“Dijital 2021” raporuna göre dünyada 4,66 milyar kişinin interneti, 4,20 milyar kişinin ise sosyal medyayı kullandığı tespit edilmiş. Ortalama bir kullanıcı internette günlük 6 saat 54 dakika zaman geçirmekte ve internet kullanan her 10 kişiden 9’u, mobil cihazlardan internete bağlanmaktadır.
Çocukluk döneminiz nasıl geçti? Dışarıda oyun oynayarak mı yoksa ekran başında bir şeyler izleyerek mi?
Günümüzün çocukları ile geleneksel dönemdeki çocuklar arasında zamanı değerlendirme açısından önemli farklılıklar var. Geleneksel dönemde çocuklar, zamanının çoğunu sokakta ya da evinin bahçesinde akranlarıyla oynayarak ve birebir etkileşim hâlinde geçirirken günümüz çocukları sosyal medya, televizyon ve diğer medya araçlarıyla etkileşim hâlinde. Yeni teknolojiden sadece çocuklar değil, biz yetişkinler de etkilendik. Çocukları uzaklaştırmaya çalıştığımız televizyon, telefon ve tablet gibi araçları; kimi zaman çocukları oyalayacak bakıcılar olarak, kimi zaman sakinleştirici, kimi zaman da kolay yemek yedirmenin çözümü olarak kullanmaya başladık. Hâl böyleyken sosyal medya, çocuklar arasında bile önemli bir parça hâline geldi.
Bugün geldiğimiz noktada ise sosyal medya kullanım oranlarındaki artış, ihtiyaç karşılamanın ötesine geçerek kontrol edilemeyecek bir düzeye ulaştı ve bağımlılık sorunu hâline geldi.
Dijital çağ
“Dijital 2021” raporuna göre dünyada 4,66 milyar kişinin interneti, 4,20 milyar kişinin ise sosyal medyayı kullandığı tespit edilmiş. Ortalama bir kullanıcı internette günlük 6 saat 54 dakika zaman geçirmekte ve internet kullanan her 10 kişiden 9’u, mobil cihazlardan internete bağlanmaktadır.
2020 yılında yapılan “Türkiye Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’na” göre, 16-74 yaş grubundaki bireylerin internet kullanım oranı, %79’a çıktı. Evden internete erişim imkânı ise %90,7’ye ulaştı.
Sürecin buralara gelmesinde COVID-19 pandemisinin etkisi büyük. Bir çocuk, ekran karşısında günde yaklaşık 6,5 saat kalabiliyor.
Dünyada 2,9 milyar aktif kullanıcısı ile Facebook, 2 milyar kullanıcı ile YouTube, 1,5 milyar kullanıcı ile Instagram ve 1 milyar kullanıcı ile TikTok, en çok erişilen sosyal platformlar hâline geldi.
Erişim yaşı
İnternete erişim yaşı, hayatın ilk yıllarıyla yani bebeğin dünyaya gelmesiyle başlar. İkincisi, ergenliğin başlangıcıdır ve erken yetişkinliğe kadar sürer. Bu son dönem yaş aralığı oldukça önemlidir çünkü bu dönemde gençler, internet platformlarını sınırsız ve denetimsiz kullanmak ister.
Birkaç araştırma
Yakın zamanda yapılan Common Sense Media araştırması, 8-18 yaş aralığındaki gençlerin medya kullanımının önceki yıllara göre 4 kat arttığını gösteriyor. Ayrıca araştırma, bu çocukların günde ortalama 5,5 saatini ekran başında, sosyal medya kullanarak geçirdiğini ortaya çıkardı. Bu oran, 18 yaş üzeri için günde ortalama 8,5 saat.
Konuyla ilgili farklı araştırmalara baktığımızda gençlerin;
• %79’u haftada en az bir kez sosyal medyayı kontrol ettiklerini ve TikTok, Youtube videoları izledikleri,
• %32’sinin YouTube’suz yaşamak istemedikleri,
• %65’inin her gün akıllı telefon veya tabletten bir şeyler izledikleri,
• %43’ünün online oyun oynadıklarını tespit edildi.
Başka bir ankette, 12 yaş altı çocuğu olan ebeveynlerin %71’i, çocuklarının ekran karşısında çok fazla zaman geçirmesinden endişe duyduklarını söyledi.
2021 CENSIS raporu, ergenlerin akıllı telefon kullanımında %95’i aşan bir artış olduğunu ortaya çıkardı. Bu rapor, özellikle ergenlerin çoğunluğunun (%59) akıllı telefonlarını geçmişe göre çok daha sık kullandıklarını ve vakaların %46’sında günlük kullanım süresinin 3 saatten fazla olduğunu gösteriyor. Ergenler yalnızca internete bağlanmıyor. Araştırmalar, bu yaş grubunun çoğunlukla Instagram (%72), TikTok (%62) ve YouTube (%58) olmak üzere sosyal medyaya bakarak vakit geçirdiklerini tespit etti.
Kayan ekranlardaki hareketli veya değişen içerikler, gözlerin doğal olarak hareket etmesine ve dikkati o noktalara çekmeye yöneliktir. İnsan beyni, hareket eden nesneleri veya değişen desenleri otomatik olarak takip etme eğilimindedir. Bu durum, dikkatin dağılmasına ve zihinsel dalgalanmalara neden olur.
Hızlı ve sürekli değişimler, beyinde hızlı bir görsel uyarım meydana getirir. Beyin, bu hızlı uyarımlara cevap olarak daha fazla dikkat ve zihinsel kaynak harcar. Bu da dikkat süresini kısaltır. Başka yerlerde de dikkat dağılır.
Kayan ekranlardaki içerikler genellikle birden fazla bilgiyi aynı anda sunar. Metinler, görüntüler, grafikler ve animasyonlar gibi farklı veri parçaları, beyinde aynı anda işlenmeye çalışılır. Bu çoklu bilgi yüklemesi, beyin üzerinde bir yük oluşturabilir ve dikkatin parçalanmasına neden olur.
Renkli ve canlı görüntüler, hareketli animasyonlar veya hızlıca değişen metinler, beyindeki ödül mekanizmasını tetikler ve izleyicinin daha fazla ilgi göstermesine neden olur. Bu da bağımlılık yapar. Bağımlılık da dikkati bitirir.
Kayan ekranlar, zihinsel dalgalanmayı tetikler; bu, kişiden kişiye değişir. Dikkat dağınıklığı yaşayan kişiler, düşüncelerinin sürekli olarak farklı konulara veya kaygılara yönelmesini deneyimler. Zihinleri sürekli olarak karışır ve odaklanma süreleri kısa olur. Bu, görevlerin tamamlanmasını ve verimli çalışmayı zorlaştırır.
Dolaylı iletişim
Gençler, okuldan sonraki saatlerden yatma vaktine kadar kendilerini internetle meşgul etme konusunda ustalar. Elbette bir TikTok veya Instagram hesabı olmadan önce de gençler kendilerini başka şekilde meşgul ediyordu ancak sohbetlerini, dışarıda vakit geçirirken yüz yüze yapma ihtimalleri daha yüksekti. Dışarıda geçirilen vakitlerin pek çoğu amaçsız gezmeler gibi görünebilir ancak yaptıkları şey, deney yapmak kadar önemliydi.Çünkü becerilerini deniyorlardı. Bugünkü çocukların kaçırdığı gerçek etkileşimle, sosyal becerilerde başarılı ve başarısız olmayı yani hayatı deneyimlemeyi öğreniyorlardı. Ancak günümüz gençleri, iletişimlerinin çoğunu yüz yüze değil, ekrana bakarak yapmayı öğreniyorlar.
Nasıl arkadaş edinileceğini öğrenmek, büyümenin önemli bir parçasıdır. Ve arkadaşlık bir miktar risk almayı gerektirir. Bu öğrenim, kurulan arkadaşlıkları sürdürmeyi, büyük ya da küçük yüzleşilmesi gereken sorunlar olduğunda duygularını kontrol etmeyi, karşısındaki kişinin ne söyleyeceğini dinlemeyi, yeri geldiğinde cesaretle kendi fikirlerini savunmayı öğretir. Bu köprüleri etkili bir şekilde geçmeyi öğrenmek, arkadaşlığı eğlenceli, heyecanlı ve aynı zamanda ürkütücü şeylere karşı çözüm üretmeyi sağlamaktadır.
Ancak arkadaşlık, çevrimiçi ve mesaj yoluyla yürütüldüğünde, bazen keyifli bazen korkutucu olan ve dolayısıyla onunla nasıl başa çıkacağını öğreten yönlerinden uzak kalmış bir bağlamda arkadaşlık oluşuyor. Çünkü mesajlaşırken gardını yüksek tutmak daha kolaydır, dolayısıyla daha az risk söz konusudur. Sözlerimizin diğer kişi üzerindeki etkisini duymayız veya görmeyiz. Bunun sağladığı rahatlık ve konfor, yüz yüze iletişimde aksi bir hâl alır. Hâliyle çocuklar için çevrimiçi iletişim güvenli bir limanken yüz yüze iletişim, onlar için korkutucu bir hâl alır.
Eğer çocuklar, insanlarla ilişki kurma ve ihtiyaçlarını yüz yüze ve gerçek zamanlı olarak karşılama konusunda yeterince pratik yapmazlarsa birçoğu büyüyünce birincil iletişim aracı olan konuşma konusunda kaygılı yetişkinler hâline gelecektir.
Büyük tehlike
TikTok’un toplam indirme sayısı 3 milyara ulaştı ve bu da onu son yılların en çok indirilen uygulama hâline getirdi. Bu minvalde Facebook, Instagram, Snapchat ve YouTube gibi birçok sosyal medya platformunun önüne geçeceği aşikâr.
Güvenli değil
Daha önce, kullanıcının yaşı ne olursa olsun bütün TikTok hesapları, varsayılan olarak “herkese açık” bir ayara sahipti. Bu ayar, yabancılardan gelen etkileşimlere açık kalmasına sebep oluyordu. Bu durumun önüne geçmeye çalışan TikTok, genç kullanıcılar için gizlilik ayarlarını güncellendi. Güncellemeyle birlikte 13-15 yaş arası kullanıcıların TikTok hesapları, artık varsayılan olarak “gizli” olacak ve videoların indirilmesi, ayarlar değiştirilmediği veya güncellenmediği sürece, dışarıya karşı kısıtlanmış hâlde kalacak. Özel bir TikTok hesabının videolarını, yalnızca kullanıcının takipçi olarak onayladığı kişiler görüntüleyebilecek. Peki, bu sınırlama tehlikeli içeriklerden korunmak için yeterli mi?
Müstehcen içerik tehlikesi
Herhangi bir sosyal medya platformunda olduğu gibi, TikTok’ta da akışa her zaman müstehcen içerik karışır. TikTok, çoğunlukla müzik ve videoya dayandığından küfür ve müstehcen içeriklerin neredeyse üretim kaynağıdır.
TikTok’ta artık kısıtlı bir mod olmasına rağmen sitenin boyutu, uygunsuz içeriğin gözden kaçmasına izin verebilir. Konuların tamamı doğru şekilde filtrelenemeyebilir ve ailelerin bir çocuk için uygun bulduğu bir şey, bir başka çocuk için uygun olmayabilir. Bütün bunlar göz önüne alındığında, platformu kullanan herhangi bir çocuğun, ebeveynlerin gözetiminde ve dikkatli kullanımında bile yanlış bilgilere ve potansiyel olarak üzücü, zararlı veya travmatize edici şeylere maruz kalması muhtemel hâle gelmektedir.
İnternette ekran tedbirini elden bırakmayın
Medya araçları bilinçli, doğru ve amacına uygun kullanıldığı takdirde; sıra dışı düşünme, problem çözme becerilerini geliştirme, bilgi düzeyini artırma ve toplumsal olaylara farklı açılardan bakmayı öğretme gibi birçok olumlu özelliğe sahipken beraberinde birçok risk de içermektedir.
Dijital ve sosyal medya kullanımındaki artışa bağlı olarak bireyler için depresyon, dikkat dağınıklığı ve öğrenme bozukluğu, anksiyete, siber zorbalık, uyku bozukluğu ve miyop, davranış sorunları, yasa dışı madde kullanımı, fiziksel ve zihinsel durum bozuklukları yaşama ihtimali artarken bu kişiler mahremiyet ve mahremiyetin tehlikeye atılması gibi durumlarla da karşı karşıya kalmaktadırlar.
Gençler, akıllı telefonda ne kadar çok zaman geçirirse, bir yıl sonra depresyon, uykusuzluk ve kaygı düzeylerinin de o kadar yüksek olduğunu görüyoruz.
Bütün bunları gözlemlediğimizde, akranlarla yüz yüze geçirilecek zamanın, gençlerin gelişiminde çok önemli bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Sanal dünya her ne kadar bütün dünya ile etkileşime imkân verse de yüz yüze etkileşimin sağladığı kazanımları vermesi mümkün değildir. Aynı zamanda, sanal dünyanın zararlarından korunmak da meselenin önem teşkil eden bir başka yönüdür.