Günlerimizi akraba olduğumuz insanlardan çok, çalışma arkadaşlarımızla geçiriyoruz. Hayat sadece iş merkezli devam ediyor. Ziyaretleşmeler, telefonlaşmalar, konuşmalar hep iş icabı yapılıyor. Böyle olunca akrabalarıyla işi olmayan, onları ne ziyaret etme gereği duyuyor, ne de arayıp soruyor. İş icabı kurulan arkadaşlıklar ise dini bir vazife olan Sıla-i Rahim’in yerini dolduramıyor.
Teknoloji hayatın içerisine o kadar girdi ki insan kendisiyle bile yalnız kalamıyor. Her şeyi bir kenara bırakabilse, telefonundan ayrılamıyor. Aile ortamında da insanlar birbiriyle sohbet yerine televizyon seyretmeyi tercih ediyorlar. Anne-babalar en çok, çocuğunun saatlerce internet başında kalmasından şikâyetçi, büyükler ise çocuklarının ve torunlarının kendilerini ziyaret etmediğinden dert yanıyor. İnsanlar eski dostlukları, eski ahbaplarını özlüyor. Büyüklerin gaz lambası altında yaptığı o hoş sohbetlerde anlattığı kıssaların tadını bugün hangi teknoloji verebilir ki?
Çağımıza teknoloji çağı denilebilir. Teknoloji hayatımızdaki teferruatları artırdı. Ancak özünde insana değer vermek olan İslam’ın Sıla-i Rahim (akrabaları ziyaret etmek, onlarla alakayı devam ettirmek) emrini uygulamada pek fayda vermedi. Sonuçta birbirinden habersiz, mutsuz, yalnız, işte başarılı ama hayatta iflas etmiş insanların bu halleri en yakın akrabaları tarafından bile bilinemedi. İnsanlığı, insan tadını ve eski günlerin doğallığını teknolojinin içinde aramak fayda vermiyor. Hayatın odak noktası insan olmalı. Tıpkı Sıla-i Rahim’de olduğu gibi, en büyük değerde insana verilmeli, bütün yollar insana çıkmalı.
Hayat bu kadar kolay olmamasına rağmen eski günleri neden özlemle yâd ediyoruz? İnsanların özlemle anlattığı eski günlerin siyah beyaz fotoğrafları arkasında yatan güzellik, aslında insanların samimiyeti, sıkı dostlukları, sağlam bağlılıkları, birbirlerine duydukları güven, aralarındaki sevgi ve saygılarıydı. Yani Sıla-i Rahim’in insanlara yaşattığı nimetler özleniyor. Günümüzde çoğumuzun önemsemediği eş-dost-akraba ziyaretlerini iş hayatına tercih etmek kötü bir başlangıç oldu.
Sıla-i Rahim’in en güzel uygulandığı günler ise hiç şüphesiz bayramlardı. Yeni bir başlangıç için yine bayramlar maksadına uygun yaşanmalı. Bayramlar tatil zamanları değildir. Akıllara enjekte edilen eğlence temelli “tatil kampanyaları”, yalnızlığa çare olmaz, sizi dinlendirmez, hayatınızı tazelemez aksine gizliden Sıla-i Rahim’i unutturur.
Yaşanması gereken güzellik: “Sıla-i Rahim”
Eski bayramların tadını arayanlar aslında Sıla-i Rahim’in tadını arıyorlar. “Eskiden bir başka güzeldi bayramlar” denildiğinde Sıla-i Rahim’in özlemi anlatılıyor. Ruhumuzun daraldığı, yüzümüzün gülmediği, iyinin ve güzelliklerin unutulduğu şu günlerde dinimizin emri olan Sıla-i Rahim’i hatırlamak, yaralara merhem olacaktır.
Sıla-i Rahim; akrabalara ihsan etmek ve onlarla kati suretle akrabalık ilişkilerini kesmemek demektir. Darlıkta ve varlıkta, neşeli neşesiz bütün hallerde akrabaların tamamını kucaklama, kıskançlıklardan, kınamalardan, dedikodu illetinden uzak bir ziyaret, onlar uzak dursa da sıcak eli Allah rızası için uzatabilmektir. Sıla-ı Rahim bütün Müslümanlara farz kılınmıştır. Nisa suresinin ilk ayetinde Allaha karşı gelmemenin hemen ardından, akraba haklarına riayet edilmesi istenmiştir. Ziyaretler, yakın akrabalardan ve yaşlılardan başlayıp uzağa doğru yapılır.
Sıla-i Rahim’in unutulması Müslümanlar arasında sevgiyi azaltır, birlik ve beraberliği zayıflatır. Günden güne insanlar birbirine yabancılaşır ve kardeşlik bağları yok olur. Kur-an ı Kerim ve Sünnetlerde akrabalara karşı iyilik etmek sadece ahlaki bir görev olarak değil, aynı zamanda hukuki bir sorumluluk olarak ele alınmıştır. Buna bağlı olarak, İmkân nisbetinde maddi ve manevi anlamda onlara faydalı olmak, hizmet etmek, ilgi ve alaka göstermek, onlarla irtibatı kesmemek gerekir.
Bir sahabenin beni cennete götürecek iş nedir sorusuna Peygamber efendimizin “Allaha kulluk edip namazını kılar, zekâtını verirsin, akrabalarını gözetirsin” diye cevap vermesi, Sıla-i Rahim’in dünya ve ahiret hayatı için ne kadar önem arz ettiğini açıkça göstermektedir.
Bir başka mananda “Sıla-i Rahim” bizle alakasını kesen akrabalarımızı ziyarette bulunmaktır. Bir kişi Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e geldi ve “Benim akrabalarım var. Ben onları ziyaret ediyorum, fakat onlar beni ziyaret etmiyorlar. Ben onları affediyorum fakat onlar bana zulmediyorlar. Ben onlara iyilik ediyor, ihsanda bulunuyorum fakat onlar bana kötülük ediyorlar. Ben de onlara yaptıkları gibi muamele edeyim mi?” diye sordu. Peygamber Efendimiz “Hayır. Sen öyle yapma. Onların hepsi seni terk etseler bile sen fazilet sahibi ol ve onları Ziyaret et. Sen böyle yaptığın müddetçe Allâhü Teâlâ tarafından bir yardımcı seninle beraber olacaktır.” buyurduğu, başka rivayetlerde de “sen de onlar gibi yaparsan senin onlardan ne farkın kalır” buyurduğu rivayet olunmuştur.