Spor dersi, beden eğitimi, jimnastik bunlardan asıl beklenti, ne bedenlerin şekillendirilmesi ne de ruhların biçimlendirilmesi ve eğitilmesiydi. Gerçekte, toplumun sinir uçlarına kadar nüfuz etmek isteyen ve her türlü hareketi kontrol etme azmindeki modern devletin tam da istediği bir mekanizmaydı. Bu sayede hem kendine itaatkâr kişilerin yetişmesi söz konusu olacak, hem de devletin vazgeçilmez kurumlarından biri haline gelen zorunlu askerliğin ön hazırlığı yapılmış olacaktı.
Devrimi sonrasında Avrupa’nın toplum, siyaset, kültür, din ve eğitim anlayışı ve pratiği büyük ölçüde değişti ve “modern” denilen yeni tarz, hayatın her alanında hâkim olmaya başladı. Bu yeni tarzın kendini gösterdiği önemli alanlardan biri de eğitimdi. Yeni tarz eğitim, ders çeşitliliğinden, öğrenme ve öğretim yöntemine en önemlisi de bilginin kaynağı, üretim biçimi ve meşruiyeti yönleriyle geleneksel eğitimden bariz bir şekilde ayrılıyordu. İşte bu farklılaşma alanlarından biri de ders programlarına beden eğitimi, jimnastik ve spor adları altında dâhil edilen derslerdi.
Askerliğe hazırlık dersleri
Avrupa’da ders programlarına beden eğitimi, jimnastik ve spor derslerinin eklenmesindeki maksat, öğrencilerin bedenlerini öncelikle sağlıklı, gürbüz, dayanıklı, zorluklara karşı mukavemeti yüksek, estetik kalitesi üstün bir görünüme kavuşturma gayreti idi. Bu muhtevadaki bir dersin programa konulmasındaki asıl beklenti, bedenlerin şekillendirilmesinden ziyade, ruhların biçimlendirilmesi ve eğitilmesi şeklinde yorumlanmaktaydı.
Elbette derslerden beklenti, toplumun sinir uçlarına kadar nüfuz etmek isteyen ve her türlü hareketi kontrol etme azmindeki modern devletin de tam istediği bir mekanizmaydı. Bu sayede hem kendine itaatkâr bireylerin yetişmesi söz konusu olacak, hem de devletin vazgeçilmez kurumlarından biri haline gelen zorunlu askerliğin ön hazırlığı yapılmış olacaktı. Bu ders sayesinde askerlik sevdirilecek, vatan bilinci kuvvetlendirilecek ve insanlara toplum içinde disiplinli davranma şuuru kazandırılacaktı. Bu bakımdan 19. yüzyılın modern eğitim sisteminde beden eğitimi ve spor dersi tarihinde hiç olmadığı kadar önemsendi ve bütün toplum kesimlerinin mutlaka öğrenmesi gereken bir alan olarak kabul edildi.
Osmanlı eğitim sisteminde beden eğitimi ve jimnastik
Osmanlı Devleti, İkinci Mahmut’tan itibaren hemen her alanda geleneksel kurumundan bir anlamda ümidini keserek, Avrupaî kurumlar ihdas/taklit etmeye başladı. Bunların en başında yeni okullar geliyordu. Bilindiği üzere ilk önce askerî okullar açıldı. 1839’dan itibaren de sivil okullar açılmaya başlandı. Bu okulların yapısı, dersleri, öğretim yöntemleri, personeli, devlet ve toplumla irtibatı geleneksel eğitim kurumlarından farklıydı. Ancak henüz tam bir standart da yoktu.
1869’a gelindiğinde devletin yeni açtığı bütün okulları bir standarda bağlamak, bürokratik yapıyı inşa etmek için “Maarif-i Umûmiye Nizamnâmesi” yayınlandı. Bu nizamname 195 maddelik kapsamlı düzenlemeyle eğitim hayatımız, ilk, orta ve yüksek seviyeler olarak ilk defa şekillendi. Bunun yanında okullar öncelikle “umumî” ve “hususî”, daha sonra da “Müslüman” ve “gayrimüslim” okulları halinde farklı kategorilere ayrıldı ki bu gün hala bu sistem varlığını sürdürmektedir.
Mekteb-i Sultanîde jimnastik dersleri
1880’lerden sonra özellikle azınlık ve yabancı okullarıyla yeni açılmaya başlayan Müslüman özel okullarında Jimnastik ve Riyaziyât-ı Bedeniye adıyla farklı dersler daha sık görülmeye başlandı. Gayrimüslim ve yabancı okullar, bu derslere çok önem veriyor ve işlenmesinde ciddiyet istiyordu. Bütün milletlerden öğrenci alarak, orta sınıf memur yetiştirmeyi amaçlayan ve bir anlamda modern Enderun olan Mekteb-i Sultanî’nin programına da 1870’ten itibaren jimnastik dersi konulmuştu. Burada jimnastik öğretmenliği yapan Faik Ali Bey bilinen ilk Müslüman beden eğitimi öğretmeni idi ve vefatından evvel kendisine meslektaşları tarafından “şeyhülidman” lakabı verilmişti.
Beden eğitimi öğretmeni yetiştiren okullar
İkinci Abdülhamid Han döneminde yaygınlaşan rüştiye ve idadilerin programlarında jimnastik ve beden eğitimi dersi görülse de bu dersin işlenebilmesi için eğitim almış, yetenekli, iş bilen hocaların yokluğu da dile getiriliyordu. Bu yetersizliğin üstesinden gelebilmek adına modern okullara öğretmen yetiştirmek için 1848’de açılan Darülmuallimîn ve kızlar için öğretmen yetiştiren Darülmuallimât’ın programına da 1870’ten sonra jimnastik, talim-i beden vb. adlarla beden eğitimi ve spor içerikli dersler konuldu. 1892’de açılan Aşiret Mektebi’nin programında “Ayak Talimi” adında bir ders yer alırken, Darülmuallimât’ın programına jimnastik dersi 1900 yılında kondu.
Uluslararası müsabakalara katılan Osmanlı sporcuları
İkinci Abdülhamid Han dönemi spor alanında da paradokslarla doludur. Yaygın kanaatin aksine, bu dönemde hem okullarda beden eğitimi, hem de halk sporu ve profesyonel etkinlikler geniş kitlelere yayılmıştır. Türk sporcular ilk defa bu dönemde uluslararası müsabakalara katılmışlardır. Gazete ve dergilerde çok sayıda beden terbiyesi ve spora ilişkin yazı, haber, yorum ve eleştiri yayımlanmıştır. Türkiye’nin bugün en gözde ve etkin spor kulüpleri ve bu kulüpleri bir arada tutan üst organizasyonlar (İstanbul Futbol Birliği) İkinci Abdülhamid Han döneminde kurulmuştur.
İlköğretimden yükseköğretime kadar yayılan beden dersi
İkinci Meşrutiyet yıllarına gelindiğinde beden eğitimi ve spor, modern eğitimin nerede ise bütün aşamalarına yayılmış, ilköğretimden yükseköğretime kadar vazgeçilmez önemli bir ders haline gelmişti. Hatta daha da önemlisi, 1915’ten sonra medreselerin reform edilmesi söz konusu oldu. Ders programlarından, personel yapısına varıncaya kadar birçok husus değişti. İnanılır gibi değil ama Medresetü’l Vaizin adındaki vaiz ve müderris yetiştirecek olan medresesinin programına bile İsveç Usulü Spor dersi eklendi. Özellikle Satı Bey’in de gayretleriyle Avrupa ülkelerine beden eğitimi tahsili yapmak üzere öğrenciler gönderildi. Bunlann başında İsmail Hakkı (Baltacıoğlu), Selim Sırrı Tarcan geliyordu. Bu kişiler döndüklerinde okullarda beden eğitimi dersinin çok daha ciddi yapılması için yoğun gayret sarf ettiler. Sadece ders işlemekle kalmadılar mebzul miktarda entelektüel birikim de ürettiler.
Spor yaptırarak askere hazırlamak
İkinci Meşrutiyet devri, İttihat ve Terakki Hükümetinin askeri gençleştirmek ve askerliği bütün toplum kesimlerine sevimli hale getirmek için bir dizi uygulamaya da sahne oldu. Bu bağlamda askere hazırlık niteliğinde pek çok dernek kuruldu. Bu dernekler sivil halkı spora alıştırmak, daha doğrusu spor yaptırarak askere hazırlamak ödevini yerine getiriyordu. Yine bu dönemde okullarda okutulan beden eğitimi derslerinde yoğun bir askerî içerik görülüyordu. Toplu hareketler, silah oyunları vb. okulların temel faaliyetiydi. İlk defa idman bayramları kutlanmaya başlandı ve toplu mekânlarda öğrenciler hareketlerini sergilemeye başladılar.
Zorunlu spor yasası
Osmanlı’nın bu modernleşme mirası Cumhuriyet döneminde artarak devam etti. Öyle ki, 1938’de 1245 yaş aralığındaki bütün kadın ve erkekleri günlük zorunlu spor yapmaya davet eden bir yasa çıkarıldı (Beden Eğitimi Kanunu) ve devlet bu program için büyük bir bütçe ayırdı. Ancak İkinci Dünya Savaşı bu projenin hayata geçmesini engelledi. Bu tarihlerden sonra da beden eğitimi ve spor dersi, eğitim sistemimizin bütün aşamalarında var olmaya devam etti.