“Hocam, çocuk bütün ödevlerini internetten indiriyor. Başka tür ödevler veremez misiniz?” Öğretmenlerin velilerden sıkça duyduğu bir şikâyettir bu. Fakat son yıllarda bu yakınmaların sıklığında ve şiddetinde bir azalma olduğunu belirtmekte fayda var. Veliler ödev için tek kaynağın internet olduğu gerçeğini (?) ya da işin tembelliğini, iyiden iyiye kabullenmiş gözüküyorlar.
Son yıllarda uygulanan yeni müfredatla, eğitim sürecine dâhil edilmeye çalışılan velinin, internet merkezli çözümlerle, sorumluluklarından sıyrılmaya çalıştığı görülüyor. Bazı aileler, çocuklarının ikide birde, internetten ödev çıkarmak için, sağa sola gitmelerini istemediğinden olsa gerek eve bilgisayar aldılar. Hatta bazı veliler, çocuklarının ödevlerini o kadar önemsediler ki, internette arama ve bilgisayardan yazdırma işini bile bizzat kendileri yapıyorlar. Dahası, öğretmenin tepkisini merak ettiği için ödevi okula bizzat götüren velilerle de karşılaştık. Bütün bunları çocuğuna iyilik olsun diye yapmaya çalışan veli, ona kötü örnek olduğunun farkına varamıyor.
Eskiden de kırtasiye camlarında “Ödev Çıkartılır” yazısını görürdük. Ama o zamanlar bunun anlamı farklıydı. Kırtasiyeci sadece ödevinizin düzenli bir şekilde kâğıda dökülüp dosyalanmasına yardımcı oluyordu. Şimdi ise çocuklar konuyu söylüyorlar, isimlerini, okul numaralarını veriyorlar; kırtasiyeci yahut internet cafe çalışanı ödevi onun adına kısa sürede hazırlıyor.
Veliden veya kırtasiyeciden yardım almayan öğrencilerin durumuna da bir göz atalım. Onlara da “arama motorları”nın ilk sayfada sunduğu sonuçlar yeterli oluyor. Kolaycılığa alışmış öğrenci, detaylı bir arama yapmıyor ve bulduğu ilk bilgileri yazıcıdan çıkarıyor. Öyle ki bilgileri internetten kopyalayıp bir yazı dosyasına yapıştırmaya bile üşenenler var.
Böyleleri ilgili internet sayfasındayken doğrudan “yazdır” deyip ödevini tamamlıyor. Öğretmenlere bu şekilde teslim edilmiş ödevlerin her sayfasında internet sayfasının adresini görmek mümkün.
Yabancı dilden çeviri ödevler bile, internet üzerinden yahut bilgisayardaki basit çeviri programlarıyla yapılıyor. Tabii bu mekanik çeviriler oldukça komik oluyor. Şayet öğretmen İngilizce bir romanın yine İngilizce özetini istiyorsa, anında kopyalayıp çevirmek mümkün olmuyor. Bu defa da o romanın hazır özetleri peşine düşülüyor.
Araştırdığı konuyu bulmanın büyük mutluluğunu yaşayan öğrenci aceleyle ödevini hazırlarken, ne yaptığının pek de farkında değil. Kolaycılığa o kadar alışmış ki kopyaladığını okumuyor bile. Bu yüzden İngilizce öğretmenine yanlışlıkla Fransızca roman özeti teslim eden öğrencilere rastlanabiliyor.
Eskiden bilgi hırsızları çaldıkları şey üzerinde biraz oynar, en azından aynı şeyleri tekrar satır satır yazarlardı. Artık kopyalanan şeyler üzerinde hiçbir oynama yapılmıyor. Anlayacağınız, internet, kopyacılığa yeni bir boyut kazandırdı. İnternetle yetişen geleceğin akademisyenleri, bakalım ne tür intihallere imza atacaklar?