Satır Aralarındaki Terapi

Kitap, okuyucu için umuttur. Okuyucu, bu dünyada yalnız olmadığını, bazı olayların sadece kendi başına gelmediğini görüp anlar.

Kitap, birçok şeydir

Bazen yoğun yaşadığımız duyguları tanımlamakta ve ifade etmekte güçlük çekeriz. Utandığımızda, sinirliyken veya ağlıyorken içinde bulunduğumuz hissiyatı tam tarif edemeyiz. Kitaplar ise bize, aynı duyguyu yaşayan insanların kendini nasıl tanımladığını gösterir. Aynı duyguya verdiği tepkileri ve karşısındaki etkileri gösterir. Böylece duygularımızı daha doğru yaşayabiliriz.

Kitap, okuyucu için umuttur. Okur, bu dünyada yalnız olmadığını, bazı olayların sadece kendi başına gelmediğini görüp anlar. Yeryüzünde var olan herkesin, yaşamında bazı travmalarla, birçok korku ve sorunla yüz yüze gelebileceği gerçeğini öğrenir.

İnsan, kendisine sunulan her hayat öyküsünde, kendisine benzer ve kendisinden farklı olan birçok özelliği kavrayabilir. Bunları kendi yaşadıklarıyla karşılaştırma imkânı bularak yeni değerlendirmeler yapabilir. Kendisininkine benzer ya da farklı sorunlar ve başvurulan çözüm yollarıyla tanışır.

Kitapla tedavi: Bibliyoterapi     

Terapi, kelime anlamı olarak tedavi demektir. İnsanların kimi temel gereksinimlerini tanıyıp doyum sağlama ve onların iyileşmelerine yardımcı olabilmeleri için kitaplardan yaralanma sürecine ise ‘bibliyoterapi’ denir.

Bu terapi yönteminin maksadı; eserin hikayesiyle okuyucu arasında aktif bağlantı kurmak ve bu bağlantıyı psikolojik tedaviye çevirmektir. Öyküyle okuyucunun kişiliği arasında dinamik bir ilişki kurulması ile başlayan bu süreç, üç evrede gerçekleşir; özdeşim ve yansıtma, arınma (katarsis), içgörü ve bütünleşme. Bu evreler öncesinde, uygulayıcılar için hazırlık ve kitap seçimi aşamaları yer alır.

Kelimenin içerisinde ‘terapi’ kavramının yer alması, bu yaklaşımın yalnızca klinik bir uygulama olduğu izlenimini vermemelidir. Aslında yapılan; doğru zamanda, doğru kişiyle, doğru kitabı buluşturarak onun rahatlamasına yardımcı olabilmektir.

İnsanın hayatında, izleri bir ömür boyu süren, belleğinden hiç silinmeyen, yaşamını biçimlendirmede önemli rolü olan birçok öykü ve kıssa vardır. İnsanlar, okudukları kitaplar arasından kendileriyle iletişime girebilen, duygularını yakalayabilen kitapları hiç unutmazlar.

Çocuklar ve kitaplar

Bibliyoterapi, çocukların duygularını açıkça paylaşmalarına imkân sağlayan, kendi kişiliklerini oluşturmaya ve aynı zamanda hayat becerilerini geliştirmeye katkı sağlayan okuma rehberliği olarak tanımlanabilir. Bu açıdan bakıldığında çocuklar için büyük fayda sağlar. Çocuk kitapları, çocuğun aile fertlerinden birisinde, arkadaş çevresinde veya kendisinde kronik hastalık gibi zor mevzuları tartışabilmek için zemin hazırlar. Bu yöntemle, problem yaşayan çocuklar, kendileri gibi başkalarının da olabileceğinin farkına varır, problemlerini rahat bir şekilde dile getirip tartışır, farklı çözüm yolları olduğunu anlar.
Travmaya sebebiyet verecek derecede büyük hadiseler yaşayan çocuklar, duygularını ifade etmek ve bu hadiseler neticesinde ortaya çıkan problemlerle baş etmede güçlük yaşarlar. Bu çocuklar, psikolojik rahatsızlıklar açısından risk altındadırlar. Çocukların içinde bulundukları zor durumu anlamalarında, bibliyoterapiden faydalanılır. Özellikle okul öncesi dönemdeki çocukların kendini ifade etme ve dil becerileri yeni yeni gelişmekte olduğu için, bibliyoterapi, çocukların kendilerini kitaplardaki karakterlerle özdeşleştirmesini sağlar. Böylece çocuklar cesaretlenir. İlginç ve eğlenceli yöntemler öğrenen çocuklar, problemlerini çözmek için gayret göstermeye başlar, stres, kaygı ve yalnızlık duygularını azaltıp rahatlar.
Bibliyoterapi, bazı sınırlılıklardan dolayı faydasını karşı tarafa aktarmakta, maksada vasıl olmakta zorluk yaşar. Zamanlama hatası, kitap seçimindeki yanlışlıklar ya da çocuktaki motivasyon eksikliği gibi durumlar, fayda ibresini aşağıya doğru indiren sebepler olabilir. Bibliyoterapi uygulayacak olanların, üzerinde çalışılacak olan çocuğun özellikleri hakkında, çocuk gelişimi ve sorunları hususunda yeterli bilgiye sahip olmaması, bir diğer sınırlılık sebebidir. Bu durumlara mani olmak maksadıyla şunlar yapılabilir; uygulayıcının bibliyoterapi eğitimi alması sağlanır, problemle ilgili dikkatli bir değerlendirme yapılır, kitabın probleme uygunluğu belirlenir, çocuğa sunuluş biçimi ile ilgili gerekli hazırlıklar yapılır.

İzlenen süreç

En önemli nokta, grubun ya da kişinin yaşamakta olduğu sorunları konu alan, onlara benzer durumlar içeren, okuyanların tepki verebilecekleri öykülerin seçilebilmiş olmasıdır. Kişisel ya da bir grupla psikolojik danışma sürecinde kullanılan klinik amaçlı bibliyoterapi uygulamalarıyla, çeşitli eğitim ortamlarında yürütülen gelişimsel bibliyoterapi uygulamaları, öz itibariyle aynıdır. Her ikisinde de yapılan, süreci başlatmadan önce, ilkin seçilmiş olan edebî bir parçanın okunması ya da evde okunup gelinmesidir. Daha sonra ise kişilerden istenilen, okunanlarla ilgili yaşadıklarını ifade etmelerinin yolunu açmaktır.

Örneğin; kitapta geçen olayı kendilerinin yaşamasını veya karakterin yerine kendilerini koymaları istenerek içinde bulundukları duygu durumu anlaşılmaya çalışılır. Bu sayede özdeşleşen ve farklılık gösteren tepkiler belirlenir ve farkındalık süreci başlar.
Bibliyoterapi süreci birçok nedenle,
1) Duygusal problemlerin anlaşılabilmesinde,
2) Basit uyum problemlerinin ele alınmasında,
3) Bireylerin, içinde bulundukları gelişim dönemlerine özgü gereksinimlerini tanıyabilmelerinde kullanılabilir.
Kişinin yönelimine bakarak; kişilik eğitimi, ebeveyn tutumu, sosyal yaşam, iletişim, korku, kaygı vb. temalı kitaplar, danışman tarafından seçilmelidir.
Okuma süreci başladığında, öykü kahramanıyla birlikte problem çözme sürecine girer kişi. Bu süreç, genel olarak üç evrede gerçekleşir:

Birinci evre (özdeşleşme ve yansıtma): Öncelikle, kitapla okuyucu buluşturulurken okuyucunun, öyküdeki kahramanın sorununu tanıyarak, kendi yaşamakta olduğu sorunla benzer ve farklı yönlerini bulup bir alaka kurabilmesinin sağlanması gerekir. Kendi sorunuyla ilgili bir yansıtma da yapabilmelidir.

İkinci evre (arınma): Okur hazır olduğunda duygular ortaya çıkarılmaya çalışılarak, kişinin duygularını farkedip, duygularından arınarak, belirli bir rahatlamanın yaşanmasına yardımcı olunmalıdır. Kişi yaşadığı bu rahatlama duygularını, bazen sözel olarak ifade edebilir; bazen de kendi içinde yaşayabilir.

Üçüncü evre (içgörü ve bütünleşme): Bibliyoterapinin en son adımı ise kişinin bir içgörü kazanabilmesi ve kendi içerisinde bir bütünlük sağlayabilmesidir. Bu evrede danışmanın yardımı ile okuyucu, içgörü kazanır. Öykü onu etkilediğinde, artık, kendi yaşam gücünü kullanmaya başlar. Kendi sorununa birçok çözüm seçenekleri üretmeye başlar.Böylece, danışmanın rehberliğinde, kendi sorunlarıyla başa çıkabilmede kullanabileceği yeni çözüm yollarını da üretmeye başlar.

Rabbimizin ilk emri olan “Oku” âyet-i celîlesinin ışığında kişinin kendini, nefsini, hastalığını ve tedavisini öğrenmesi okumaya bağlıdır. Okumak ruha, kalbe, fehme ziyade faydalıdır. Hele ki bu okuma, kelâm-ı kadîm olan Kur’ân-ı Kerîm olursa şifası, daha dile gelmeden hasıl olacaktır.

Exit mobile version