Yazının Tarihi

İnsanoğlu yazıyı mutlaka icat etmeliydi. Yazının tarihi o zaman başladı. Çünkü sözle aktarma yazıyla aktarma kadar etkili değildi. Bir de kazanılan kültür birikimleri gelecek nesillere aktarılmaydı. Birikimler ancak söz gibi uçup gitmeyen yazı ile zaptedilebilirdi.

 

İnsanların yazı ile ilk temasları peygamberlere indirilen suhuflar-sayfalar döneminde gerçekleşmiştir. Yazının tarihi o dönemden başlar. Çünkü bazı peygamberlere suhuflar indirildiği biliniyor. Bu suhufların nasıl ve ne şekilde kayıt altına alındığı, nerelerde saklandığı hâlâ sırrını korusa da suhufların, peygamberlere indirildiğinde tabletlere yazıldığı tahmin ediliyor. Yazının başlangıcı ilk insan ve ilk peygamber Hazreti Adem’e kadar uzanıyor.

Çivi yazısından sanat ve edebiyata

Yazı, bir kişi tarafından, kısa bir zamanda icat edilmemiştir. Yazı, insanoğlunun ortak malıdır ve binlerce yıllık gelişme sonucunda bugünkü halini alabilmiştir.

Yazının tarihinde ilk çivi yazısı

Kayıtlı tarihte yazıyı, çivi yazısını ilk kullananlar Mezopotamya’da yaşayan Sümerler olarak biliniyor. Ondan öncesi yazı bilgilerimiz sınırlı. M.Ö. 3000 yılından itibaren bu coğrafyada yaşayan topluluklar, kendilerine özgü bir yazı sistemi icat etmişlerdi. Sümerlerin yazı sistemini alarak kendi dillerini geliştirmekte kullandıkları da iddia edilmektedir. Sümerlerin kullandığı ilk yazı, sadece ağaç dallarına vurulan çentikler ve taşlara kazılan odacıklardan ibaretti. Bu yazıyı örnek alan çevredeki topluluklar bu sistemi kendi dillerine aktardılar. Zamanla yazı gelişmeye, gelişirken de yenilenmeye başladı. Ve Sümerler devrinde icat edilen yazı, asırlar sonra sanat ve edebiyat için kullanılmaya başlandı.

Çivi yazısını ilk onlar icat etti: Sümerler

Sümerler, M.Ö. 3000 yıllarında çivi yazısını icat etmişlerdi.

Bugünkü Irak’ın güneyinde kurulan Sümer şehirlerinde, insanlar kil levhalar üzerine çubukların uçlarıyla ilk yazıyı yazmışlar ve bu yazıları arşivlemişlerdi. Yazıyı icat etmelerindeki asıl sebep; üretim fazlası olan ürünlerin toplanması, depolanması ve dağıtılması gibi işleri düzenli bir şekilde idare edebilmekti. Fotoğrafta yer alan taş kitabe üzerinde, Sümerler tarafından kullanılan çivi yazısı görülüyor.

Çivi ile kazıdılar, kütüphaneler kurdular: Hitit yazısı

Hititler M.Ö. 16. yüzyıldan M.Ö. 17. yüzyıla kadar çivi yazısını kullanmışlardır. Çivi ile metinleri kazımakta o kadar maharet kesbettiler ki arkeolojik kazılarda kütüphane denecek şekilde 3 bin ile 5 bin arasında tablet bulundu. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen ve Hitit kralı İkinci Muwatalli tarafından İkinci Ramses’e gönderilen bu tablet, yılların yıpratmasına rağmen günümüze kadar dayanabilmiştir. Tablet, çivi yazısı ile yazılan Hititçenin en güzel örneklerinden birisidir.

Taşa kazınan hurafe edebiyatı: Hiyeroglif yazısı

Hiyeroglifin kelime anlamı “kutsal yazıt” demektir. Antik döneme ait bir yazı sistemi olan hiyeroglif; ilkçağda Mısır, Hitit, Girit ve eski Amerika toplulukları tarafından kullanılmıştır.

Hiyeroglif yazısı, harflerden daha çok resimlerden meydana gelir. Her ne kadar metin içinde hurafelerden bahsedilse de bu yazının en meşhur örneklerinden birisi, Sultanahmet Meydanı’nda bulunan dikilitaştır.

İki dilin kilit taşı: Rosetta taşı

1798’de Napolyon Mısır’a karşı sefer düzenledi. Bu sefer sırasında ordunun içerisinde tarih araştırmacıları da bulunuyordu. Sefer sonunda yüzlerce tarihi eserle karşılaşıldı.

Fakat araştırmacılar, bölgeden gaspedip götürdükleri hiyeroglifleri bir türlü çözemiyorlardı. En sonunda kara renkli “Rosetta taşı” bulundu. Bu taşın üzerinde hiyeroglif, demotik ve Yunanca olmak üzere üç ayrı dile ait yazı vardı. Araştırmacılar,

Yunanca olan kısmı görünce okunup anlaşılabileceğini umut ettiler. Avrupa’ya götürülen taşı, Fransız Jean François-Champollion okumayı başardı. Böylece getirilen diğer hiyerogliflerde çözüldü ve Mısır’ın gizli sırları dökülmüş oldu.

Günümüz alfabelerinin temeli: Fenike yazısı

Fenike alfabesi, bugün Lübnan, Filistin ve İsrail’in bulunduğu bölgede yaşamış olan topluluklar tarafından kullanılmıştır. Romalılar, Yunanlılar ve Fenikeliler tarafından kullanılan bu alfabe, 22 sessiz harften oluşmaktadır. Fenike alfabesinin, tahminen M.Ö. 1050’li yıllarda ortaya çıktığı ve günümüzde kullanılan birçok modern alfabenin temeli olduğu düşünülmektedir.

Türk tarihi ve Göktürk yazıtları

Fotoğrafta, şu an Moğolistan sınırları içerisinde yer alan Göktürk yazıtlarından bir tanesi görülüyor. Bu yazıtlardan ilki Yenisey Irmağı kenarında bulunmuş, 1889 yılında iki büyük yazıt daha ortaya çıkarılmıştır. Orhun alfabesinin örneklerinden kalıntılarından birisi olan Göktürk yazıtları, 1893 yılında Danimarkalı Türkolog Vilhelm Thomsen tarafından okunabilmiştir.

Çin alfabesi

1 milyardan fazla insan tarafından kullanılan Çin alfabesi, harflerden değil, 40.000 kadar sembolden meydana gelmektedir. Alfabedeki sembollerin her hecesine farklı tonlar verilmektedir.

M.Ö. 3000 yıllarında ortaya çıkan Çin alfabesi günümüzde hâlâ kullanılmaya devam edilmektedir.

Yazının güzeli: Hüsnü hat

Hüsn-i hat, Arap harfleri ile yapılan güzel yazı sanatıdır. Öncelikle 6. ve 10. yüzyıllar arasında Araplar arasında yayılmış olan hat sanatı, Türklerin İslamiyet’i kabulü ile önce Selçuklulara daha sonra da Osmanlılara geçmiştir. Hat sanatı padişahların tuğralarında da kullanılmıştır. Fotoğrafta son Osmanlı padişahlarından Sultan Vahdettin’in hat sanatı ile yapılmış tuğrası görülüyor.

Braille alfabesi

Görme engelli insanların okuma ve yazmasına imkân tanıyan Braille alfabesi, Louis Braille tarafından geliştirilmiştir. Kabartma tekniği ile yazılıp parmakla okunan bu yazıya “Altı nokta körler alfabesi” de denilmektedir. Resimden de anlaşılacağı üzere her harfin yerine kullanılan kabartmaların yerleri ve sayıları farklıdır. Ayrıca harflerin yanında sayılar ve bazı noktalama işaretleri de kabartma yöntemiyle kullanılmaktadır.

Exit mobile version