifa olmaktadır. Allah hiçbir şeyi sebepsiz yaratmadığı gibi yarattığı eşyadaki sırların da bilinip bulunmasını istemiştir. Bu sebeple incir, zeytin ve narın Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilmesi çok mühimdir. Eğer bitkilere ehil insanlar tarafından hak ettikleri değer verilirse nice çaresiz hastalıklara çareler bulunabilir. O halde sa’y ü gayret ile yola devam etmeli ve sırlar keşfedilmeye çalışılmalıdır.