Y kuşağını anlamak için yakın dönemde bir yolculuğa çıkmak gerekiyor.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde büyük değişikliklerin yaşandığı 1980-2000 döneminde doğan kuşağa y kuşağı adı veriliyor. Y kuşağı fertlerinin en belirgin özellikleri özgürlüklerine düşkün olmaları, teknoloji bağımlılığı, otoriteye meydan okumaları, rahatı ve eğlenceyi sevmeleri, bir de sabırsız olmalarıdır.
TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde otuzunu y kuşağı oluşturuyor. En genci 10, en yaşlısı 30 yaşında. İlköğretimin ikinci kademesindeki öğrenciler, lise ve üniversite öğrencileri, y kuşağına ait. Bir kısmı kendi işini kurmaya çalışıyor, bir kısmı da çalışan olarak iş dünyasına giriş yaptı. Bu kuşağın ilk bireyleri evlendi, kendi yaşam tarzlarını inşa etmeye başladılar. Önümüzdeki yılların iş yaşamında ve sosyal yaşamında çok fazla söz sahibi olacaklar.
Y Kuşağını anlamaya nereden başlayabiliriz?
Bu yazıda y kuşağını anlamak için onların genel karakteristikleri ile tanımaya çalışacağız. Bir y kuşağı ferdi ile bu bilgiler ışığında daha sağlıklı iletişim kurulabileceğini düşünüyorum.
Körfez savaşları, anne ve babanın her ikisinin de çalışması ve uzun iş saatleri, “hemen şimdi” anlayışı, internet, ipod, playstation, cep telefonu y kuşağını içine alan dönemin anahtar kelimeleri.
Yokluk ve imkânsızlıklarla büyümüş, teknolojiyi kullanmakta tereddüt yaşayan, sosyal duyarlılıkları yüksek, otoriteye saygılı ve kanaatkâr bir kuşağın çocuklarından bahsediyorum. “Ben bulamadım, çocuğum mahrum olmasın. Ben çektim, çocuğum çekmesin” gibi kaygılarla el bebek gül bebek büyütülmüş, her istedikleri yapılmış bir kuşak, y kuşağı.
Daha önceki kuşaklara göre daha narsist ve benmerkezci bir kuşak. Kararlarında ve davranışlarında daha fazla özerklik istiyorlar. Özgüvenleri abartılı bir şekilde yüksek. Hayallerinin peşinden gitmekten çekinmiyorlar. Girişimci ve donanımlı bir kuşak. Her konuda cesaretlendirilmiş durumdalar. Sorumluluk almaktan da kaçınmıyorlar.
Belirgin özelliklerinden biri de hırslı olmaları. Çabuk yükselmek istiyorlar. “Hemen şimdi” anlayışına sahipler. Her şey bir “google” araması kadar yakınlarında. Bilgiyi anında olarak vermek ve almak istiyorlar. Her şeyin hemen olmasını istiyorlar, sabırsızlar.
Takım çalışmasına yatkınlar. Yeteneklerini ortaya çıkarabilecekleri ve fikirlerini paylaşabilecekleri gruplarda bulunmayı seviyorlar. Değişime ve yeniliğe açıklar. Şahsî deneyimlerini, bilgi ve fikirlerini paylaşmayı seviyorlar. İnterneti bu amaçla sıkça kullanıyorlar.
Teknoloji, hayatlarında pek çok şeyin simgesi. İletişim kurmak için en çok cep telefonu ve interneti tercih ediyorlar. Gizliliğe çok fazla önem vermiyorlar. İletişimde gerçeklik ve dürüstlüğe önem veriyorlar. Dolambaçlı olmak yerine düz davranmayı tercih ediyorlar; kendilerine de öyle davranılmasını istiyorlar.
Ünlü ve bilinir olmak istiyorlar. Sosyal internet sitelerinde arkadaşlarının çokluğuyla övünürler. İletişime geçme konusunda son derece istekli davranıyorlar. Bağlantılı, erişilebilir, interaktif ve açık bir dünyada doğup büyüdüler. Daha “global” bir kuşak oldular. Farklı kültürlerden ve coğrafyalardan insanlarla iletişim halindeler. Bu yüzden karmaşıklıkla kolay baş edebiliyorlar. Değişime uyum sağlama yetenekleri çok fazla.
Maaş, esnek çalışma koşulları, hayat tarzı, teknoloji ve gelecek konularında beklentileri çok yüksek. Tatminsizler. Sürekli hareket halindeler. Ofiste, kafe ve restoranlarda, otel lobilerinde, havaalanlarında işlerini yapıyorlar. Özgür olmayı seviyorlar. Sık iş değiştiriyorlar. Bir işte ömür boyu çalışma eğiliminde değiller. Kariyerleri boyunca ortalama 10 kez iş değiştirecekleri öngörülüyor. İş ve aile yaşamları arasındaki sınırlar çok belirsiz, iç içe geçmiş durumda. Y kuşağı bireylerini sürekli “çevrimiçi” görebilirsiniz.
Y kuşağını anlamak konusunda iş hayatı
Y Kuşağı bireylerinin çoğu şu anda öğrenci. Baba parasıyla yaşadıkları için ve genç oldukları için çok uluslu markalar için pazarlama anlamında altın madeni olarak görülüyorlar. Yeni nesil iletişim kanallarını da en çok y kuşağının kullandığını düşünürsek, bu kanallar üzerinden onlara ulaşıp çok büyük bütçeler ayırarak, onları kolayca tüketim canavarlarına dönüştürebiliyorlar.
Bilgi ve içerik bombardımanı altında yaşıyorlar. Birçoğu “bağlantıkolik” ve içerik açlığı sorunuyla baş etmeye çalışıyor. Eş zamanlı olarak birçok işi bir arada yapıyorlar. İlgi odakları çabuk değişiyor.
Sosyal bilinç, nefis terbiyesi, mutluluk gibi kavramları genç kuşağa aktarırken kullanılan yöntemler çoğu zaman artık işe yaramayan modası geçmiş yöntemler oluyor. Zaten bu yöntemler cılız ve yetersiz kalıyor.
Y kuşağı gençleri de büyüklerinin kendilerini yeterince anlamadıklarını, onlardan yeteri kadar sevgi göremediklerini düşünüp problemi büyüklerinde görüyorlar.
Bir y’nin annesi ya da babası iseniz onunla iletişim kurmanın yollarını aramalısınız. Sizin ebeveynlerinizin sizinle iletişim kurarken kullandığı kanalları ve yöntemleri kullanmanız işe yaramayabilir. Y’lerden oluşan bir grup öğrencinin hocası olmak da en az annesi-babası olmak kadar zor.
Bu yazıda sizlere yöntemler önermekten kaçındım. Kafanızda bazı soru işaretleri oluşturmaya çalıştım.