Keçi Yoluna Ne Oldu?
Patikalar aşan ayaklar, düz caddelerde durdukça daha çok yorulur, incinirdi.
Keçi yoluna ne oldu?
Keçi yolu desek, basit bir tarifle; arızalı sarp yerlerde sadece hayvan ve insanların geçebileceği genişlikte dar patika, şeklinde söyleniverir. Asıl zorluklar, patikalar ve o patikaları aşmakta gizlidir oysa. Çünkü ana yolların hepsinin evvelinde, birer aşılamaz patikalar mevcuttur.
Belki de bu inatçı hayvanların açtığı patikalara, dünyanın en eski yollarıdır, diyebiliriz. Çok mu iddialı oldu? Biraz yoldan gidelim o zaman.
Keçilerin ayakları tırnaklıdır, bu, tutunmayı daha da kolaylaştırır. Düz yüzeylerden ziyade pütürlü ve pürüzlü yüzeylerde yürümeleri onlar için daha kolay ve elverişlidir. Bu sebeple keçiler daha çok dağlık yerleri tercih ederler. Tarım arazilerini düşünün. Ya da düşünmeyin. Keçiler, zorlama olmazsa bir tarım arazisinin ortasından kolay kolay geçmezler. Hep kenarından geçerler. Çünkü onların ayakları, düz arazide daha çok incinir. Olur mu öyle şey, demeyin. Olur! Yağmur yağdığında bilirler ki, tırnaklarının arası çamur dolacak ve yürümekte zorlanacaklar. Bunu bildikleri için kendilerine mahsus bir keçi yolu oluştururlar.
Bunun başka bir şeye de faydası vardır. Keçiler çok titizdirler, yedikleri şeyi seçme konusunda. Misal, koyunların otladığı yerde asla yayılmazlar. Hiçbir hayvanın ayak basmadığı otları ve yayılımları seçerler, keçinin yemediği mantar, zehirlidir. Bunun için çoban, keçinin yediği mantarı yer. Keçiler seçtikleri bu yolla, koku değmemiş, en temiz ve taze besin kaynaklarına ulaşırlar. İşte keçiler bu yüzden incinir düz caddede, doğada gezen ayakları da. Onların doğal ortamındaki davranışları budur. En çok, yiyecek kalmadığı zaman ya da sadece ot yemek için tarlanın içinden geçerler.
Asırlardır göçlerle oluşan ve dağlar aşan yollar hep keçiyle beraber olmuştur. İnsan, onun yanında nice dağları, sarp yerleri aşmış, farklı diyarlara ulaşmıştır. Dağ köylerinde çok eski yollara bakınız, keçi yolunu keşfetmeniz uzun sürmez.
Keçi, her ne kadar yolu uzatmış gibi görünse de -öyle ya tam tarım arazisinin ortasından geçip gitmek varken- çoğu yerde yolu kısaltmış olur. Çünkü, belirli süre kendi yolunda giderse, o da kendi güzergâhını oluşturmuş olur ve bu güzergâh, âdeta görünmeyen düz bir zeminde ilerlemek gibidir. Ancak tarım arazisinden gitse, asıl zorluk yağmur yağdığında ve ortalık çamurlaştığında belli olacaktır. Dahası, eğer arazi sahipleri tarlayı dikip ektiklerinde yol kapanacak ya da geçmelerini istemeyecektir. Ve araziden geçmeye çalıştığı zaman tarladaki ürünler de “zarara uğrayacaktır.” Zararın telafisi için sahibi, muhtemelen bir tane keçiyi feda edecektir. Ama arazinin dışında bir keçi yolu oluşturulsa idi ne tarım arazileri ne sahibi ne de keçiler zarar görecekti. Keçilerin bu yolu takip etmesi tabii yüzyıllar aldı. Keçi, bu yolu zamanla iz etti, insanlarla beraber atlar, eşekler ve kağnılar da sonrasında yol aldı, kenarlar biraz daha büyütüldü. İnsanoğlu sığmadığında bu yollara ne oldu ki! Arabalar sığacak kadar genişletildi.
Peki, yeni yollar yapmak gerektiğinde ne yapılacaktı? Tabii ki, en düz yani tarım arazileri göze çarptı. Çünkü insanlar, keçilerini kaybetmişti. Sel bassa da yağmur yağıp çamurlaşsa da tekrar tekrar düzeltirdi bu kolay yolu. Bir de asfalt döktü mü, ziftledi mi al sana yol. Ne kadar kolay değil mi! Ama unuttuğu bir şey vardı; yollar, arabalar içindi. Ve kaç tane keçi o yoldan yürüyebilirdi. Hem de yaz sıcağında ayağına zift yapışa yapışa. Etrafında yaylım da yoktur, yolda açlıktan telef olurdu. O yüzden keçiler kendi yollarını bulurlardı, bu bir kaçış değil, bilinçli bir tercihti.
Şehrin ortasında, geniş düz caddede ve yollarda yürüyen bir tane keçi göremezsiniz. Şehirde keçi ne arasın derseniz, haklısınız. İnsan, keçileri kaçırmaya görsün, her şeyi yapar. Biraz düz yol görünce patikalardan vazgeçmeyin, dağda gezen ayaklar, düz caddelerde daha çok incinir.