Stres, öfke ve kanaat konusunda altı çizili yerler bölümü için seçtiğimiz eser Dr. Paul Hauck’un “Sakin Olun” adlı kitabı. Psikiyatr olan yazar, kitabın ana gövdesini, problemlerini kendisinden destek alarak çözmeye çalışan kişiler üzerinden oluşturmuş. Sıkıntılarını Psikiyatr’a anlatanlar için yazdığı reçetelerde yazarın ön planda tuttuğu “yoğun akılcı çözüm” kitabın başından sonuna dikkat çekiyor. Hastalık ruhta olsa dahi akıl ile çare aramak uzun ince bir yol.
Seanstan önce
Üzgün, kırılgan ve kin dolu olmamıza gerek yok, çünkü bu şekilde bir yere varamayız. Ne yazık ki toplumumuzda eksiklik, öfkenin nasıl Lali olduğunu bilmemek ve benim de bu kitabı yazmama gerekçedir. (Önsözden)
Bayan Baker, üçüncü görüşmenin sonunda nihayet tavsiyemi ciddiye aldı ve önerdiğim şeyin, kulağa ne kadar çılgınca gelse de, denemeye değer olabileceğine karar verdi.
“İçki içen bir eşle otuz yıl yaşamanın hiç de kolay olmamasını anlayabiliyorum.” diye özetledim. Aile servetin içkiye harcaması gerçeğini kabullenmek de hiç kolay değil. Ancak, her salı, perşembe ve cumartesi günleri sana baştan aşağıya hakaret etmesi, senin o ihtiyara öfkelenmeni gerektirmez. O sadece kendisine engel olamayan zavallı ve hasta birisi gibi davranıyor. Onun kendisi ve zavallı davranışları için üzüntü duyman tamamen nevrotik.”
Seanstan sonra
Geçen akşam eşim kendini zorla çıldırtmaya çalışıyordu. Daha fazla görmezden gelemedim ve vücudumun sinirden git gide ısındığını hissettim. Tam cevap verecektim ki sizin sözlerinizden bazısı aklıma geldi. Sözgelimi; “Beni benden başkası öfkelendiremez, neden işe yaramaz birine öfkeleneyim ki, terbiyesizliği için onu bağışlayıp kendime iyilik yapmalıyım.” O tam karşımda, öfkeden git gide kızarak yaptıklarına karşılık vermemi bekliyordu.
Ben, bunun yerine, yüzümde bir Mona Lisa gülümsemesiyle koltuğumda oturup onun öfkesinin üzerinden geçip gitmesini bekliyorum.
Öfke nedir?
Benim bu kitapta öncelikle sözünü ettiğim öfke, başınızı derde sokan, sindirim sisteminizi altüst eden, başkalarına zalimce davranmaya zorlayan ya da sizi sürekli sızlanıp şikâyet eden bir bebek haline getiren türdendir. Bunlar şiddetli tartışmalar ya da çocuklarımıza karşı sık sık takındığımız sert davranışlar değil, hakkında endişelenmemizi gerektiren hastalıklı ve tehlikeli duygulardır.
Öfke bulaşıcı bir duygudur
Öfke ayrıca bulaşıcı duygulardan biridir. Birisi saldırgan davranmaya başladığında, bu duyguyu çevresindekilerin aklına sokması fazla zaman almaz. Kocası kötü servisten garsonu azarladığında, eşi de kendisini kötü ve aşağılanmış hissedebilir. Birinin öfkesi diğerini etkiler ve sonuç olarak iki öfke birbirini etkilemekle kalmaz, daha da çoğalır. Bu yüzden sokak çeteleri çok tehlikelidir. Her insan diğerinin nefretini besler, her biri diğerinin davranışlarını taklit etmek için baskı hisseder ve bu duygusal birikim sonucunda hiçbiri tek başına yapmayı hayal bile edemeyeceği şeyleri yaparlar.
Ebeveyn öfkesi
Anne babalar çocuklarına patladıkları zaman, öfkelenmelerine neden olan problemin farkındadırlar. Diğer zamanlarda aileler çocuklarını bilinçaltından gelen nedenlerden dolayı cezalandırırlar. Bebek annenin kendisini temsil eder, anne bebeği dövüyorsa, kendi çocukluğunda kötü davranıldığı için, sembolik olarak kendini dövüyordur ya da belki bebek annenin kıskandığı erkek ve kız kardeşlerini temsil ediyordur. Çocuğu döverek onları cezalandırıyordur.
Hayal kırıklığı testini tersinden okumak
Bir grup çocuğu güzel oyuncaklarla dolu bir odaya koydular. Oyuncak bebekler, konuşup ağlayabiliyordu ve psikologlar onların bu süper oyuncaklarına ve ortamlarına alışmasına izin verdiler. Sonra bu odadan bir perde ile ayrılmış
başka bir odaya götürdüler. Bu oda ikinci sınıf oyuncaklarla doluydu. Deneyciler perdeyi kaldırıp, çocukların süper oyuncakların yanına gitmelerini bir camla önlediler. Çocuklar ikinci sınıf oyuncaklarla oynarken onların yaptıklarını not aldılar ve bu çocukların hayal kırıklığına uğradıklarında saldırgan davranışlarının birden bire arttığını gördüler. Böylece, hayal kırıklığı saldırganlığa yol açar sonucuna vardılar. (Yokluğu görmeden hayata başlayan çocukların düştüğü hayal kırıklığı bu deneyde not edilebilir.)
Diktatör kişilik ve öfke
Öfkeliyken bir diktatör gibi davrandığınız olmadı mı? Peki diktatör, insan kılığında bir istek makinesi değil midir? Işte onlarla ilgili bizi kızdıran şey de budur. Bizim istediklerimizi dikkate almaksızın, sadece kendi istediklerini önemseyerek bize emirler verdiklerinden hoşlanmayız. Dikkatli bir şekilde düşünürseniz, diktatörlerden kendi istediklerini yapmalarına engel olanları incitmek istedikleri için nefret edildiklerini anlarsınız. Emirlerine karşı gelen insanların kötü olduğunu ve sert bir şekilde cezalandırılmaları gerektiğini düşünürler.
Tesirli bir misal
Duvara küçük bir çivi ile resim astığınızı ve birkaç saat sonra resmin düştüğünü varsayalım. Çiviye ağır geldiği için ne kadar uğursuz bir resim olduğunu düşünmeye devam eder misiniz? Ya da sağlam olmadığı ve ağır bir resmi taşıyamadığı için çiviyi mi suçlarsınız. Yapmanızı umduğum şey, resmi suçlamayı bırakıp, bu sorunu çözmenin yollarını aramak. Ya daha hafif bir resim ya daha sağlam bir çivi bulun. Bu, suç odaklı değil problem odaklı olmaktır.
Bağışlamak unutmayı gerektirir mi?
Insanları suçlamak yerine ne yapmak gerekir diye düşünüyor olmalısınız. Birisi size yanlış bir şey yaptığında, buna göz yumup kötü davrandığı için onu affetmek ve umursamamak mı gerekiyor? Tabi ki hayır. Buradaki püf nokta her şeyi bağışla ama hiçbir şeyi unutma.
Düşmanınızı bağışlamakla ülsere yakalanmaktan kendinizi korumuş olursunuz. Öte yandan onun yaptığını unutmamakla sorunu inceleyip ileride oluşabilecek problemleri önlemiş olacaksınız.