Beşeri Bir Komedi Dante ve İslam
Dante’nin İlahi Komedyası’nı bilmeyen yoktur. En kötü ihtimalle ortaokulda veya lisede edebiyat öğretmenleri tarafından tanıtılmıştır. Bizde herkesin az da olsa bildiği, Avrupa’da ise çok değer verilen Dante ve onun büyük (!) eseri hakkında yüzyıllar boyunca sayısız kitap ve makale yazılmış, methiyeler dizilmiştir. Ancak içlerinden bir tanesi -tamamına karşı çıkarak- Avrupa’da fırtınalar koparmıştır. Bizde ancak 91 yıl sonra çevirisi yapılan Dante ve İslam, İspanyol papaz Miguel Asin Palacios tarafından 1919 yılında doktora tezi olarak çalışılmıştır.
iguel Asin Palacios eserinde, İtalyan modern şiirinin temelini oluşturan ve Batı felsefesiyle beraber Hıristiyan itikadına yüzyıllardır kaynaklık eden Dante’nin İlahi Komedya’sının aslında Hazreti Muhammed’in Miraç hadisesinden alıntı olduğunu ispat etmiştir. 91 yıl önce doktora teziyle ispatlanan bu durum neden dünya kamuoyunda gerçek etkisini göstermedi? Bırakın dünya kamuoyunu, bizde ve eğitim sistemimizde bile bu olayın gerçek yüzünü neden anlatamadık? Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Akademisyenlerinden Hilmi Demiral ile Miraç mucizesinin İlahi Komedya vasıtası ile yüzyıllardır Avrupa’da bıraktığı tesiri, tartışmaları ve Palacios’un Dante ve İslam adlı eseri ile 91 yıldır tartışmaların neden mecrasının değişmediğini sizler için konuştuk.
İlahi Komedya’nın Avrupa’da bıraktığı tesirinden biraz bahsedebilir misiniz?
Burckhardt’ın nitelemeleriyle Dante Ortaçağ’ın “tam anlamıyla ilk sanatçısı”ydı; İlahi Komedya ise Batılı ulusların “günlük besini” ve “modern şiirin başlangıcı” olarak kabul edilir. İlahi Komedya, edebi olduğu kadar dinî bir eserdir. Komedya’nın (komedi) bizdeki manası gülünecek komik şeyler iken; eserdeki karşılığı kaderdir. Takdir-i İlahi diye dilimize tam çevirisini yapabiliriz. Eser, dünya edebiyatının temel eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. İtalyanların da gururu olarak biliniyor. Bizdeki Divan-ı Lügat’üt Türk ve Sahih-i Buhari gibi edebî ve dinî sahada kabul gören bir eser. Böyle olunca eserin Avrupa’da bıraktığı tesir tartışılmaz derecede büyük. Bizde bile Peygamberimizin hayatını anlatan Süleyman Çelebi’nin “Mevlid-i Nebevi” kitabı kadar bilinen bir eser olması, dünya genelinde ne kadar tanınmış bir eser olduğunu gösteriyor.
Miguel Asin Palacios’un, 1919 yılında “Dante ve İslam” adlı eserini yazana kadar geçen sürede neler yaşandı?
Miraç hadisesini her Müslüman bilir. Peygamber Efendimiz’in en büyük mucizelerinden biridir. İsrâ Sure’sinin birinci ayetinde bu mucizeyi anlatan bir ayet-i kerime vardır. Bir de Miraç mucizesini izah eden hadis-i şerifler ve hadis-kutsîler, mucizenin anlaşılmasında kolaylık sağlamaktadır. Bu hâdise bizde Peygamberimizin vefatına kadar teferruatlı bir şekilde İslam âlimleri tarafından dinlendi, okundu ve anlaşıldı. Ve kısa bir süre içerisinde İbn-i Arabî, Gazali gibi müfessir ve mutasavvıflar tarafından teferruatlı bir şekilde kaleme alındı.
Bizde süreç ayet-i kerime, hadis-i kutsî ve hadis-i şerifler temelinde şekillenirken; daha sonraki dönemlerde Müslüman olmayan yazarlar nezdinde farklı anlaşıldı. Palacios’un eserinden bir bölümle bu anlattıklarımı anlaşılır hale getirmek istiyorum. Eserin 23. sayfasında şöyle bir bölüm var, “…bu gizemli pasaj, (İsrâ suresinin birinci ayeti kastediliyor), ilk andan itibaren dindar Müslümanların merakını cezbetmişti. Bir anda, sanki sihirli bir el değmiş gibi, bir dolu söylence peyda oldu. Doğunun canlı hayal gücü alevlenmişti artık. Hazreti Muhammed’in gece yolculuğu çok kısa bir zaman içinde zengin ayrıntılarla ve şaşılacak çeşitlilikte olay ve manzaralarla donatıldı” (Palacios, Dante ve İslam, s: 23). Buradan da anlaşılıyor ki Batıda hadis-i kutsî ve hadis-i şerifler gerektiği kadar değerlendirilemiyor veya bunların İslam inancındaki yerleri anlaşılmıyor.
Palacios’un “Dante ve İslam” adlı eserinden bahsedebilir misiniz?
Miguel Asin Palacious ile eseri “Dante ve İslam” hakkında geniş bilgilere eserin giriş bölümlerinde rastlayabiliyoruz. Buradan da anlaşılacağı üzere, İspanyol oryantalist Palacious, Saragosa’da papazlık yaparken Madrid Üniversitesi’nde Gazalî üzerine doktora yapan ve aynı üniversitenin Arapça Kürsüsü’ne atanan bir akademisyendir. İbn-i Hazm, İbn-i Meserre ve Gazalî gibi isimler üzerine yaptığı çalışmalar ve yayımladığı metinler, kendisini sahanın önde gelen isimlerinden biri yapmıştır. Ancak adını bütün dünyaya duyuran eseri La Escatologia Musulmana en la Divina Comedia’dır. Eser Türkçeye Dante ve İslam diye çevrilmiştir. Palacious, 1919’da tam da İtalya’da Dante’nin 600. ölüm yıldönümü kutlanmaya hazırlanırken yayınladığı bu kitapla, bir bakıma arı kovanına çomak sokmuştu. Onun, güçlü sezgileriyle metinler arasındaki ilişkiyi irdeleyerek ortaya attığı tez -İlahî Komedya’nın, Hz. Muhammed (SAV)’in İsrâ ve Miraç mucizelerinin kopyası denecek kadar alıntılarla dolu olması- 1949’da Cerulli’nin İtalya’da, Munoz Sendino’nun da İspanya’da birbirlerinden bağımsız olarak yayımladıkları 13. yüzyıla ait metinlerle, ampirik olarak da hayli kuvvetlenmiştir. Bunlar, Miraç kıssasının Latince ve Fransızca çevirileriydi ve İlahî Komedya’dan önceye tarihlendikleri için Dante için somut kaynaklar olarak önerilebilecek durumdaydılar. Elbette yine ikna olmayan “şüpheci”ler vardı.
“İslami kıssayla (Miraç mucizesi) İlahi Komedya’nın genel hatları arasında yaptığım sistemli karşılaştırma [beni doğruladı ve ikna etti]: Aradaki benzerlik, birçok betimleyici anlatım, canlı tasvir ve epizotlara (konuşma bölümleri) ilişkin detaylara kadar uzanmakla kalmıyor, öbür dünyanın mimarisinde, yani cehennem ve cennetin topografik tasavvurunda da karşımıza çıkıyordu. Bana öyle geliyordu ki, İlahi Komedya’da cennet ve cehenneme dair planlar İslami mimariden alınmıştı.”
Kitabı okuduğunuzda aslında özetle şu anlaşılıyor: İlahi Komedya, Peygamberimiz’in İsrâ ve Miraç hadiselerinden yapılan alıntı ve kopyalarla oluşturulmuş bir eserdir. Ancak İsrâ ve Miraç mucizesinden habersiz Batılılar bu eseri yüzyıllar boyunca kayıtsız şartsız sevmişler ve yüceltmişlerdir. Birileri çıkıp da bilimsel verilere dayanarak gerçekleri ortaya çıkardığında bunları görmezlikten gelmişler ve üzerine toz kondurmak istememişlerdir. Hatta gelen tepkilerden çekinen Palacious bile yumuşatıcı ifadelerle Dante Alighieri’nin edebî değerine zarar gelmemesini sağlamıştır.
İlahi komedya ile ilgili bizdeki durum nedir?
Bizde İlahi Komedya hala lise müfredatında yüz yıl önceki gibi duruyor. Palacios’un eseri Avrupa’da yayınlandıktan sonra bizde İlahi Komedya ile ilgili Hilmi Ziya Ülken bir makale kaleme almıştır; ancak ufak tefek köşe yazılarını ve röportajlarda geçen konuşmaları saymazsak başka bahseden de olmamıştır. Palacios, Müslüman olmamasına rağmen mısra mısra, konu konu, kavram kavram Miraç hadisesi ile İlahi Komedya’yı karşılaştırmış; neticede İlahi Komedya’nın % 95 oranında kopya edildiğini, hatta çoğu kavramın bile değiştirilmediğini ortaya koymuştur. Mesela İlahi Komedya’nın sonlarına doğru Dante Allah’ın huzuruna çıkınca, onu şiddetli bir nur merkezi, bir nur ocağı olarak tasvir ederler. Bu, etrafına nurdan ışıklar yayan sayısız meleklerle çevrili merkezleri birleşik dokuz daireden ibarettir. En yakın dairelerden birinde İslamiyet’e göre Kerrubiyun melekleri, Dante’ye göre cherubim’ler bulunmaktadır. Bizzat cherubim kelimesinin de İslamiyet’ten geldiği görülüyor (Hilmi Ziya ÜLKEN, 1946, İstanbul Mecmuası). Batı literatüründe 19. yüzyıla kadar İncil kadar dinî bir değere sahip olan bu eserin Osmanlı dönemi âlimleri tarafından da tetkik edilen bir çalışmayla henüz karşılaşmış değiliz.
Palacios’un eseri Hıristiyan âlimleri arasında nasıl karşılanmıştır?
Üzerine hiç toz kondurulmayan, ilahî bir kitap olarak kabul edilen bir eser için bu kopyadır demek hiç de kolay olmasa gerek. Ama bu, yine bir Hıristiyan olan Palacios tarafından söylenmiş. Hem de bilimsel dayanaklarını ortaya koyarak. Çok ciddi karşı çıkanlar olmuş. Hatta aforoz edilmesi bile gündeme gelmiş. Ama Palacios da bunu bildiği için eserinin başından sonuna kadar kopya olduğunu ispat etmeye çalıştıktan sonra, sonuna geldiğinde gelecek tepkilerden çekinmiş olacak ki “Bundan böyle, İslami literatürün, Dante’nin şiirinin görkemli müjdecileri arasında hak ettiği onurlu yeri yadsımak da mümkün değildir.” gibi bir cümleye bağlamıştır. Eseri Türkçeye çeviren Güneş Ayas, Palacious’un kendisinin de tezi hakkında karmaşık duygular içinde olduğunu söyler. İspanya’daki İslam kültürünün etkilerini düşünecek olursak, bir İspanyol olarak Palacious’un da bu durumla övündüğünü ve bunu İspanya medeniyetine bağlamaya çalıştığını belirtir. “Özellikle ulusal gururları zedelenen İtalyanlardan aldığı tepkiyi hatırlayacak olursak, ilginçtir bu. Daha en başından bir sahiplenme kavgasını sezmek mümkün. İkinci olarak, Palacious, çalışmasının Dante’nin büyüklüğüne halel getirmeyeceğini sık sık vurgulama gereği hissetmiştir. Hatta kitabın son satırları okuyucuları şaşırtacaktır. Çünkü Palacious burada, sayfalar dolusu veri ve izahtan sonra, Dante’nin bir bakıma mirî malı çaldığının söyleyerek manevraya girişir.” (Dante ve İslam, çeviri notu s. 13)
Miraç mucizesinin İslamiyet’e kattığı derinliği gören Kilise tarafından böyle bir eser sipariş edilmiş olabilir mi?
İslamiyet’in, insanları dünya ve ahiret hayatlarının tamamına yakını hakkında ayrıntılı bilgiler verdiği biz Müslümanlar tarafından biliniyor. Bunu Hıristiyan âlimler de biliyor. Hıristiyan halkların ahiret hayatı hakkında sordukları sorulara verecek ayrıntılı güzel bir cevap bulma kaygısıyla İslamiyet’in Miraç hadisesini kopya ettirmiş olabilirler. Ama bunu kanıtlayacak deliller şu an için elimizde bulunmamaktadır.
İnanç sistemine dahî etki eden bu eser, halk arasında nasıl karşılanmıştır?
Siyasal bir birliğe kavuşamamış İtalya’da kültür birliği de söz konusu olmadığından halk dilinin çok sayıda lehçesi vardı. Dante, Latinceye karşı İtalyancayı savunmuş ve İlahi Komedya’yı İtalyancanın Toscana lehçesiyle kaleme almıştır. Halk arasında bir kültür birliği sağlama kaygısı olarak düşünülebilen bu tavır halkın esere verdiği değeri de artırmıştır. Eser öncelikle İtalyanların, daha sonra da Hıristiyan âleminin ve kilisenin yüzyıllardır en temel eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Halk doğal olarak Doğu ve İslam kültürünü bilmediğinden, buna da çaba harcamadıklarından cennet, cehennem ve ahiret hayatından ayrıntılarıyla bahseden bu eseri, kilisenin desteklemesiyle benimseyip özümsemişlerdir. Biz de Peygamberimiz’in Miraç hadisesini bilmeseydik bu esere bakarak, “cennet ve cehennem ne kadar da teferruatlı anlatılmış. Ne kadar da güzel bir eser olmuş” diyebilirdik. Onlar da beş yüzyıl bunu böyle bilmişler ve buna inanmışlar. Beş yüzyıl sonra içlerinden biri çıkarak; “Bu, Hazreti Muhammed’in Miraç mucizesinden kopya edilmiştir.” dediği zaman bunu kabullenememişler, doğal olarak.
İlahi Komedya’da Peygamberimiz’in ahiret hayatındaki yerinin cehennem olarak gösterilmesine ne diyorsunuz?
Eserde Dante kendisini Peygamberimiz’in yerine koymakta ve sanki kendisi bu yolculuğu yapıyormuş gibi anlatmaktadır. Palacios da zaten bunu ispatlıyor. Dante’nin doğru söylemediği kesinleştiyse, artık Hıristiyan dünyası da olayı tersine çevirerek bakmalıdır. Hadisenin sağlamasını doğru yaptıklarında görecekler ki aslında Peygamberimiz’dir cenneti, cehennemi gören ve oraları insanlara anlatan.
Bu gerçek Avrupa kamuoyunda anlaşılabilir mi?
Burada aslında iğneyi kendimize batırmalıyız. Bu eserin bir İspanyol papaz tarafından yazılması ve İlahi Komedya ile ilgili bilimsel gerçeklerin ortaya konması, İslam kültürü açısından hoş değildir. Mensubu olduğunuz dinin en temel mucizelerinden birinin taklit edilerek adına şaheser denen bir edebî eser ortaya konmasına karşı, o dini yaşayan ve yaşatan bizler nasıl bir tepki veriyoruz? Ya Palacious da olmasaydı ve böyle bir eser ortaya koymasaydı? İlahi Komedya hakkındaki fikirlerimiz ne olacaktı?
Palacios’un eserinin üzerinden 90 yıldan fazla zaman geçti. Bu zaman içerisinde tam anlaşılamadıysa bizler Peygamberimiz’in Miraç mucizesi ile Dante’nin İlahi Komedya’sı arasındaki ilişkiyi doğru bir şekilde anlatmadığımız zaman kabul edilip anlaşılması kolay olmayacaktır.
Bu sizce mümkün olacak mıdır?
Bunu eserin çevirmeninden yapacağım bir alıntıyla cevap vermek istiyorum: “Söylemek gerekir ki Palacios eser hakkında karmaşık duygular içerisindeydi. Her şeyden önce İlahi Komedya’da İslam etkisini ileri sürerken İspanya’daki İslam kültürünün parlaklığını sergiledikten sonra bir İspanyol olarak bununla övündüğünü ve mesele de İspanyol kültürünün de bir şekilde payının olduğunu düşünüyor. Özellikle ulusal gururları zedelenen İtalyanlardan aldığı tepkiyi hatırlayacak olursak bu ilginçtir. Daha en başından bir sahiplenme kavgasını hissetmek mümkün. İkinci olarak çalışmasını Dante’nin büyüklüğüne halel getirmeyeceğini sık sık vurgulama gereğini hissetmiştir. Hatta kitabın son satırları okuyucuları şaşırtacaktır. Çünkü Palacios burada sayfalar dolusu veri ve izahtan sonra Dante’nin bir bakıma miri malı çaldığını söyleyerek manevraya girişir.
Palacios’a göre bazı benzerlikler
- Peygamberimiz’in Miraç mucizesi ve Dante’nin cennet-cehennemi gezdiğini iddia ettiği iki yolculuk karşılaştırıldığında görülüyor ki, Dante de Peygamberimiz gibi uykudan uyandıran bir rehber eşliğinde gece yolculuğa başladığını anlatıyor. Ve Peygamberimiz gibi manen arındığını da söylemeyi ihmal etmiyor. Ayrıntılar ve anlatış sırası farklılık gösterse de, Dante cennet ve cehennemi Peygamberimiz’in gezdiği sıraya göre gezmiş. Hikâyeler detayda ayrılsa da genel hatlarda ortaktır.
- Peygamberimiz’in cehennem bekçisi ile karşılaştığı yer ile Dante’nin kayıkçı Kharon ve korkunç Minos tarafından engellendiğini anlattığı sahneler apaçık kopya edilmiş. Palacios’ya göre Dante, mitolojik bir unsur olarak aldığı İslami kaynaklarında anlatılan Miraç kıssasından sahneleri sanatsal bir form içinde yeniden üretmekten başka bir şey yapmıyor.
- Peygamberimiz gibi Dante de yolculuğun ikinci kısmına Kudüs’ten başladığını söylüyor. Cehennemde günahkârların çektikleri cezalar ve işkenceler şeklen aynı olmasa da manzara olarak benzerler ve günahkârlar günah işleyen uzuvlardan cezalandırılır. Özellikle zina yapanlar ve tefecilere verilen cezaların tasvirlerinde büyük benzerlikler vardır. Sadece Dante, Miraç’taki tefecilere verilen cezayı kanlı eylemlere karışanlara uyarlamış görünür. Bunlar İslam kaynaklarında suları derin kandan bir nehirdedirler ve kıyıya çıkmak isterken taş atanlar tarafından engellenirler. Dante’de ise taş atanların yerini okçu Kentaurlar alır.
- Araf ve Cennet’i birbirinden ırmaklar ayırır ve Peygamberimiz gibi Dante de ırmakların tatlı sularından içtiğini söyler. Peygamberimiz Cebrail’le yolculuğun ikinci kısmına başlarken, Dante Beatrice’in peşi sıra göğe yükseldiğini iddia ediyor. Ayrıca Dante Miraç mucizesinde zikredilen üç durak Sidret- ül Münteha, Beyt-i Mamur ve Arş-ı Ala katmanlarını İlahi Komedya’da Sabit Yıldızlar Göğü, Primum Mobile ve Arş-ı âlâ olarak zikretmeyi de ihmal etmemiş.
- Cebrail’in Peygamberimize rehberlik etmesi gibi, öldükten sonra adeta bir melek hâline getirilmiş olan Beatrice, Dante’ye ona göre tanrının tahtına doğru uçtuğu yolculukta ona rehberlik yapmış. Ancak Miraç mucizesinde Peygamberler olarak anılan bu şahıslar, “İlahi Komedya”da Hıristiyan azizler olarak karşımız çıkmaktadır.
- Peygamberimiz’in cehennemi anlatırken kullandığı tabirlerinde aynısını kullanmaktan Dante çekinmemiştir. Ona göre cehennemin birinci katında onu alevler karşılar. Yalnız Peygamberimiz’in cehennemde gördüğü azap çeken günahkârlarla Dante’nin gördüğünü iddia ettikleri arasında farklar vardır. Peygamberimiz Miraç mucizesinde zalimleri, emanete hıyanet edenleri ve faizcileri sokan sürüngenler görülürken, Dante de hırsız ve oburların cezalandırıldığı bölümlerde karşımıza çıkar. Miraç mucizesindeki çeşitli günahların cezaları, Dante tarafından aynı şekilde kopyalanarak farklı günahlara uyarlanmıştır.