Bir gün Trabzonlu iki karınca ve küçük fil yolda karşılaşmışlar. Karıncalar nasıl ettilerse fili çok kızdırmışlar. Kızgın fil, karıncaları ayağının altında ezmek için harekete geçmiş. Karıncalardan birisini hortumu ile kavrayıp yere vurmuş, ancak karıncalardan uyanık olan hemen filin hortumuna tutunup filin üstüne tırmanmış. Alttaki karınca üsteki karıncaya bağırmış: “EZ ONİ! EZ ONİ!…”
Bu fıkrayı bilmeyenimiz yoktur. Fıkranın kahramanlarından karıncayı önceki yazımızda tanımıştık. Şimdi de fili tanımaya çalışalım. Fil karada yaşayan memelilerinin en güçlüsüdür. Aynı zamanda en iri cüsselisidir. Filler Afrika ve Hindistan’da yaygın olarak yaşadıkları için buraların adları ile anılırlar. Fillerin en hayret verici organları hortumlarıdır. Kırk bin civarında kastan meydana gelen bu çok kuvvetli hortumlar, aynı zamanda yerdeki bir toplu iğneyi alabilecek kadar da hassastır.
Afrika ve Hindistan filleri arasında boy, ağırlık, diş ve kulak büyüklükleri bakımından farklar vardır. Bu ölçüler erkek ve dişileri arasında da değişir. Yanda resmi görülen uzun dişli ve büyük kulaklı erkek Afrika filleri en büyük fil cinsleridendir. Bunların boyu dört metreyi, ağırlıkları ise yedi tonu bulur.
Afrika fillerinin erkek ve dişilerinde, fildişi bulunmasına rağmen, Asya fillerinde fildişi yok denecek kadar kısadır. Yavrularda bu dişler 2-3 yaşında çıkmaya başlar. Filler, pek kıymetli olan bu dişleri yüzünden asırlarca insanlar tarafından avlandılar. Bunlardan tarak, baston ve şemsiye sapları, tespih, satranç taşlar, bilardo topları yapıldığı gibi, çeşitli süs ve ziynet eşyalarında da kullanılırlar.
Fillerin ehlileştirilerek çeşitli ağır işler yaptırıldığı, eskiden savaş alanlarında dahi kullanıldığı olmuştur. Yemen meliki Ebrehe’nin fillerle Kâbe-i Muazzama üzerine yürümesi, tarihe “fil vakıası” olarak geçmiştir. Fakat, Ebrehe bu hadisede güçlü taraf gibi gözükmesine rağmen başarılı olamamıştır.
Filler, zeki, munis, itaatkar hayvanlardır. Bugün sirklerdeeğitilerek çeşitli şaşırtıcı oyunlar yaptırılmaktadır. Sirklerde kullanılan filler, küçük tip Asya türleridir.
Hortumundaki bin marifet
Hortum, filin hemen hemen her şeyidir. Hiç bir hayvan bir uzvunun filin hortumunu kullandığı kadar çok işte kullanmaz. Siz onun işe yaramaz bir boru gibi görünüşüne bakmayın. Pek sanatkârane yaratılmış organdır. Gelin şu hortumun marifetlerini öğrenelim isterseniz.
Hiçbir hayvanın koku alma duygusu, filin hortumu kadar hassas değildir. Ağaçları bile deviren kuvvetli ve kaba görünüşlü bu uzuv, rüzgarın getirdiği en hafif insan kokusunu bile fark eder!!! Fil’in gözleri zayıf, işitme duygusu da keskin değildir. Bu yüzden Cenab-ı Hak onun koku alma duygusunu pek hassaslaştırmıştır.
Çoğu kimseler, hortumun boru gibi görünüşüne bakıp, filin onunla su içtiğini zanneder. Fil hortumuyla suyu çeker sonra ağzına sıkar. Yüksek şırıltı sesleriyle de suyu yutar. Hortum 7 litreye yakın su alabilir.
Duşunu hortumu ile alır
Filler, hortumlarını duş almak için de kullanır. Onlar duşa adeta ihtiyaç duyar. Gerçi filler kalın derili memelidir. Buna rağmen derileri çok naziktir. Derilerinin altında yağ tabakası yoktur. Bu yüzden soğuğa ve sıcağa karşı çok hassastırlar. Hortumları sıcacık günlerde çok işe yarar. Hortumuyla çektikleri suyu, vücutlarına püskürtür, duş yaparlar. Böylece yazın sıcağında serinlerler.
Filler annelik duygularını hortumları aracılığıyla belli ederler. Hortum onlar için sevgi ve şefkat hislerinin tezahür ettiği bir organdır. Filler hortumlarıyla birbirlerini okşar. Yavrularını hortumları sayesinde korur, onlara yol gösterirler.
Hortumun ucunun ikiye bölünmüş olması bir tesadüf değildir. Bu ufak bölmeler, tıpkı parmak gibi ufak cisimleri yerden almaya yarar. Fil kavga esnasında, hortumuyla düşmanını yakalar. Dışardaki dişler de bıçak vazifesi görür.
Sayısız işlere yarayan filin hortumuna, 40 binden fazla değişik kas hikmetle yerleştirilmiştir. Issız ormanlarda dolaşan, vahşi ve şuursuz hayvanın bu girift ve harika cihazı teknolojinin bu günkü imkanları ile bırakın ulaşılmayı daha taklit bile edilememiştir.
Fil fareden korkar mı?
Fil fareden korkar derler. Bu inanç yanlıştır. Dünyanın en büyük hayvanı, el kadar fareden mi korkacak öyle değil mi? Sıhhatli bir fil, hiç bir hayvandan korkmaz. Büyük balık küçük balığı yer diye bir kaide vardır. O, filde de geçerlidir.
Fare, filin hortumuna girebilir ve onun nefesini tıkayabilir, diyeceksiniz. Filin hortumu bir tahta deliği değil ki. Bilakis en hassas bir koklama organıdır. Fareler, fillerin kapatıldıkları bir ahırlarda hiç eksik olmaz. Fil, farenin varlığını ve yerini anlar. Fakat değil korkmak, aldırış bile etmez.
Filin de bir hafızası vardır
Filin, çok kuvvetli bir hafızaya sahip olduğu, bazı şeyleri hiç unutmadığı söylenir. Elbette bu bir abartmadır. Onun insan karşısında ilk gösterdiği tepki, nefret ve şüphedir. Fakat bir kere evcilleştikten sonra, terbiyecisine büyük itimat duyar.
Filler zeki ve uysal oldukları için kolayca terbiye edilebilir. İyi terbiye edilmiş bir fil 30 talimatı öğrenebilir. Onlar atların ve mandaların çekemeyeceği ağır yükleri de taşıyarak, insana hizmet ederler.
Filsiz bir sirk yoktur. Büyük küçük herkesin, yakın, ilgisini çeken fillerin numaraları merakla seyredilir. Önünde yere yatan bakıcısına basmadan geçen, yahut küçük bir çocuğun verdiği komutla başının üzerinde amuda kalkan filler çoktur. Onların dev cüsselerine bakıp da kaba ve haşin olacaklarını sanmayın. Kocaman vücutlarına rağmen davranışlarında şefkat ve incelik vardır. Bilhassa çocuklara karşı daha yumuşak başlı ve yakındırlar. Sanki çocukların İslam fıtratı üzerine doğduklarını ve cennet kokusu taşıdıklarını anlamışlar gibi…
En nadide beyaz filler
Amerikalılar, pahalı ve muhafazası zor hem de pek işe yaramayan şeylere “Beyaz Fil” der. Bunun gerçek beyaz fille alakası da yok değil. Hakiki Asya fillerinin derileri çok parlaktır. Bu yüzden onlara beyaz fil denir. Eskiden, şimdiki Tayland topraklarında oturanlar, beyaz file taparlardı. Bu hayvan onlar için pek kutsaldı.
Hikaye; Hediye gelen fil ile ceza
Bir gün hükümdara, maiyetinden biri kötü davranışta bulunur. Zeki hükümdar da ona değişik bir metotla ceza vermeyi düşünür. Tutar bir beyaz fil hediye eder! Böyle ceza olur mu, demeyin. Bir fil, koca vücudunu ayakta tutabilmek için devamlı yer. Günlük ihtiyacı 250 kilo yeşil ot veya 75 kilo samandır. 200 litre de su içer.
Zavallı adam hediye olarak aldığı file bakmak mecburiyetindedir. Hükümdarın hediyesi ne atılır, ne satılır. Hasılı hediye adamın başına olur püsküllü bela. Satsan satılmaz alsan alınmaz, takasa gelmez, adam yaptığına pişman olur, ancak iş işten geçmiştir.