Öğrenmeyi Öğrenmek

Öğrenme Usulleri

Öğrenmeyi öğrenmek eğitim sırasında öğretilen bir bilgi değildir. Zaman içerisinde öğrenilir. Ancak bu gerçeği herkes bir anda fark edemiyor. Farkına varanlar hayat boyu öğrenme faaliyeti için bir yol ayrımına gelmiş olduklarını anlıyorlar.

Bu noktada ise bazıları ya pes edip yarış dışı kalmayı kabulleniyor ya da mücadeleye devam etmeyi tercih ediyor. Mücadeleye devam etmeyi seçenler, bu zorlu ama zevkli öğrenme yolculuğuna bir rehber eşliğinde devam edebilirler.

Giriş yazısı ilginizi çektiyse bu paragrafı okumaya devam ediyorsunuz demektir. Bu da mücadeleye devam edip yarışta kalmayı seçtiğiniz, gösterir. O halde beraber kendimize bir öğrenmeyi öğrenme rehberi hazırlamaya başlayabiliriz. Gerekli olan un, yağ ve tuzu yazıda ben vermeye çalışacağım. Pişirme şeklini de tarif edeceğim. Sonra size kendi rehberinizi pişirmek kalacak.

Öğrenmeyi Öğrenmenin Değeri

Öğrenmenin değerini anlayan bir insanın bilmesi gereken ilk şey, öğrenme sürecinin sonunda bu süreci tamamlayabilen kişiyi zihninde canlandırması gerekir. Zihinde canlandırılan kişi, bilgi toplumunun istediği insan tipi olmalıdır. Öğrenmeyi öğrenen, yani bilgiyi arayıp bulan ve hayatına tatbik eden, toplumda meydana gelen değişimleri analiz eden ve aynı zamanda bu değişimlerin kaynağı olabilen kişidir.

İkinci bilmesi gereken şey ise öğrenmeyi öğrenmedir. Öğrenmeyi öğrenme; mevcut bilgileri kullanarak yeni durumlar için gerekli bilgiyi kendi kendine üretme yeteneğinin geliştirilmesi sürecidir. Son olarak bir deneyimin sonucunda davranışlarda meydana gelen sürdürülebilir ve nispeten kalıcı değişikliklere öğrenme denir. Bize öğretilenlerin çoğunu unuturuz, sistemli öğrenilen bilgilerin sadece bir kısmı aklımızda kalır. Aklımızda kalanlar öğrenilmiş demektir.

Bunun yanında öğrenme, sadece bir şeyleri bilmek değildir. Öğrenmek, bilgiyi almak ve işlemektir. Bilgiyi işlemek ise onu doğru şekilde ve doğru yerden arayıp bulmak, onun ne olduğunu düşünerek, ne işe yaradığını anlamak, nerede kullanılacağını kavramak, hangi bilgilerle birleşeceğini görebilmektir. Ve nihayetinde de öğrenmede belirleyici olan öğrenmenin sürekliliği ilkesidir.

Öğrenme şekli konusunda, şöyle ya da böyle net bir yargıda bulunmak mümkün değildir. Öğrenme şekli kişiden kişiye değişmektedir. Yani öğrenme şekli, parmak izi gibi kişiye özgüdür. Herkesin öğrenme türü, şekli, hızı ve kapasitesi farklıdır. O zaman en güzel nasıl öğrenilir sorusunun cevabı içimizde saklıdır diyebiliriz. Bize düşen ise “Nasıl Öğrenebilirim?” sorusu üzerine düşünerek onu ortaya çıkarmaktır.

Eğer kişi nasıl öğrenebilirim sorusuna en uygun cevabı bulup kendi sistemini kurabilirse öğrenemeyeceği hiçbir şey olmadığını görebilir. Buna hiç okula gitmeden, özel bir kurs da almayan bir çocuğun ana dilini öğrenmesi güzel misal olabilir. Hatta bu çocuk yürümeyi, koşmayı ve oturmayı kendi kendine bir yol belirleyerek öğrenmiştir.

Öğrenmenin ilk şartı öğrenmeye istekli olmaktır. Öğrenmek istiyorsak bu ihtiyacı karşılamak için kaynak ve öğretecek birilerini bulabiliriz; ama istemiyorsak ne internetin, ne yığınla kaynağın, ne de öğretecek kimsenin faydası olmaz.

Öğrenme Usulleri

Öğrenme usulü, insanın öğrenmek için yaptığı tercihlerdir. İnsan, çevresi ile iletişim kurarken, olaylar karşısında tepki verirken de bu usulleri kullanır. Sağlıklı insanların çeşitli durumlarda ortaya koyduğu davranışlar birbirine benzer ve tutarlıdır.

Günlük hayatında yavaş ve düşünerek hareket eden bir kimse, öğrenirken de aynı biçimde davranır. Atılgan, düşünmeden karar verebilen bir kimse, öğrenmede de benzer bir yol izler. Başka bir deyişle, düşünerek hareket eden bir kimsenin sistemli bir öğrenme stiline, atılgan bir kimsenin ise sezgiye dayalı bir öğrenme usulüne sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Öğrenmenin gerçekleşeceği çevresel şartlarla ilgili insanların tercihleri farklıdır. Bazı kimseler sessiz bir ortam tercih eder, bazı kimselerse sesten etkilenmez. Sıcaklık – soğukluk, aydınlık – karanlık, düzenlilik – dağınıklık gibi şartlar da böyledir.

Motivasyon, çalışmada süreklilik, kurallara uygun ilerleme gibi özellikler de insandan insana değişir. Kimileri sürekli ve düzenli çalışmayı, kimileri ara ara çalışmayı sever. Belirlenen kurallara uyarak öğrenenler olduğu gibi, kuralları kendine göre değiştirdiğinde hızlı öğrenenler de vardır.

Öğrenirken sosyal tercihler yaparız. Tek başına öğrenmeyi seçenler olabildiği gibi bir grup arkadaşıyla birlikte öğrenmekten zevk alanlar da vardır.

Öğrenme amacıyla duyu organı seçimi de farklılıklar gösterir. Kimi gördüğünü kolay öğrenir, kimisi de duyduğunu ya da dokunup incelediğini hafızasında tutabilir.

Bazı kimseler öğrenme sırasında bir şeyler yeme ve içme gereksinmesi duyarken bazıları yeme-içmeyi çalışmaya engel olarak görürler.

Bunların yanı sıra, öğrenmek için seçilen zaman dilimi bakımından da insanların farklı tercihleri vardır. Kimileri sabahları erken saatlerde, kimileri öğleye doğru, kimileri öğleden sonraları, kimileri de gece saatlerinde çalışmayı tercih ederler.

Kendi öğrenme stillerimizi geçmişteki tecrübelerimiz ışığında tespit edip, öğrenme faaliyetlerimizi buna göre planlamalıyız. Bu şekilde öğrenmeyi kolaylaştırabilir ve zevkli hale getirebiliriz.

Toplumlardaki değişimleri inceleyen Araştırmacı Yazar Alvin Toffler; “21. yüzyılın cahilleri okuma-yazma bilmeyenler değil, öğrenmeyi öğrenemeyenler olacaktır.” demiştir.

“Öğrenme şekli kişiye özeldir. Kimi gördüğünü kolay öğrenir, kimi ise duyduğunu unutmaz. Kimi insanlarda dokunup incelediğini hafızasına kaydeder.”

Öğrenme Yolları

Bir bilgiyi öğrenmek istediğimizde ilk önce konuya ilişkin materyali okuruz. Daha sonra konuyu anlatan birini dinleriz. Ama en iyi öğrenme yollarının başında da iş yapan birini yaptığı işi görerek öğrenme vardır. Öğrendiğimiz bilgiyi daha kalıcı hale getirmek istersek, başkalarına sözlü ya da yazılı olarak anlatmayı deneyebiliriz. Başkalarına anlatmak, dinleyenlerin verdiği cevaplar, anlatanın kendi düşüncelerini geliştirmesine ve güçlendirmesine vesile olur.

Öğrendiğimiz bilgi hakkında sorular sormak, açıklamalar yapmak ve tartışmak da öğrenmenin kalıcı olmasında etkilidir. Meselâ ilkokul 4. sınıfta tahtada anlattığım Varna Savaşı’nı ve tarihini hiç unutmuyorum.

Daha okulu bitirdiğim gün, okulda öğrendiğim bilgilerin yarısının eskimiş olduğunu şaşkınlıkla gördüm. Bu durumda öğrenmenin okulda bitmeyeceğini, ömür boyu sürecek bir faaliyet olduğunu fark ettim. Siz de benzer tecrübeler yaşamışsınızdır.

Öğrenmeyi sürdürebilmek için, onu yaşadığımız hayatın bir parçası haline getirmenin bir yolunu bulmalıyız.

Aşağıdaki 6 niteliğimizi geliştirerek bunu yapabiliriz:

  1. Motivasyon: Öğrenme isteğimizi sürekli canlı tutmayı, öğrendiklerimizi hayatımıza tatbik edip, bundan keyif almayı başararak sağlayabiliriz. Bu sebeple her fırsatta öğrendiğimiz bilgileri hayata geçirmenin yollarını aramalı ve fırsat bulduğumuzda iyi değerlendirmeliyiz.
  2. Yeni Bilgileri Mevcut Bilgilerin Üzerine İnşa etme: Yeni öğreneceğimiz bir bilgi, mevcut bilgilerimizin üzerine inşa edilemiyorsa, ya öğrenmeye hazır değiliz ya da bir ön öğrenmeye ihtiyacımız var demektir.
  3. Bilgiyi Örgütleme: Bilgiyi başka bilgilerle ya da kavramlarla ilişkilendirmek gerekir.
  4. Bilgiyi Kullanma: Öğrenmenin kalıcı olabilmesi için öğrendiğimiz bilgileri yeri ve zamanı geldiğinde kullanmalıyız. Kullanılmayan bilgi zamanla unutulur.
  5. Etkili Öğrenme Stratejilerinden Faydalanma: Öğrenilen konuya ve hedeflere uygun öğrenme stratejileri öğrenip kullanırsak daha etkili bir öğrenme gerçekleşir.
  6. Üstbilişsel (ileri hafıza ve analiz) Stratejiler Kullanma: Öğrenmek için yaptığımız planı sürekli gözden geçirip, işleyip işlemediğini kontrol etmek gerekir. Eğer işlemiyorsa başka bir yol denemeliyiz.

Öğrenme Stratejileri

Ömür boyu öğrenme sürecinde çoğunlukla kendi kendimize öğrenmek zorundayız. Öğrenmeyi kolaylaştıracak ve öğrendiklerimizi kalıcı hale getirecek teknikler var. Öğrenme faaliyetini denetlemek ve yönlendirmek için kullanabileceğimiz bu tekniklere öğrenme stratejisi denilmektedir.

Farklı öğrenme faaliyetlerinde farklı stratejiler kullanabiliriz. Öğrenmek istediğimiz bilgiye ve duruma göre en uygun stratejileri seçeriz.

Bu stratejiler; tekrar etme stratejileri, anlamlandırma stratejileri, örgütleme stratejileri ve duyuşsal stratejiler olarak gruplandırılabilir.

Çocukluğumuzdan beri duymaya alıştığımız beşikten mezara kadar öğrenme düsturunu hayatımıza tatbik ettiğimizde, “Oku!” emrinin gereğini yerine getirmiş olmanın verdiği mutluluğun yanında bilgi, toplumunun gerektirdiği niteliklerle donanmış güçlü bireyler olabiliriz.

 

Exit mobile version