Bahar mevsimi gelince her sene içime bir sevinç dolar, bir de hüzün çöker.
Sevinç dolmasının sebebi gelen bahar ile tabiatın canlanması, ağaçların, bitkilerin yeşermesi, küçücük kuzuların oğlakların analarıyla beraber bu yeşilliklerde zıplamasıdır.
Hüzün dolmasının sebebi ise bu küçücük kuzuların ve oğlakların daha büyüyemeden kesilecek olmasıdır. Buna süt kuzusu ve süt oğlağı denmektedir. Kasap dükkânlarının yanından geçerken penceresinde “süt kuzusu veya süt oğlağı bulunur” yazısını görmüşsünüzdür. Bunun nasıl olduğunu araştırdığımızda vardığımız sonuç şudur. Kuzu veya oğlağın annesinden daha süt emerken, sütten ayrılmasına yakın zamanda kesilmesidir. Çünkü sütten ayrılmadan kesilen hayvanın eti yumuşak oluyormuş. Sütten kesilince eti sertleşiyormuş.
Veterinerlere sorduğumuzda belli bir yaşa gelmeyen bu yavruların etinin olgunlaşmadığını, tam bir et özelliği almadığını öğreniyoruz. Hayvan sahiplerine sorduğumuzda aslında küçük yavruları kestirmek istemediklerini, ancak hayvanların yem ihitiyacını karşılamak için buna mecbur kaldıklarını söylüyorlar.
Ülkemizde et sıkıntısı olduğu, mevcut hayvanların yetmediği, bunun için başka ülkelerden hayvan ve et ithal etmek durumunda kaldığımız ve bu ithal edilen hayvan ve etlerle ilgili tartışmalar devam ederken işte bu süt kuzularının ve süt oğlaklarının kesilmesi dikkat çekiyor.
Aslında İslam fıkhı kurbanda ne güzel ölçüler koymuştur. Belli yaşa gelmeyen hayvanlar kurban olmuyor. Koyun ve keçi bir yaşını doldurmuş olacak, ancak kuzu altı ayını doldurmuş olup annesi kadar gelişmiş olursa kurban olabilir. Büyük baş hayvanlar iki yaşını doldurmuş olacak. Deve ise beş yaşını doldurduğunda kurban edilebilmektedir. Büyük baş hayvanların daha geç olgunlaştığı anlaşılıyor.
Bu ölçüleri her zaman hayvan keserken uygulasak güzel olmaz mı? Elbette güzel olur. Ama hayvanın hastalanması, sakatlanması gibi bir durum müstesna görülebilir. Süt kuzular, süt oğlaklar hatta süt danalar büyüyüp belli bir olgunluğa erişince kesilse hem et kalitesi artacak, hem de kilo olarak daha fazla et temin edilerek dışarıdan ithal etmeye gerek kalmayacaktır. Bu konuda yönetmelikler olabilir ama durum budur. Yeni doğan kuzu ve oğlakların belki birçoğu diğerlerinin yemini karşılamak için veya başka sebeplerle kesilmektedir.
Buradan söyleyeceğimiz tüketiciler böyle etlere ilgi göstermeyelim. Üreticiler sabredip yavruların büyümesini beklesinler. Kestirmek gerekiyorsa büyüklerinden kestirsinler. Yetkililer önlem alıp hayvan sahiplerini desteklesinler. Süt emen kuzu ve oğlakları kesmek, hem ekonomik kayıp hem yeterli et özelliği taşımadığından sağlayacı fayda az, hem de ahlaki ve vicdani yönden etik değildir.