Kurban Bayramı münasebetiyle Kenya yolundayım. Türk Hava Yolları’nın (THY) altı buçuk saatlik direkt uçuşuyla gece saat iki sularında Nairobi Jomo Kenyatta Uluslararası Havaalanı’na iniyorum.
Nairobi, Doğu Afrika ülkesi Kenya’nın başkenti. 40 milyonluk Kenya nüfusunun 4 milyonu Nairobi’de yaşıyor. Gökdelenleri ve teneke evleri ile meşhur şehirde zenginlik ve fakirliğin iki uç noktasını bir arada görmek mümkün. Kenya’daki nüfusun yüzde 40’a yakınını Müslümanlar oluşturuyor. Somalili ve Hint kökenli Müslümanlar ağırlıklı olarak ülkenin kuzey, orta ve doğudaki sahil kesiminde yaşıyorlar.
Safari Turizmi
“Konya” ilinden bir harf farkla yazılan ve söyleyişte kulağa aşinalık veren “Kenya”, Türkiye’ye vize uygulamıyor. Yani Avrupa ülkeleri gibi nüfus idaresinden nüfus kayıt örneği gibi belgeler istemiyor. Ancak inişte doldurduğumuz bir form ve 50 dolar karşılığında ülkeye giriş yapabiliyoruz. Giriş sırasında memur özellikle ‘nerede’ kalacağımızı ve ‘ne amaçla’ geldiğimizi soruyor. Safari için gelinmesi onlar için tercih nedeni. Çünkü turizm ülkenin önemli bir gelir kaynağı ve dünyaca meşhur Masai Mara da bu ülkenin güneyinde… Bu yüzden safari kültürü her şeylerine yansımış. Pasaportumuza yapıştırdıkları vize belgesinde de safari hayvanlarının silueti var. Havaalanının giriş koridorlarında altında ‘Safaricom’ yazan vahşi hayvan tabloları bulunuyor. İlerleyen süreçte Safaricom’un Kenya’daki en büyük GSM operatörü olduğunu öğreniyoruz. Havaalanı çıkışında da reklam panolarını süsleyen safari hayvanlarıyla karşılaşınca, ülkenin safari ile medeniyeti iç içe yaşayan yüzünü daha iyi görüyoruz.
Kenya’da Bir Türk Eğitim Merkezi
Taksiyle Holistic Educational Trust’un Kilimani semtindeki adresine hareket ediyoruz. Holistic Educational Trust, Türkiye’den gelen eğitimciler tarafından kurulan ve Kenya’da hizmet veren bir eğitim kurumu. Mecburi eğitim sonrası Kenya’da eğitime devam etmek paralı olduğu için bu tarz özel eğitim kurumları ülkede yaygınmış.
8 yıllık mecburi eğitimini tamamlayan Kenyalı öğrenciler, Holistic Educational Trust’ın müstakil ev tipi eğitim merkezinde hem lise tahsillerini sürdürüyorlar, hem de gerekli olan dini eğitimlerini alıyorlar. Direktörlüğünü Mehmet Usta’nın yürüttüğü Holistic Educational Trust’ın 20’ye yakın öğrencisi var. İktisat mezunu Mehmet Usta’nın Furkan Çakır ve Mehmet Ali adında iki Türk, Süleyman Kofa isimli bir tane de yerli yardımcısı bulunuyor.
100 Dolara Kurban Kesmek Mümkün mü?
Mehmet Usta, çekirdek kadrosu ve Mombasa gibi başka şehirlerdeki şubeleriyle hem Kenyalıların maddi-manevi eğitimlerini koordine ediyor, hem de kurban hizmetlerinin organizasyonunu yapıyor. Faaliyetlere yerinde katılmak maksadıyla geldiğimiz için, biz de kurban hizmetlerini soruyoruz kendisine. Mehmet Usta’nın anlattıklarına göre 2011 yılı Kurban Bayramı’nda Türkiye’den verilen vekâletlerle Kenya’da 500 büyük baş hayvan kesimi yapılmış. Kurbanların kesimi, Kenya’da yaşayan Müslümanların doğrudan katılımı ile gerçekleştiriliyor ve hava sıcak olduğu için hemen oracıkta dağıtılıyor. Dolayısıyla Kurban Bayramı, Kenyalı Müslümanlarla iletişim kurmak için ayrı bir öneme sahip. Sizin de aklınıza gelen “Gönderdiğimiz 100 dolar gibi fiyatlara kurban kesimi gerçekten de mümkün mü?” sorusu aklımıza geliyor ve soruyoruz. Asgari ücretin 40 dolar olduğunu öğrenince ülkemizle mukayese yaparak 100 dolara kurban kesmenin gayet mümkün olabileceğini anlıyoruz. Çünkü Türkiye’de asgari ücretin 4-5 katına bir boğa kesmek bile mümkün. Öte yandan bir Afrika ülkesi olmasına rağmen Kenya gözün alabildiğine düz ve yeşil bir ülke. Kışın yaşanmadığı ülkede hayvancılık yaygın ve maliyeti düşük bir faaliyet.
İnsan Kenya’da da Olsa Kıymetli
Kurban faaliyetlerine katılıp yapılanları gördüğümüzde merakımız gideriliyor. Daha sonra Mehmet Usta’nın Kenyalı yardımcısı Süleyman Kofa dikkatimizi çekiyor. Çünkü yerli halktan olan ve Afrika’nın derin izlerini çehresinde taşıyan bu kişi bizimle Türkçe konuşuyor. Onu dinledikçe Türkiye’den uzanan inançlı bir elin, Afrika’daki bir insanı nasıl kıymetlendirdiğini anlıyoruz. Sırf tenlerinin renginden dolayı karanlık bir dönem geçirdikten sonra aydınlığa kavuşmaya başlayan bu kıtanın insanlarını, Süleyman’la konuştukça daha iyi anlıyoruz. Ama biraz da hüzünleniyoruz…
Türkiye Sevdâlısı Bir Süleyman
1989 doğumlu Süleyman Kofa, Kenya’daki 42 kabileden birisi olan Malakote kabilesine mensup. Ülkenin kuzey doğusundaki Garissa kenti yakınlarında bulunan Tana River kasabasında doğan Süleyman’ın 3 erkek, bir de kız kardeşi varmış ve ailesi tarımla geçiniyormuş. Doğduğu kasaba ismini Tana nehrinden alıyormuş. 8 yıllık zorunlu eğitimden sonra Süleyman, lise giriş sınavlarına (bizdeki üniversiteye giriş sınavı gibi) katılmış ve birincilikle kazanmış. Bunun üzerine Garissa’da yatılı okumaya başlamış. Fakat başkent Nairobi’de çalışan abisi Yusuf Bey, kendisini yanına almak istemiş ve bunun üzerine eğitim hayatı Nairobi’de sürmüş.
Yusuf Bey ile tanışan Holistic Educational Trust’ın önceki direktörü İbrahim Aladağlı, eğitim için Süleyman’ı Türkiye’ye göndermeyi teklif etmiş ve teklifi kabul etmesiyle Süleyman’ın Türkiye serüveni başlamış. 3 arkadaşıyla birlikte 2008’de Türkiye’ye gelen Süleyman, 1 yılı Ankara’da, 1 yılı da İstanbul’da olmak üzere 2 yıl eğitim almış.
Döner ve baklavayı da çok sevdiğini anlatan Süleyman, cezasının biteceği 2015 için adeta şafak sayıyor. Tek tesellisi ise Holistic Educational Trust’daki Türk arkadaşları ve öğrenciler. Kenya’da sömürgecilere ve beyaz insana duyulan öfkenin yerini böylesine bir sevginin almış olması bizi mutlu ediyor, ancak yasaklı bir sevgi ise hüzünlendiriyor. Süleyman Kofa, Türkiye’de öğrendiği güzellikleri kendinden sonrakilere öğreterek zamanını dolduruyor. Yaptığı işe kendini öylesine vermiş ki, İstanbul hasretini ancak böyle unutabiliyormuş.
Kenya ile Ticaret
“Allah sana sabır versin” diye Süleyman’a dua ettikten sonra Kenya’daki Türklerin ticari aktivitelerini mercek altına alıyoruz. Ancak Türkler, Güney Afrika Cumhuriyeti’nden sonra Afrika’nın potansiyeli en yüksek ülkelerinden olan Kenya ekonomisinde yok gibiler. İki yıl önce Nairobi’ye gelen ve Remax Terrace Apartments markasıyla konut işi yapan Mimar Bekir Şahin’in verdiği bilgiye göre; Kenya’nın en önemli şehirlerinden Nairobi ve Mombasa’da yerleşik Türk şirketlerinin sayısı 20 civarında. Ağırlıklı olarak inşaatçı, halıcı-mobilyacı ve turizmcilerden oluşuyorlar. Nairobi şehir merkezinde bir de Türk kebapçısı var.
Ekonomide Hintli ve Çinli İmzası
Kenya ekonomisinde Hintli ve Çinlilerin yoğunluğu dikkat çekiyor. Mesela en büyük perakende zincirlerinden Nakumatta da Hintli… Nakumatta’nın büyük bir mağazası 7/24 hizmet veriyor. Turistik bir ülke olduğu için gece bile gündüz gibi alışveriş yapılıyor. Hintliler otoyol ve altyapı işlerinde de söz sahibi. Çinliler ise maden ve hammadde işlerine odaklanmış durumda. Nairobi’de alışveriş merkezleri de (AVM) dikkatimi çekiyor. AVM ve lüks restoran işleri ise çoğunlukla Yahudilerin elindeymiş.
Kenya Fırsatlar Diyarı
Hintliler, Çinliler ve Yahudiler Kenya’da mevzilenmiş; çünkü Kenya, Doğu Afrika Birliği üyesi bir ülke. Bu ülkeye gelen ürünler, birliğin diğer üyesi olan Uganda, Ruanda, Tanzanya ve Brundi’ye gümrüksüz giriş yapabiliyor. Kenya aynı zamanda Afrika Birliği üyesi olduğu için benzer durum diğer Afrika ülkeleri için de geçerli. Peki, Türkler için fırsat yok mu? Açıkçası Mimar Bekir Şahin’in Kayserili olduğunu hatırlatmak istiyorum. Kayserililerin “Para, bir yer yıkılırken veya kurulurken kazanılır” sözünü de dikkate almak gerekiyor. Nitekim Bekir Bey, fırsatı, “Yapılamayacak, olmayacak bir iş yoktur” diye özetliyor. Türk Hava Yolları’nın (THY) direkt uçuş yaptığı bir yer olarak sadece Nairobi’de bile iş yapılmasının yeterli olabileceğini vurguluyor. 4 milyon nüfuslu Nairobi’de yapılacak çok şey var.
Kenya’da Aslan Sabrı Şart
40 milyon nüfusunun yüzde 40’a yakını Müslüman olan Kenya’da her alanda fırsat var. Öte yandan Kenya, Afrika için de bir giriş kapısı olabilir. Ancak Holistic Educational Trust Direktörü Mehmet Usta, “Getiriverelim, satıverelim ve kazanıverelim mantığı Afrika’da geçerli değil” uyarısını yapıyor. Mehmet Usta’ya göre Afrika’da kazanmak için tıpkı aslan gibi sabırlı olmak şart.
Mehmet Usta’nın yaptığı uyarının ne kadar yerinde olduğunu aslanlar arenası Masai Mara’ya gidince anlıyorum. Çünkü aslan en büyük ve en güçlü değil, fakat sabırla beklemesini bilerek en büyük kara hayvanı fili ve azgın yaban mandalarını da avlayabiliyor. Aslan avcılığı ile ünlü Masai kabilesinden Simba da işin sırrını “Uygun zamanı beklemek” diye özetliyor. Bunun dışındaki diğer avlanma taktiklerini burada yazmak mümkün olmayacak. Ama kısaca özetlemek gerekirse, ormanın kralı olmak da, ormanın kralını avlamak da sabır gerektiriyor. Yüzyıllarca sömürülen ve köle olarak kullanılan Afrika’nın gerçek krallarına, krallıklarını hatırlatacak inanç ve eğitimin aşılanması ise, daha büyük bir sabır ve zaman işi olsa gerek…