Midemiz, vücudun havuzu konumundadır. Bu havuzda bazı gıdalar bir araya gelmemelidir. Bazı gıdalar da birlikte yenmelidir.
Mide vücudun havuzu, damarlar ise o havuzun su yollarıdır. Mide sıhhatte ise damarlar da sıhhattedir. Kısacası mide ne haldeyse damarlar da o haldedir.
Arapların tabibi olarak bilinen Haris İbn Kelede şöyle söyler: “Perhiz tedavinin başı, mide ise hastalıkların evidir. Sizler her vücuda (organa), alışık olduğu şeyi veriniz.”
Osmanlı devri hekimlerinden Tabib İbn Şerif, 15. yüzyılda yazdığı, ilk Türkçe tıp kitabı olarak kabul edilen Yâdigâr-ı İbn-i Şerîf’inde midenin, hastalıkların evi olmasının sebebini, birlikte yenilmemesi gerektiği halde yenen gıdalara bağlar.
İki yemek bir mideye sığar mı?
Öyle yiyecekler ve içecekler vardır ki birlikte yendiği zaman ya insanın sıhhatine zarar verir ya da yanındaki faydalı yiyeceğin faydasını alır götürür. Zarar zararı getirir; kalp ve damar hastalıkları, hazımsızlık, mide rahatsızlıkları ve daha niceleri peyda oluverir.
Yiyeceklerin birbirleri arasındaki uyum, Osmanlı tabiplerinin üzerinde çokça durduğu mevzuların başında gelir. Birbiri arasındaki uyum gözetilerek yenen yemekler, eski bir yeme usulüdür desek yeridir.
Yemek yerken, yemeklerin birbiri arasındaki ahenge ve birlikte yediğimizde damağımızda oluşturduğu lezzete bakarız. Halbuki bizim için lezzetten daha önemli şeyler vardır. Lezzet önemlidir, fakat yenen yemekten sağlanan fayda, listede ilk sırada gelmelidir.
Gıdaların da kendine has tabiat ve karakteri vardır
Yiyeceklerin kendilerine has tabiatları, karakterleri vardır; tıpkı insanlar gibi. Nasıl ki insanların sıcakkanlı, mütevazı, sabırlı veya asabi olanları varsa; gıdaların da sıcak ve soğuk tabiatlı olanları vardır.
Sıcakkanlı insan ile soğukkanlı insan bir araya geldiğinde çoğu zaman anlaşamazlar. Aynen bunun gibi sıcak tabiata sahip bir gıda ile soğuk tabiattaki bir gıda da midede buluştuklarında anlaşamayabilirler. Ve bu anlaşmazlık önce mideye, sonra da vücuda zarar vermeye başlar.
Gıdaların kombinasyonu
Her gıdanın kendine has faydası ve zararı, kendine has lezzeti vardır. Birbirinin karakterine zıt, iki veya daha fazla yiyecek birlikte yendiğinde sindirim sisteminde zararlı birtakım etkilere yol açarak vücudun toksin üretmesine sebep olurlar. Birkaç misal;
- Erik ile şeftaliyi, kayısı ile ekşi narı birlikte yememek gerekir. Yenilse bile çok az bir miktarla yetinilmelidir. Aksi halde ishale sebep olabilir.
- Süt ve susam birlikte yendiğinde sindirim sisteminde problemlerle yol açabilir.
- Balık ve tavuk bir arada yenmemelidir. Ayrıca tavuk eti ile ekşi yiyecekler de yenmez. Eğer yenirse kulunç hastalığı yapabilir.
- Taze balığı, sütü, peyniri ve yumurtayı bir arada yememek gerekir. Bunlar bir arada fazlaca yendiğinde aşırı protein yüklemesi olacağından böbreklere zarar verebilir.
- Rahatsız edici bir şişkinliğe yol açabileceğinden balık ile kavun birlikte yenmemelidir.
- Sindirim sonrasında toksinleri ortaya çıkarabileceği için muz ile ayran, yoğurt ile süt birlikte yenmemelidir.
- Yaş yemişler arkasından buzlu su içilmemelidir.
- Darı, mercimek ve kuru et gibi gıdaları çok yemek iştahı giderir, yüzün rengini bozar.
- Sirke, bakır ve kurşun kaplarla; yağ ve süt de bakır ve tunç kaplarla tepkime verebileceğinden bu kaplarda muhafaza etmemek gerekir.
- Mide sağlığı açısından tatlı ve ekşi meyveler birlikte tüketilmemelidir.
- Tatlıdan sonra su içilirse kanın şeker seviyesini yükseltme ihtimali olduğundan en güzeli yediğimiz tatlının midemizi yakmasına müsaade etmek…
Buraya kadar olanlar, birlikte yenmemesi gerekenlerdi. Peki, “Ye kebabı iç suyu, donarsa donsun; ye tatlıyı içme suyu, yakarsa yaksın.” sözünde olduğu gibi neleri bir arada yiyebiliriz; hangi kombinasyonlar mideye faydalıdır? Misal;
- Yağlı et yedikten sonra mide bunu hazmetmekte zorlanacağı için ardından bir bardak su içmek hazma yardımcı olur. Salata türü yeşillikler de hazma yardımcı olur.
- Çayın Ph dengesi 6, kahvenin ise 5’tir. Bu derecedeki Ph, vücuttaki asit seviyesini yükseltir. Asit de ülser gibi hastalıklara sebep olabileceğinden kahve veya çaydan önce bir bardak su içmek, kötü etkileri bertaraf eder.
- Çörek otu, midede biriken zararlı suyu emer.
- Hakiki zeytinyağı, mideyi yumuşatır.
- Zencefil, gıdaların midede iyice sindirilmesine yardımcı olur.
- Kekik, mide üşütmelerine karşı oldukça faydalıdır.
- Yemeklerden sonra nar yemek, mide bozulmasını önler.
- Misvak kullanmak, mideyi düzenler ve hazma yardım eder.
- Bal, mideyi kuvvetlendirip midedeki gereksiz maddelerin dışarı atılmasına yardımcı olur. Ayrıca süt ile şerbet yapılıp içilirse mide ve bağırsaklardaki iltihapları temizler.
- Yemeklerden yarım saat önce kadar su içmek veya meyve yemek, vücudu, yenecek yemeklere önceden hazır hale getirdiğinden tüm organlar için, özellikle de mide açısından oldukça faydalıdır.
Tavsiye uzar gider. Evvela bize düşen vazife, her konuda olduğu gibi bu konuda da Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) göstermiş olduğu ölçüye (üçte bir yemek, üçte bir su, üçte bir hava) riayet etmek; hastalıkların evi olan midemize gözümüz gibi bakmaktır. Bununla beraber tavsiyelere uymak da mutlaka fayda verecektir.
Sıhhate riayet etmek akdemi ferâizdendir.
Kalın sağlıcakla…
Tıbb-ı Nebevî’den
- Kuru üzüm hararet verir, bu sebeple yiyen kimse su arzu eder. Mizacı soğuk olanları şişmanlatır. Mizacı hararetli olanlara sirkeli bal şerbeti ile verilirse iyi gelir.
- Mercimek gözü zayıflatır, mide için iyi değildir, gaz yapar. Yaban pancarı ile pişirilecek olursa yan etkisi kalmaz.
- Pekmezin mizacı sıcak ve rutubetlidir. Vücutta kirli kan yapar, badem ve tahin ile yenilirse yan etkisi giderilmiş olur.
- Süt, sıtmalı kimselere ve başı ağrıyanlara iyi gelmez. Süte alışık olmayanlara bazı yan etkileri olabilir. Bu etkileri gidermek için içine bal ve zencefil gibi baharatlar katılır.