
5 Adımda Gencin Dünyasına Ulaşmak
Sevgi, bir renk paletini gizli bir kutuda saklamak değil; o renklerle gencin dünyasını boyamaktır. Asıl önemli olan, çocuğunuza uygun renkleri yani doğru sevgi gösterme biçimini keşfetmektir.
’’Çocuğunuzu seviyor musunuz?”
Böyle bir soruya tereddüt etmeden cevap verirsiniz:
“Elbette! Geceleri uykumdan fedakârlık ettiğim, attığı ilk adımına şahit olduğum ve yeri geldiğinde kendimden çok düşündüğüm çocuğumu seviyorum.”
Seviyorsunuz… Peki, sevginizi ona gerçekten hissettirebiliyor musunuz?
Çocukluk döneminde çocuklar, anne babalarının sevgisini kolayca kabul eder ve bunu davranışlarına yansıtırlar. Ancak ergenlik dönemi başladığında aile içi iletişimde bazı değişiklikler yaşanabilir. Bu dönemde gencin iç dünyasına ulaşmak ve duygularını paylaşmasını sağlamak, daha zor hâle gelebilir.
Çocuklukta gösterilen sevgi biçimi, ergenlikte farklı bir yaklaşımla desteklenmelidir. Sevgi deposu dolu bir ergen, yetişkinliğe daha sağlıklı adımlar atar.
Unutmayın: Sevgi, bir renk paletini gizli bir kutuda saklamak değil; o renklerle gencin dünyasını boyamaktır.
Asıl önemli olan, çocuğunuza uygun renkleri yani doğru sevgi gösterme biçimini keşfetmektir. Bu keşif için bir yol haritasına ihtiyacınız vardır. Yapılan araştırmalarda her insanın sevgiyi farklı şekillerde hissettiği anlaşılmış ve ortak noktaları birleştirip “Beş Sevgi Dili” kavramı ortaya koyulmuştur. Ergenliğe giren bir çocuğu olan bir ailenin başlangıç olarak çocuğunun dünyasına ulaşmak için bu beş adımı bilmesi gerekir. Bu sevgi dilleri: Onaylayıcı sözler, fiziksel temas, kaliteli zaman geçirmek, hizmet eylemleri ve hediye vermek. Gençler hangi dilde sevildiklerini hissediyorsa, sevgilerini de aynı şekilde ifade ederler.
• Onaylayıcı Sözler
Gençle güçlü bir bağ kurmak için samimi cümleler kullanılmalıdır. Görülen bir davranışı takdir etmek için içtenlikle övgü dolu sözler söylemek, gencin güvenini artırır. Bu övgü, genel bir davranışa yönelik değil ayrıntı içermelidir. Örneğin: “Kardeşine yardım etmen, beni mutlu etti” demek yerine hangi özelliği ön plana çıktı ise onu belirterek , “Kardeşine yardım ederken sabırlı olduğunu görmek beni mutlu etti.” gibi cümleler kullanılabilir.
Ayrıca gösterilen çaba mutlaka takdir edilmelidir. Bir işi başarabileceğine inanan yetişkinlerin varlığı, genç için büyük bir destek olur. Bazen verilen görev tam istenildiği gibi tamamlanmayabilir. Böyle durumlarda ise eksiklere değil, yapılan kısmın değerine odaklanmak önemlidir. Bu yaklaşım, motivasyonu korur ve bir sonraki seferde daha dikkatli olunmasına yardımcı olur.
Onaylayıcı sözlerin kullanımı için birkaç öneri:
• Odasında görebileceği bir kısma, cesaret verici sözler yazan notlar yapıştırmak.
• İlgisini çekebilecek bir hedeften bahsetmek ve bu hedefi gerçekleştirmesi için teşvik etmek.
• Bir konuda yardım ederken çocuğunuz yanlış bir davranış sergilerse, önce iyi niyetini anladığınızı hissettirecek cümleler kurmaya özen göstermek.
• Ailece bir “teşvik kavanozu” oluşturmak ve içine herkesin okuyabileceği küçük notları eklemek.
Rehberimiz sabır ve anlayış; pusulamız ise gönül gözümüz olmalıdır.
• Fiziksel Temas
Gençlerle iletişimde beden dili işaretlerini iyi gözlemlemek önemlidir. Başarı ya da başarısızlık sonrasında el sıkışmak, omzunu sıvazlamak ya da başını okşamak, ona duygusal destek verildiğini hissettirir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, gencin duygusal desteğe ihtiyaç duyduğu anlarda yüz ifadeleriyle veya soğuk bir tavırla duygularını küçümsememektir. Çocuğunuza dokunarak sevmek, doğru zamanda ve uygun şekilde kullanıldığında güçlü bir sevgi dili olurken; yanlış yerde ve zamanda yapıldığında rahatsız edici olabilir. Her davranışın olduğu gibi fiziksel temasın da yeri ve zamanı vardır. Özerklik kazanma döneminde olan genç, özellikle arkadaşlarının yanında başının okşanmasından veya sizin ona sarılmanızdan hoşlanmayabilir. Bu nedenle, ona değer verirken sınırlarına da özen göstermek gerekir. Kısacası, gençlerle kurduğunuz fiziksel temas, samimiyetin, sevginin ve güvenin bir göstergesi olmalıdır. Ne zaman, nerede ve nasıl olacağını iyi bilmek, aranızdaki iletişimi güçlendirecektir.
Fiziksel temasın kullanımı için birkaç öneri:
• Aranızda kendinize özgü bir tokalaşma veya selamlaşma tarzı geliştirmek.
• Omuzlarına kısa bir masaj yaparak rahatlamasına destek olmak.
• Aranızda soğukluk oluştuysa, bunun nedenini dürüstçe açıklamak ve barışma amacıyla sarılmak. (Başkalarının yanında sarılmayı istemezse buna saygı gösterilmelidir.)
• Fiziksel temas gerektiren oyunlar oynamak. (Güreş, yastık savaşı, minder kapmaca gibi)
• Kaliteli Zaman Geçirmek
Çocuğunuzla birlikte zaman geçirmek, emek isteyen ve bir o kadar da değerli bir eylemdir. Sevgi, çoğu zaman birlikte geçirilen anlamlı vakitlerle hissedilir ve gösterilir. Çocukluk döneminde aileyle geçirilen zaman daha fazlayken, ergenlik döneminde bu zaman nispeten azalabilir. Gencin ilgiyle ve dikkatle dinlendiği, onunla içten bir bağ kurulan zamanlar oluşturmak, kendini değerli hissetmesini sağlar. Kaliteli zaman, sadece fiziksel olarak aynı ortamda bulunmak değil; aynı zamanda birbirine kulak vermek, duygu ve düşünceleri paylaşmak demektir. Bu da söylediklerine cevap vermekle değil, dinlemekle ve söylediklerini anlamaya çalışmakla mümkündür. Dinlendiğini ve fikirlerine değer verildiğini hisseden bir genç, daha açık iletişim kurar. Ayrıca birlikte keyif alınan etkinlikler yapmak, aradaki bağı güçlü kılar. Bu nedenle, çocuğunuza danışarak onun ilgisini çeken aktiviteleri birlikte planlayabilir, ortak deneyimler oluşturabilirsiniz.
Kaliteli vakit geçirmek için birkaç öneri:
• Çocuğunuz sizinle konuşmak istediğinde, yaptığınız işi bırakıp göz teması kurarak dinlemek.
• Kurabiye ya da kek gibi sevdiği hamur işlerini birlikte yapmak.
• İlgisini çeken bir şehre birlikte seyahat etmek.
• Birlikte fotoğraf albümü ya da anı defteri hazırlayıp, geçmişte paylaştığınız anılar üzerine sohbet etmek.
• Hizmet Eylemleri
Hizmet eylemleri, yardıma ihtiyacı olduğunu fark ettiğinizde destek olmaktır. Bu desteğin değerli olabilmesi için, yardımın çoğu zaman genç tarafından talep edilmeden ve gönüllü olarak sunulması gerekir. Bazen yardım isteği de bir sevgi çağrısı olabilir; önemli olan, bu çağrıyı duymaya açık olmaktır. Bu eylemler, “senin için buradayım” mesajını kelimelere ihtiyaç duymadan aktarır. Bu yardım, rehberlik etmek veya örnek olmak şeklinde olabilir. Gençlikten yetişkinliğe geçerken kazandığı becerilerinde ona yol göstermek ve örnek olmak, bu sürecin önemli bir parçasıdır. Örneğin, çocukken yemeği hazır bir şekilde önüne geliyordu; şimdi ise yemek hazırlarken size eşlik edebilir ya da birlikte bir fatura ödeme sürecini deneyimleyebilirsiniz. Bunların yanında kendisi de çevresindeki insanlara hizmet eylemlerini gerçekleştirmede yardımcı olabilir. Bir başkasına hizmet etme duygusunun gelişmesi de empati duygusunu harekete geçirecektir. Beceriler kazanan gencin hayatı idame ettirecek donanıma sahip olduğu için sorumluluk duygusu gelişecektir.
Önemli olan, yapılan eylemlerin türü değil, bu eylemlerin gencin gerçek ihtiyaçlarını karşılayarak onun sevgi ihtiyacını doldurup doldurmadığıdır. Çünkü bir gencin en çok ihtiyaç duyduğu şey, yalnızca sorumluluklarını taşıyabilmek değil; bu yolda yanında koşulsuzca yürüyen birini hissetmektir.
Hizmet eylemleri için birkaç öneri:
• Kardeşinin zorlu bir ev ödevinde ona yardımcı olması için rehberlik etmek
• Herhangi bir gün geleneksel en sevdiği yemeği yeme günü olarak düzenlemek ve en sevdiği yemekleri hazırlamak.
• Kendine vakit ayırabilmesi için ona sessiz bir ortam sağlamak
• Öğrenmek istediği bir faaliyeti beraber öğrenmek
• Hediye Almak
Hediye, duygusal sevginin görülebilen bir ifadesidir. Tıpkı hizmet eylemlerinde olduğu gibi, hediye verirken de bu davranış, herhangi bir durumun karşılığı olarak yapılmamalıdır, sebepsiz ve beklentisiz olmalıdır. Bir başarı ya da isteğin karşılığında verilen hediye, Chapman’a göre bir sevgi göstergesi değil, bir mükâfattır. Çocuk yetiştirirken elbette zaman zaman ödüllendirme amaçlı hediyeler kullanılabilir. Ancak burada söz konusu olan hediye, yalnızca ebeveynin çocuğunu mutlu etme ve ona sevgisini gösterme amacı taşımalıdır. Hediyeleşmeyi değerli kılan unsur, hediyenin maddi değeri değil, veriliş sürecindeki özen ve içtenliktir. Onaylayıcı sözlerle ve fiziksel temas eşliğinde sunulan bir hediye, gencin zihninde hediyenin kendisinden çok daha anlamlı izler bırakacaktır. Bununla birlikte, alınacak hediyenin gencin zevkine uygun olması gerekir. Hangi hediyelerin onun ruhuna dokunduğunu, neleri sevdiğini bilmek, ebeveynin çocuğuyla kurduğu bağın derinliğiyle doğrudan ilişkilidir. Hediye, sevginin şekil bulmuş hâliyse, bu şeklin, gencin iç dünyasına uygun olması, iletişimde anlam kazandırır.
Geçmişte daha sade ve anlam yüklü olan hediyeler, zamanla değişikliğe uğramıştır. Günümüzde gençler arasında en güncel ve lüks hediyeyi alan ebeveynler “iyi ebeveyn” olarak görülmeye başlandı. Ancak bu algı, gençlere hayatın küçük anlarından mutluluk duymayı ve bu mutluluğu başkalarıyla paylaşmayı unutturdu. Hediye verirken bu gerçeği göz önünde bulundurarak, yalnızca tüketimi değil; maneviyatı ve emeği önceleyen bir yaklaşımı benimsemeliyiz. Böylece, sağlıklı bir yetişkin yetiştirmek adına, hediyeyi çocuğun içsel gelişimini destekleyen bir araç hâline getirebiliriz.
Hediye vermek için birkaç öneri:
• Evden uzakta olduğu zaman diliminde, çocuğunuzun isminin yazılı olduğu hediye paketini kargo ile ona ulaştırmak.
• Ceketinin ya da elbisesinin içine cesaret verici bir notla beraber minik bir hediye bırakmak.
• Beraber ağaç fidanı dikmek ya da sebze yetiştirmek
• Birlikte ihtiyaç sahiplerine dağıtmak için hediye almak.
Özetle, sevgi dillerini keşfetmek, bir yönüyle evladımızın iç dünyasına yapılan bir yolculuktur. Bu yolculukta rehberimiz, sabır ve anlayış; pusulamız ise gönül gözümüz olmalıdır. Sevgi dilini konuşmak yalnızca modern psikolojinin önerdiği bir yöntem değil; aynı zamanda Sevgili Peygamber Efendimizin (s.a.v.) hayatında da sıkça gördüğümüz bir iletişim biçimidir. O, çocuklara ve gençlere sevgiyle yaklaşmış; onları incitmeden, sabırla eğitmiş, onların anlayabileceği bir dille konuşmuştur. Torunlarını omzuna alacak kadar yakın, hatalarını görüp dua edecek kadar anlayışlı ve her birine farklı yaklaşımlarla ulaşacak kadar hassas bir yüreğe sahipti.
Özetle, sevgi dillerini keşfetmek, bir yönüyle evladımızın iç dünyasına yapılan bir yolculuktur.
Gençlerin kalbine dokunmak istiyorsak, sevgi dilini öğrenmeli ve bunu, yürekten gelen bir niyetle uygulamalıyız. Çünkü sevgi, sadece söylenen bir söz değil; bir duruş, bir dokunuş, bir bakış ve bazen de hiç konuşmadan yanında olabilmektir. En nihayetinde, her genç, ailesinden aldığı sevgiyle yalnızca bu dünyada değil, ahirette de kök salar. Çünkü sevgiyle yoğrulan bir yürek, Rahman’ın rızasında daha kolay yol alır.
Yazar: Kübra Ekmekcioğlu