“Eskiler, hem insanlar hem hayvanlar hem de bitkilerle alakalı meseleleri çok iyi bilirlerdi. Her şey için ayın eskisi merkez alınır ve ona göre hareket edilir, böylelikle muazzam bir bereket yaşanırdı. Şimdilerde ise yeni nesil bunları pek bilmiyor.”
Dilbilimci Şemseddin Sami, Kâmusî Türkî’sinde bereketi şöyle tarif eder: “Bereket; Arabî lisanda cemisi (çoğul) berekât olan nimet, ihsan-ı ilahi (ilahi ihsan), Mevhibe-i Sübhaniyyedir. Bolluk, feyz demektir.”
Bereket, hayatın her anında bizleri çepeçevre kuşatmasını istediğimiz, içimizi ısıtan sıcacık bir kavram.
Bereketi ifade için; “Bu sene mahsullerde çok bereket vardır” deriz. Ayrıca mübareklik, meymenet, saadet gibi kelimelerle, “Filan zatın sohbeti bereketiyle, duanızın bereketiyle” gibi sözlerle hep bereketi kastederiz. Çok susadığımızda, suya çok ihtiyacımız olduğunda azıcık su bulsak bereketini ifade için, “Azı çok yerine geçecek su” deriz.
Bereketin Anahtarı: Helal Kazanç
Helal yoldan kazanılmayan malda bereket olmayacağına inanırız ve de çoklarımız bunun böyle olduğunu çok defa tecrübe etmiştir. Az olsun, ama helal olsun; onun bereketi yeter. Alışverişte “Bereket versin” diye dua ederiz ve “Bereketini görün” duasıyla karşılık buluruz. Hele bazen çok sıcak havada bir iş yaparken, özellikle de oruç tutarken “bereket versin hava bulutluydu, yoksa sıcaktan bayılırdık” sözüyle de berekete değişik bir mana yükleriz. Bereketsizlikten hiç hoşlanmayız, bizlerden uzak olsun, deriz.
Biz de bundan hareketle Mustafa İmamoğlu Amca’yla bereketi konuştuk.
Mustafa Amca bereketi bilen, güngörmüş, eski toprak bir çiftçi. Bu nedenle de ilk önce bereketin hayatın ne kadar içinde olduğunu, lisanımızda ismiyle müsemma bir kelime olduğunu anlatıyor bize.
Çiftçi Mustafa Amca ile sohbet ederken zaman su gibi akıp geçiyor. “Şimdilerde zamanın ve toprağın bereketsizliğinden yakınıyoruz” dedi Mustafa Amca. “Bak çiftçilere, modern tarım diyorlar. Üstelik bütün modern tarım aletleri kullanılıyor. Sonuna gelindiğinde ise ortada mahsul var; fakat bereket yok. Hep bir yakınma var. Herkes zamanın darlığından şikâyetçi. En başta nimete şükredilmiyor. Böyle nasıl bereket olsun ki?”
“Neydi sizin zamanınızdaki bereket? Topraktaki o bereketin sırrı neydi?” diye soruyoruz. Ve o da bize yılların tecrübesini engin bilgisiyle aktarırken, fark ediyoruz ki, Mustafa Amca, o güne kadar bizim de duymadığımız, belki de önemsemediğimiz, bereketle ilgili hayretler uyandıracak sırlardan bahsediyor.
Ayın eskisi ve yenisi nedir?
Kameri (Hicri) takvime, diğer bir ismiyle ay takvimine göre, ayın birinden ayın on dördüne kadar olan günler ayın yenisidir. Ayın on dördünden sonraki günler ise ayın eskisidir.
Ayın on dördüne kadar canlılara su yürür, on dördünden sonra su çekilir, normal hale gelir. Birçoğunuz ayın dünya üzerindeki çekim kuvvetinden dolayı Med-Cezir (Gel -Git) olaylarının gerçekleştiğini hatırlarsınız. Med cezir hadisesinin ayın dolunay halinde olanına büyük med cezir, diğer zamanlarda olanına ise küçük med cezir deriz.
Ağaç da tohum da ayın eskisinde verimli olur
Tarla ekime hazırlandıktan sonra tohumla buluşturulurken ayın eskisine ve yenisine dikkat etmek gerekir. Ayın yenisinde dikilen ağaç ve ekilen tohum verimli olmaz.
Hicri takvime göre ayın 1-15’i arasında ağaç kesilirse suyunu çekmediği için çürüyüverir, eğilir, kurtlanır. Yine hicri takvime göre ayın on beşinden sonra, suyunu çektiğinden dolayı sağlam olur. Tohumlar tarlaya ayın on beşinden sonra ekilirse bereketli olur. Ağaç dikimi de bu şekildedir. Böylece mahsul sağlıklı ve hastalığa dayanıklı olur.
Ağaç dikiminde de ayın on beşinden sonra olmasına dikkat edecek ve can suyunu vereceğiz. Böylece ağaçlar % 99 oranında yeşerecek ve iyi yetişecektir. Budanması da aynı şekilde on beşinden sonra yapılırsa ağaç sağlam olduğu gibi, ürünü de bol tutar. Eskiler bunu iyi bilir ve ona göre ekim, dikim, budama yaparlardı.
Aşılamada da durum aynıdır. Ayın eskisinde yapılan aşılarda isabetin çok yüksek olur ve ürün bereketi artar.
Özellikle yetkililerin dikkatini çekmek istiyorum; orman dikim ve kesimlerinde de buna dikkat edilirse, keresteler daha sağlam olacak ve kullanıldığı her yerde daha dayanıklı olacaktır. Keresteler daha uzun süre kullanılabilecek, üretimin her aşaması da bu şekilde bereketlenecektir.
Fakat ne yazık ki, günümüzde bu uygulamalar unutulmaya yüz tutmuştur.
Dayanıklı insan ve hayvan nesilleri
Eskiler hayvanlarla alakalı meseleleri de çok iyi bilirlerdi. Yeni nesil bunları pek bilmiyor. Ayın eskisinde koç katımı yapılırsa elde edilen nesil daha sağlıklı ve daha bereketli olduğu gibi, çabuk geliştiği de müşahede edilecektir. Sağlıklı hayvan cinsi oluşturulamıyorsa ayın yenisinde katım yapılmış olunabilir.
İnsanlarda da durum böyledir. Ana rahmine düşen çocuk da buna dâhildir. Eskisinde düşerse sağlıklı ve zeki olur.
Sağlıklı nesiller elde edilmesi için buna dikkat edilmelidir. Bu sayede eskiden insanlar bu kadar ilaç kullanmaz, doktor doktor dolaşmazlardı. Şimdilerde buna koruyucu hekimlik diyorlar. Sağlık Bakanlığı da halkımızı bu yönde bilinçlendirmelidir.
Mustafa Amca ile vedalaşıp ayrılırken, bereketli bir sohbetin ardından hazine değerindeki bu bilgiler için kendisine teşekkür etmeyi unutmadık.
Cevdet Gökçay