Arapçada deveye verilen isimler pek çok olmakla beraber en fazla kullanılanlar ibil, cemel, baîr, nâka, hecin, fâlic ve buht’tur.
Arap kültür dünyasında atlarla ilgili “Kitâbü’l-Hayl”ler gibi deve ile ilgili olarak da “Kitâbü’l-İbil”ler yazılmıştır. Cinsiyet ayırt etmeden tek bir deveye baîr, dişi deveye nâka, tek hörgüçlü deveye “Arap devesi” anlamına gelen ırab, çift hörgüçlü Asya devesine de (Horasan devesi, Baktrian camel) fâlic veya buht denilir.
Dünya üzerindeki develer, çift hörgüçlü ve tek hörgüçlü şeklinde iki tür olarak görülür. Çift hörgüçlü develer, Orta Asya, Sibirya ve Moğolistan gibi soğuk iklimlerde yaşar. Tek hörgüçlüler ise, genellikle Sahra Çölü, Arabistan Yarımadası, Hindistan ve Pakistan gibi sıcak bölgelerde yaşar.
Tek hörgüçlü develerle (Camelus dromedarius) çift hörgüçlü develer (Camelus bactrianus) arasında bazı farklılıklar vardır. Çift hörgüçlü develer, daha iri yapılıdırlar. Çift hörgüçlü yetişkin erkek bir deve, 800 kiloya kadar çıkabilir. Tek hörgüçlü ise ancak 600 kiloya kadar görülür. Bu yüzden çift hörgüçlü develer, daha fazla yük taşıyabilirler. Özellikle Orta Asya’nın uzun ticaret yollarında, çift hörgüçlü develer kullanılmıştır.
Ağırlığının dörtte birini taşıyabilirler
Develer, vücut ağırlıklarının dörtte biri kadar yükü rahatlıkla taşıyabilir. Bu, yaklaşık olarak 200 ile 250 kilogram arasında bir yük demektir. Bu yönüyle deveye, “sefînetü’s-sahrâ” (çöl gemisi) adı verilmiştir. Ancak, devenin dayanıklılığı ve yük taşıma kapasitesi, eğitimine ve sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir.
Çift hörgüçlü develer, daha uzun mesafeleri hızlı bir şekilde kat edebilirler. Bacakları çok güçlüdür. Bir çift hörgüçlü deve, gün boyunca yaklaşık olarak 130-140 kilometre arasında yol kat edebilir. Tek hörgüçlü devenin gidebileceği yolun uzunluğu ise 120-130 km kadardır.
Sütleri çok değerlidir
Develerin sütü, diğer hayvanlara göre daha az yağlı, protein olarak daha yüksek oranlara sahiptir. Bu yüzden laktoz hassasiyeti olanlar, yani süt içtiklerinde karın ağrısı, gaz, şişkinlik, bulantı ve baş ağrısı yaşayanlar, deve sütünü içtiklerinde bu şikâyetlerde bulunmazlar.
Bütün bu özelliklerinin yanında deve sütü, diğer hayvanların sütlerine göre daha yüksek demir, bakır ve C vitamini içeriğine sahiptir. Ayrıca A vitamini, D vitamini, fosfor ve kalsiyum gibi önemli vitamin ve mineraller de içerir.
Deve sütünün tadı, diğer hayvanların sütlerine göre daha hissedilir bir lezzettedir. Daha tatlı bir tada sahiptir.
Az terlerler
Develer, diğer hayvanlardan farklı olarak çok az terlerler. Onların sadece burun deliklerinde ve ayaklarının altında ter bezleri vardır. Bu sayede sıcak ve zorlu coğrafyalarda, terleyerek su kaybetmezler.
Develerin az terlemelerinin bir sebebi de vücut sıcaklıklarını, havanın durumuna göre ayarlayabilmeleridir. Develer, sıcak ve kurak iklimlerde yaşadıkları için vücut sıcaklıklarının hızlı değişebiliyor olması, büyük avantajdır. Mesela, insanların vücut sıcaklığı 36-37 derece arasındadır. 35’in altına düştüğünde hipotermi (organların etkilenme seviyesi), 38 dereceyi geçtiğinde ise yüksek ateş belirtileri görülür. Develerde ise bu durum biraz farklıdır. Normal zamanların dışında, mesela sıcaklık fazla arttığında onların, hava sıcaklığına yakın şekilde seyreden vücut ısıları vardır.
Develerin 30 ile 40 yıl arasında değişen bir ömürleri vardır. Bu ömürlerinde genelde ot, çalı, diken, kaktüs ve yapraklarla beslenirler. Devenin ağzı, dikeni rahatça yiyebilecek şekilde yaratılmıştır. Kalın dudakları, sert dişleri, kaktüse bile dayanıklı dilleri vardır.
Dayanıklılığı ispatlanmış bir hayvan
Develerin dayanıklılıkları ve çevreye uyum sağlama yetenekleri gerçekten etkileyicidir. Yürüme yetenekleri sayesinde çöllerde uzun mesafeleri kat edebilirler ve güçlü hafızaları sayesinde yolunu kaybetmezler. Ayrıca, tuz dengesini koruyabilmeleri ve su tasarrufu yapabilmeleri, çöllerin zorlu koşullarında hayatta kalmalarına yardımcı olur.
Develerin ağız yapıları da sert bitkilerle başa çıkabilecek şekilde yaratılmıştır. Kalın dudaklar ve güçlü çene kasları, sert bitkileri rahatça çiğneyebilmelerini sağlar. Ön dişlerin yerini alan sert dişleme yastığı ve geniş, düz arka dişler ise bitkileri öğütmek için uygundur. Tükürük bezlerinin güçlü çalışması da besinleri nemlendirir ve yutmayı kolaylaştırır.
Develerin bu yaratılışları, onların çöllerde hayatta kalabilmelerini ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini sağlar. Bu özellikler, develeri müstesna ve etkileyici hayvanlar haline getirir.
Onlara bakıldığında çok ibretler vardır. Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan, “Artık develere bakmazlar mı ki, nasıl yaratılmış?” (Gâşiye suresi, âyet 17) meâlindeki âyet-i kerimede, inkâr edenlerin dikkati, devenin yaratılışındaki mükemmeliyete çekilmekte ve Hazreti Allah’ın kudretini anlamaları istenmektedir.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.), Kasvâ adlı devesi meşhurdur. Kasvâ’nın, dayanıklılığı, hicret sırasındaki hadiselerdeki önemi ve daha onu diğer hayvanlardan ayıran birçok hususiyeti vardır. Resûl-i Ekrem (s.a.v.), bir kimseyi acele olarak bir yere göndermesi gerektiğinde Kasvâ’yı ona verirdi; çünkü o, çok hızlı koşan bir hayvandı. Mesela, Bedir zaferinin müjdesini Medine-i Münevvere’ye, ona binen Zeyd b. Hârise (r.a.) götürmüştür.
Gerçekten de deve, ağır bir yükle çok uzak mesafeyi kat edebilirsiniz. Onlar birkaç hafta bir şey yiyip içmeden ve günde 200 kilometreye kadar yürüyerek yol kat edebilirler. Bu özellikleriyle dünyada alanlarında tekdirler. Deve, gerektiğinde gıda olarak kullanılmak ve birtakım karmaşık kimyasal işlemler sonucu suya çevrilmek üzere yağ depolayan hörgüce sahiptir. Kum fırtınalarına karşı özel perdelerle donatılmış burnu, çift sıra kirpikli gözleri, içi tüylü kulakları; dikenli bitkileri yemeye uygun ağız yapısı ve bunları hazmedebilen sindirim sistemi; aşırı sıcağa ve soğuğa dayanma kabiliyeti ve bir defada 60 litre su içebilmesi gibi özellikleriyle Cenâb-ı Hakk’ın kudretinin açık bir delilidir.