Zeytin, bir müzeyi en fazla hak eden bitkilerden, Adatepe Zeytinyağı Müzesi’nde eskiden günümüze zeytinyağı üretimi ve saklanması için kullanan aletleri sayfalarımıza taşıyoruz..
Genellikle, kahvaltıdan kahvaltıya sofralarımıza davet ediyor olsak bile, aslında damak tadımıza göre değişen oranlarda o hep soframızda. Bazen sadece salatada, bazen yemeğimizin gönlünde; ama o hep soframızda. Öyle ki Akdeniz beldelerinin tamamına yakınında yetişen zeytin, yemeklerin haricinde, şifa kaynağı olarak, temizlenmek ve aydınlanmak için de kullanılabiliyor. Bir müzeyi en fazla hak eden bitki olduğu muhakkak. Çanakkale-İzmir karayolu üzerinde Küçükkuyu kasabasının girişinde yer alan Adatepe Zeytinyağı Müzesi’nde eskiden günümüze zeytinyağı üretimi ve saklanması için kullanan aletler var. Ayrıca, müze içinde bulunan ve hasat zamanı çalıştırılan aletler sayesinde zeytinden yağın nasıl üretildiğini sizin için fotoğrafladık.
Ezilmeden yağı çıkmaz zeytinin
Zeytinden yağ elde etmek için kullanılan her yöntemin ilk aşaması, zeytini olabildiğince ezmektir. Ağırlık olarak genelde taş kullanılıyor. Yıkanmış ve temizlenmiş zeytinler kenarları kapalı haznelere konuyor ve silindir şeklindeki taşlarla eziliyor. Çekirdekleri dahil bütün zeytin ezilip hamur haline geliyor. Geçmişte de günümüzde de bu ilk aşamada değişen bir şey yok. Tek fark, eskiden insan yahut hayvan gücüyle döndürülen taş silindirler, bugün elektrik gücüyle dönüyor.
Bakteri düsmanı kıl torbalar
Ezildikten sonra hamur kıvamına gelen zeytin, kıl torbalara dolduruluyor. Sonra bu torbalar üst üste konup ve üstten bastırılarak torbalardaki sıvının çıkması sağlanıyor. Eskiden fotoğraftaki şekildeki mengene ile sıkılıyordu. Günümüzde ise hidrolik sistemlerden istifade ediliyor. Ama bugün bile birçok yerde bakteri barındırmadığı için özellikle kıldan üretilen iplerden dokunmuş keseler tercih ediliyor.
İlk markalasma hareketi
Markalaşmanın ve günümüzdeki şekilde bir rekabet piyasasının olmadığı eski devirlerde isimler vardı, ustaların kasabalar en fazla şehirler aşan isimleri. Fiyatları ancak ustaların isimleri arttırabilirdi. Fotoğrafta sabuna basılan üretici ustanın ismi (Hasan Tahsin, Simav?) ve ismi basmada kullanılan tahta tabaka görünüyor. Sabun tabakaya döküldükten sonra henüz sertleşmeden tokmak ucundaki bu künyeler sabunlara vurulurmuş.
Zeytinyağının aydınlatma kerameti
Zeytinyağının pek çok faydasından biri de içine daldırılan fitil ile gaz yağı gibi yanması. Eskiden mum ve çıra ile birlikte aydınmak için kullanılan ürünlerden biri de kandillere konulan zeytinyağıdır. Bir hikayeye göre; caminin imamı kandil yağlarının sebebini araştırmaktadır. Bir gece, bütün cemaat dağıldıktan sonra bir köşeye saklanarak olacakları seyretmeye karar verir. El ayak çekildikten sonra saklandığı yerden çıkan bir adamın “el-beytü beytullah, ez-zeytü zeytullah ve ene Abdullah (Ev Allah’ın evi, yağ Allah’ın yağı, kul da Allah’ın kulu)” diyerek, getirdiği ekmeği lambaların içindeki yağa bandırıp yediğini görünce imam “El-matrakatu min tarafillah (Sopa da Allah tarafından)” demiş.
Hijyende bir numara
Eskiden zeytinyağlı sabunların üretiminde kullanılan bir tekne. Burada sabunlar kuruduktan sonra kesiliyor ve marka damgaları vuruluyormuş. Ege’de evlerde üretilen doğal zeytinyağı sabununu bulmak hala mümkün. Zeytinyağı, su ve biraz kostik… Bu sabunlar, zeytinyağı kadar su ve altıda bir oranında kostiğin kaynatılarak puding kıvamına getirilip, kalıplara dökülüp kesilmesiyle elde ediliyormuş.