Dünyaya Mercek

NESİLLER

Bugünün çocukları, yarının umutlarıdır, derler. O çocuklar ki kadim topraklar üzerinde, büyük sanatkârların güzel eserleri olarak yetişirler ve gelişirler.  Muvaffakiyetler yaşarlar ve yaşatırlar. Günler, aylar, yıllar birbirini kovalarken büyürler. Büyürken gelişirler ve gelişirken de değişirler. Fakat özü değişmeyen nesiller yetiştirmektir esas olan. Bunun yolu da ahir zamanı hatırda tutarak, “Ele geçmezse eğer sevdiğimiz, çare ne, eldekini sevmeliyiz.” diyerek yaklaşmaktır çocuklara. (Kırgızistan)

NAKŞ

Şu fotoğraf karesine bakınca aklıma gelen cümle şu: “Her nakş, Hazreti Allah’ın kereminden, lütfundan bir satırdır.” O satırların her biri, birbirinden farklıdır. Fakat ortaya çıkan güzellik, onların farklılıklarından kaynaklıdır. Rüstem Paşa Camii’nin çinilerine bakınca kendinizi, sonu gelmez bir maviliğin ulvî derinliğinde hissedersiniz. Bunu hissettiren yegâne şey ise camiinin tezyininde firuze, mavi, koyu ve açık lacivert, beyaz, tatlı yeşil, kırmızı ve parlak mercan kırmızısı da olmak üzere farklı renklerin tek bir potada eritilmesi ile ortaya çıkar. Eğer bütün bu bileşimi, armoniyi fark edemez; onu sinenizde sindiremezseniz, güzelliklerin farkına varamadan sadece var olursunuz. Gerçekten “yaşamış” sayılmazsınız. (İstanbul)

TUNA

Hayatta birbirinden farklı göründüğü halde birbirinin tamamlayıcısı/mütemmimi olan şeyler görürsünüz. Mesela, Tuna Nehri. Bu nehre bakınca, yekpare bir nehir diyebilir misiniz? Elbette diyemezsiniz. Çünkü o, Avrupa’da iki nehrin birleşmesiyle başlayıp 10 ülkeyi geçerek Karadeniz’e ulaşır. Farklı iklimler görüp farklı iklimlere dökülür. Böylelikle ortaya bir ruh aksi çıkar. Tuna, Dicle’nin; Dicle, Asi’nin; Asi, Nil’in birer ruhu olur. Nasıl ki, kaza askeri için dua askeri bir ruh ise, dünyanın farklı yerlerindeki sular da birbirinin öyle ruhudur. Biri olmadan, diğeri tek başına bir anlam ifade edemez. (Balkanlar)

Exit mobile version