Yetişkinlerin sahip oldukları deneyimler aldıkları eğitimde kolaylık sağlar ve zengin bir kaynak özelliği taşır. Dolayısıyla yetişkinlerin tecrübeleri ve önceki bilgileri eğitim sırasında hem kendileri için hem eğitim ortamı için büyük fayda sağlar.
İlk çocukluk yıllarından itibaren başlayan örgün eğitim süreci, bireylerin olgunlaşmasından sonra da devam etmektedir. Birçok birey herhangi bir meslek sahibi olduktan sonra da, kendi alanında ya da farklı bir alanda eğitimine devam etmek isteyebilir. Yetişkin durumuna gelmiş olan bu bireylerin eğitimi diğerlerinden farklılık gösterir. Bu tarz eğitimler genellikle okula devam etmeyen ve tam zamanlı olmayan kişilerin kendi ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda düzenlenir. Söz konusu bu eğitimlere katılan yetişkinler bilgi ve becerilerini geliştirmek, ihtiyaç duydukları konularda tecrübelerini artırmak hedefindedirler.
Andragoji kavramı, yetişkin eğitimiyle ilgili olup yetişkin eğitiminin kendine has özellikleriyle icra edilmesini içerir. Aynı zamanda kurumsal ve yönetimsel gelişme, danışmanlık, sosyal psikoloji ve psikoterapi uzmanlık alanlarıyla da ilişkilidir.
Andragoji, bir yönlendirici yani bir eğitimci tarafından grup çalışmalarına yönelik özgün bir eğitim sistemidir. Burada kastedilen yönlendirici, alanında uzman bir öğretim elemanı veya aynı grubun içinden yetkin herhangi bir eleman olabilir. Andragojide öğretim, muhteva veya konu merkezli değildir. Bilhassa problem çözümüne veya görevlerin yerine getirilmesine yöneliktir.
Pedagoji ve andragoji arasında temel farklar
Pedagoji, çocuklara öğretme sanatıyken; andragoji, yetişkinlere öğretme sanatıdır. Pedagoji, çocukla ilgilenir, çocuğu eğitir ama andragoji yetişkinlerin eğitimini konu edinir. Her iki grup için eğitim bilimleri açısından benzerlikler söz konusu olsa da yetişkinlerin öğrenmesi, eğitimi çocuklardan çok farklıdır.
Pedagojide baskın olan öğretmen ve öğretmene tabii olan, öğretmenin rehberliğine ihtiyacı olan, adeta öğretmene bağımlı öğrenciler söz konusudur. Fakat andragojide öğretmen ya da öğretme işini yapan kişi ile öğrenen yetişkinler arasında bir anlaşma vardır. Öğretmen veya eğitici yetişkinlere yardım edici pozisyondadır.
Yetişkinlerin sahip oldukları deneyimler aldıkları eğitimde kolaylık sağlar ve zengin bir kaynak özelliği taşır. Dolayısıyla yetişkinlerin tecrübeleri ve önceki bilgileri, eğitim sırasında hem kendileri için hem eğitim ortamı için büyük fayda sağlar. Eğitim faaliyetleri sırasında öğrenci pozisyonunda olan yetişkinler deneyimlerini ortaya koyarak eğitim sürecinin daha da zenginleşmesini sağlarlar. Fakat pedagojik yaklaşımda yani çocukların eğitiminde bu durum söz konusu değildir.
Pedagojik öğrenmede öğretim planları ve yöntemleri, öğretmenler tarafından hazırlanabilir ve yine öğretmenler tarafından tatbik edilir. Ama andragojik yaklaşımda katılımcı olan yetişkinlerde eğitimin içeriğine ve yöntemlerine katkı sağlayabilir.
Çocuğa yapılan eğitim yani pedagojik eğitim, aslında geleceğe yatırımdır ve gelecek içindir. Ama andragojik eğitimde yapılan çalışmalardan hemen istifade edilmek istenir ve hayata tatbik edilebilmesi beklenir.
Bu karşılaştırmanın dışında yetişkinler daha önce kazanmış oldukları bilgi ve becerilerini yani tecrübelerini paylaşabilecekleri ortamlarda öğrenmeleri kolaylaşır. Yetişkinler, öğrenme konusunda neye ihtiyaç duyuyorlarsa bunu net olarak bilirler ve katıldıkları eğitimlere bilinçli katılırlar. Aynı zamanda aldıkları eğitimde doğrudan çözüme odaklıdırlar, eğitimin kazanımlarına ve faydasına bakarlar. Yetişkinlerin eğitimde odaklanma süreleri daha uzundur. Yetişkinlere güvenildiği zaman ve katılımının istendiği durumlarda öğrenmeleri daha da kolaylaşır. Yetişkinlerde eğitimde başarısızlıktan kaynaklanan korku çocuklara göre azdır. Ayrıca eğitime harcadıkları zamanı kayıp olarak görmezler.
Yetişkinler eğitimin sözü edilen içeriğe uygun olmasını ve kendi konularıyla da bağlantılı olmasını beklerler. Katıldıkları eğitimde kendileri de etkin olmak isteyebilirler. Her bir yetişkinin farklı bir ihtiyacı olabilir.
Yetişkinlere yönelik eğitimlerde nelere dikkat etmek gerekir?
Her eğitime yeterince hazırlanılmış ve eğitim sürecinin her aşaması planlanmış olarak başlanılmalıdır. Her ne kadar eğitimde güdülenme içsel olsa da eğitici katılımcıları güdülemeli, onları motive etmelidir. Bunun için her katılımcıda merak uyandırmalıdır. Gerekli merak uyandırıldıktan sonra eğitim için sınıf hazırlanmış olur ve artık eğitime geçilebilir.
Eğitim katılımcıların tecrübeleri üzerine ve önceden bildikleri konularla yapılırsa verim daha yüksek olur. Eğitimin amaç ve hedefleri yetişkinlere bildirilmeli yani neleri öğrenecekleri hakkında bilgi verilmelidir.
Yetişkinler eğitimin sözü edilen içeriğe uygun olmasını ve kendi konularıyla da bağlantılı olmasını beklerler. Katıldıkları eğitimde kendileri de etkin olmak isteyebilirler. Her bir yetişkinin farklı bir ihtiyacı olabilir.
Yetişkinler eğitimde tekdüzelikten hoşlanmayıp farklı sistemler farklı tarzlar görmek isterler. Sıradanlıktan hoşlanmazlar. Eğitim sürecinde farklı yöntemler etkili materyaller kullanılmalı ve çarpıcı örnekler verilmelidir.
Yetişkinlerin öğrenme ortamları ne kadar gerçekçi olursa öğrenmede verim o kadar yüksek olur. Yetişkinlere verilecek geri bildirimler yargılayıcı, küçümseyici değil, her zaman olumlu olmalıdır. İletişim dili öğretmen-öğrenci tarzından ziyade ekip arkadaşı niteliğinde olmalıdır.
Eğitimin ders sürecinde ve ders aralarında kendilerinin birer yetişkin olduklarının bilinmesi ve ona göre davranılmasını istedikleri için sıradan bir öğrenci gibi muamele yapılmamalıdır. Aynı zamanda bazı kaygıları olabileceği gibi kendilerini güvende hissetmek isterler. Özgüvenlerinin korunmasını beklerler. Bu noktada eğitimci gereken özeni göstermelidir.
Eğitim sırasında yaptıkları çalışmalarla alakalı geri bildirim verilmesini beklerler. Hem kendilerine yönelik hem de eğitim aldıkları kişiye yönelik beklentileri yüksektir. Eğitimci, bu beklentiye cevap verecek nitelikte hazırlıklı ve donanımlı olmalıdır.