Etkili Dinleme Sanatı
Etkili dinleme sanatı yıllar geçse de önemi her geçen gün arttı. Eğitim ve insan anlayışında pek çok şey değişti. Ama bakmak ve görmek arasındaki farkı inceden inceye araştıran eğitimciler, duymak ve dinlemek arasındaki irtibata bu süre zarfında gereken önemi vermediler. Güzel konuşmak sanat olarak öne çıkarılırken, dinlemenin engin hazzı insanlara yeterince tattırılamadı. “Nasıl etkili bir iletişim kurarsınız?” sorusunun cevabı hep tek taraflı verildi. “İyi konuşun, ilgi çekin ve karşınızdakini etkileyin” denilerek insanların güzel konuşabilmeleri için tüm imkânlar seferber edilirken,
esas sanat, esas nokta hep ihmal edildi. “Ben konuşurken yanındakine bakma, kaş göz işareti yapma, hareket etme, gözüme bak, dünyadan kendini soyutla” gibi kalıplaşmış ifadelerle insanlar “Etkili Dinleme Sanatı”ndan mahrum kaldılar. Peki, gözden kaçırılan neydi de, “dinleme” denilen sanat hep göz ardı edildi?
Bu konuda görüşlerini dile getiren ve sorularımızı cevaplayan İletişim Uzmanı Kemal Aydın, “Etkili dinleme okullarda öğrencilere anlatılan bir konu aslında. Yüksek puan almaları için dersi iyi dinleyip not almalarını büyük bir ciddiyetle tavsiye ediyoruz. Ancak dinlemenin sadece yardımcı ders unsuru olmadığını ve konuşan kişiye güven vermenin en etkili yolunun onu dinlemek olduğunu hep ihmal ettik” diyerek çok önemli bir noktanın altını çiziyor.
Duymak mı? Dinlemek mi?
Aydın, dinlemeyi “kişinin sesleri bilinçli olarak, isteyerek algılaması” şeklinde tanımlıyor ve işitmekle dinlemenin aynı şey olmadığını ifade ediyor:
“Dinlemek ile işitmek farklı kavramlar. Evet, dinlemekte sesler bilinçli olarak, isteyerek algılanır, ama işitmede ise sadece ses vardır; bilme ve algılama yoktur. İşitme ve dinlemenin ortak noktası kulaktır. Kulak sesleri beyne iletir. Beyne ulaşan sesler beyin merkezinde bir anlam kazanıyorsa, bu dinleme olur. Bir anlam kazanmıyorsa, bu sadece işitmedir.”
Dinlemenin eğitim gerektiren bir iş olduğunu söyleyen Aydın, işitme ve dinlemenin kişiden kişiye değiştiğini ise bir misalle şöyle açıklıyor: “Önce işitme merkezinden, oradan da beyne ulaşan ses dalgacıkları, hafızada ayrıştırılır. İnsanlar işte bu ayrıştırmaya göre
tepki verirler. Mesela, oto tamircileri arabanın hangi parçasından ne tür bir ses geldiğini dinleyerek anlarken, aynı sesleri duyan ama hafızasında daha önce bu sesler yer etmemiş biri bunu anlamlan-dıramaz. Dolayısı ile duyma gerçekleşir, fakat anlama olmaz. Burada dinlemenin etkili olabilmesi için hafızanın zinde olması ve istediğini diğer seslerden çabucak ayrıştırması çok önemlidir.”
Aktif Dinleme
Dinleyicinin düşünme hızı konuşmacıdan yaklaşık dört kat daha hızlı olduğu halde çoğu kişi neden konuşulanları anlamakta güçlük çekiyor? Aydın’a göre bu sorunun cevabı zihnin meşguliyetleri ile ilgili:
“Çünkü dinlerken konuşulanların dışında, zihnin boş kalan kısmını verimli kullanmıyoruz. Eğer bu boş kısım anlatılan şeylerle alakalı ve onu geliştirici düşünceler üretiyorsa o zaman aktif dinlemeden söz edebiliriz. Kişi, dinlerken bambaşka hayallere dalıp gitmişse, dinleme de büyük ölçüde ortadan kalkmıştır, bu esnada sadece duyma var demektir, o da verimli olmayacaktır.”
İyi Bir Dinleyici Olmak
Öncelikle şu sorulara samimiyetle cevap vermek lazım: Konuştuğunuz insanlarla aranızda nasıl bir bağ kurmak istiyorsunuz? Kendinizi etkileyici ve ilgi çekici biri olarak mı göstermektir amacınız? Yoksa konuyla ilgili etkilenmiş biri olarak görünmek mi?
Bu noktada Aydın, “İyi bir dinleyici, ilgi çekmeye çalışan etkileyici birinden daha kısa zamanda insanlara güven verir” diyor. Belki güzel cümlelerle insanlara kendinizi dinlettirebilirsiniz. Ama özellikle ikili ilişkilerde etkili bir dinleyici, hem iyi bir fikir avcısıdır, hem de karşısındakine güven veren kişi olduğu için asıl ikna eden taraftır.
Etkili Dinleme Sanatı
İletişimde üç ana süreç olduğunu dile getiren Aydın, bunların “dinleme, analiz etme ve konuşma” olduğunu belirtiyor.
“İyi bir dinleyici, zamanının %70’ini dinlemeye, %30’unu konuşmaya ayırmalıdır. Dinlerken zihninin dörtte biri zaten konuşulanları anlamak için yeterli olacaktır. Geri kalan üç parçayı ise iyi dinleyiciler şu şekilde değerlendirirler: Öncelikle konuşulanları kendi bildikleriyle analiz ederler, yargılarlar ve doğruyu yanlıştan ayırmaya çalışırlar. Sonra karşısındakine ödül verecek noktaları yakalamaya çalışırlar. Son olarak ise, konuşulan mevzu üzerinden kendi sıraları geldiğinde etkili bir konuşma yapmak üzere hazırlanırlar. Bu sürecin sağlamasını ise şöyle kurabiliriz: Eğer konuşma sırası
size geldiğinde onu aynen tekrar ediyorsanız “analiz” yapamadınız demektir. Analiz yapamadığınızda ise karşınızdakine ödül vermeniz zor olur. Burada ödülün her zaman olumlu olması gerekmez. Buraya kadar anlattığız şekilde bir dinleme olmadıysa, dinleyen kişiye sıra geldiğinde aktif dinleme olmadığı için, gereken “güven ve ikna” gerçekleşmeyecektir.”
Dinlemek neden daha önemli?
Eski bir reklam tabiriyle söylemek gerekirse, ağzı olan konuşuyor. Her gün yüzlerce kişi bir şeyler anlatıyor, meramını ifade etmek için farklı taktikler deniyor. Ama ne yazık ki, bunların çok azı hedefine ulaşabiliyor ve böylece ortalık tam bir karmaşaya dönüşü-
yor. İyi bir hafızası olmayan, etkili dinleme kabiliyetinden mahrum insanlar bu karmaşada yollarını bulmakta zorluk çekiyorlar. Bu noktada dinlemeyi bilen insanların büyük bir avantaj yakaladığı ise bir gerçek.
10 Maddede Etkili Dinleme
- Bulunduğunuz ortamda size söz düşmüyorsa telaşlanmayın. Aktif bir dinleyici olun yeter.
- Fikirlere, ürettiğiniz sorularla tepki verin.
- Karşı fikirden olanlara kendinizi tamamen kapatmayın. Onları iyi dinleyin cevap vermek için hazırlığınız tam olsun. Dinlerken söylemek istediğinizle beraber, karşınızdaki ne söylüyorsa onu da düşünün.
- Dinlemeyi eğlenceli hale getirin.
- Medya araçlarını kullanırken akıllı olun. Neyi nereden ne kadar alacağınızı bilerek davranın. Ne çok geri durun ne de bilgi çöplüğünde boğulun. Hangi bilgi olursa olsun değil, seçkin bilgi isteyin.
- İnsanlara takıntılı olmayın, fikirlere ve hadiselere takıntılı olun.
- Her ortamda pusula sorularınız olsun. Sorularınızla insanların dünyasına girmeye çalışın. Kendinizi dedektif gibi hissedin.
- Dinlediğiniz kişiden kendinizi üstün görmeyin. Her insanda mutlaka dinlenilecek bir nokta vardır.
- Uzun konuşmalara dayanabilecek, analiz yeteneğini geliştirmiş dinleme performansı yüksek kişiler olmaya çalışın.
- İyi bir dinleyici önce kendi hayatını sonra hayatındaki insanların hayatlarını değiştirir.