AraştırmaKapakKeşfet

Manisa’da Fatih’in Eğitim Yılları

Padişah yetiştiren şehzade şehirleri, diğer beldelerden daha bir başkadır. Geçmişle geleceğin birbirine karıştığı bu şehirlere gittiğinizde şehzadelerin buradaki ayrıcalığını hissedersiniz. Manisa da Fatih Sultan Mehmed’in izlerini taşıması hasebiyle özel bir yere sahiptir.

Fatih Sultan Mehmed Manisa’ya şehzade olarak geldiğinde tarihler 1443 yılının bahar ayını göstermektedir. Saruhanoğulları’ndan Osmanlılar’a Fatih’in babası zamanında geçen Manisa şehri, o tarihlerde bölgenin incisi gibidir. Saruhan Bey döneminde yaptırılan Beylik Sarayı, şehrin merkezinde 50 dönümlük bir araziye yayılmıştır. Bütün ihtişamıyla gelenleri cezbeden bu saray, Sultan ikinci Murad Han tarafından yeniden imar edilecektir.

Osmanlı Devleti’nin idarî geleneğine göre şehzadeler en geç on iki yaşına gelince sancağa çıkarlardı. Şehzade Mehmed de, 1438’de ağabeyleri Ahmed ve Alâaddin Çelebilerle birlikte idarî olarak tecrübe kazanması için önce Amasya’ya ve sonra da Manisa sancak beyliğine tayin edildi. Sancak beyliğinde Şehzâde Mehmed’e Kasapzâde Mahmûd Bey ve İbrahim Bey ‘Lala’ tayin edildiler.

İki defa şehzade olarak geldiği Manisa’da Fatih, birincide bir yıl, ikincide ise beş yıl kalarak, toplamda hocası Molla Gürâni Hazretleri vasıtasıyla eğitimini ve karakterini tamamladığı altı yılını burada geçirir.

Molla Yegân tarafından ikinci Murad’a sunulan Molla Gürâni önce Bursa medreselerinden birine müderris olarak tayin edilir. Daha sonra ikinci Murad Han şehzadesini yetiştirmesi için onu Manisa’ya gönderir. Hadis, tefsir ve fıkıhta âlim olan Molla Gürâni, Şehzade Mehmed’in mizacının oluşumunda büyük bir tesire sahiptir. Onun şöhrete kıymet vermeyişi, ağır başlılığı, dürüst mizacı sonraları Şehzade Mehmed’de de görülecektir.

Bu yıllarda Molla Gürâni 33-34, Fatih ise 12 yaşındadır. Hareketli, zeki ve ele avuca sığmaz şehzadenin rahle-i tedrisatta sebat edip ilerlemesinde babasının endişesi vardır. Bir yıl sonra Manisa’dan ayrılıp Edirne’ye gidene kadar geçen sürede bütün bu endişeleri yersiz bırakacak olgunluğu Fatih, rahle başında gösterir. Mükâfat olarak da tahtı resmen babasından devralır. Manisa’dan ayrılınca, Molla Gürâni’den aldığı ilimleri bırakıp bırakmayacağı söz konusu olur. Ancak bu düşünce de Fatih’in ikinci Manisa günlerinde bertaraf edilir. Çünkü Fatih Molla Gürâni gibi hocaları ile Manisa’da beş yıl daha eğitime devam edecektir. Buradaki hocaları tarafından matematik, hendese (geometri), hadis, tefsir, fıkıh, kelâm ve tarih ilimlerinde iyi bir şekilde yetiştirilir. İdare edeceği memleketleri daha iyi tanımak ve yönetmek için Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve Sırpça öğrenir.

[accordions] [accordion title=”Kazı Yapılarak Osmanlı Sarayının Temellerine Ulaşmak Mümkün” load=”hide”][ Prof. Dr. Necla Sevin ]

“Fatih Sultan Mehmed ve diğer Osmanlı şehzadeleri, annesini, lalasını ve bütün maiyetini alarak, tahta hazırlanmak amacıyla, en önemli sancak merkezi olan Manisa’daki Saruhan Sancağı’na gönderilirdi. Sancak merkezi olan Manisa bu açıdan son derece önemliydi. Dolayısıyla, buradaki saray da devleti yöneteceği İstanbul’daki sarayın bir benzeriydi. Yani Birun, Enderun ve Harem bölümlerinin var olduğu söylenebilir. Manisa minyatürlerinde göreceğiniz gibi, sade de olsa, bir avlu sistemi vardı. Sadece Manisa merkezde değil Manisa Sarayı’na bağlı yazlık saraylar Bozdağ ve Gölcük’te bulunuyordu. Yayladaki yazlık sarayların günümüze sadece kalıntısı ulaştı. Manisa’daki saraydan ise yalnızca Fatih Kulesi ya da Köşkü olarak bilinen yapı kalmış durumda. “Bu saraylar yıkılmamış olsaydı, tabii ki çok iyi olurdu. Yeniden yapmak mümkün mü, bilemiyorum. Çünkü sarayın bulunduğu alanın bir kısmı şu anda parkın içinde kalmasına rağmen, bir kısmını şehir işgal etmiş durumda. Kazı yapılıp en azından bazı temellerin ortaya çıkarılması (eğer onlar da kaldıysa) gerekiyor.”[/accordion] [/accordions]

Manisa’da İkinci Dönem Daha Verimlidir

Sultan İkinci Murad son derece idealist, mefkûresi olan ve bu mefkûresine ulaşmak için sebeplerin tamamına tevessül eden, dirayetli bir padişahtır. Onun da en büyük hedefi İstanbul’u fethetmektir. İkinci Murad bir kere İstanbul’u kuşatmasına rağmen vakit gelmediği için fetih kendisine müyesser olmayacağını görür. Aldığı manevi işaretler de fethin kendisine değil evladı Şehzade Mehmed’e nasip olacağı yönündedir.

Fetih hasreti çeken padişah bundan sonra gayretini, cihan tarihini değiştirecek evladının tam ve kâmil bir insan olarak yetişmesine verir. Maddi ilimlerde Molla Gürâni, manevi ilimlerde Akşemseddin Hazretleri Fatih’i yetiştirirler. 14 yaşına geldiğinde İkinci Murad Han, artık beklenen vakit gelmiştir diyerek, saltanatı evladına devreder, Manisa’ya çekilir, burasını imar eder. Ancak beklenen vakit daha gelmemiştir. Batıdan haçlı seferleri yeniden başlayınca Sultan ikinci Murad tekrar Balkanlar’a geçer ve beş yıl daha batıdan gelecek her türlü tehlikeyi ortadan kaldırır. Bu beş yıl sonrasında fetih için her türlü zemin hazırdır artık.

2

Saray-ı Amire’de Kemal Bulan Karakter

ikinci defa Manisa’ya şehzade olarak gelen Şehzade Mehmed’in burada geçirdiği beş yıl gerek şahsı, gerekse Osmanlı Devleti için çok verimli olur. Zira genç şehzade bu müddet zarfında tam bir ihtisas faaliyeti devresine girer. Liyakatli hocaları sayesinde daha önce öğrendiği bilgi ve tecrübesini artırır.

Şehzade Mehmed Manisa yıllarında aynı zamanda ikinci Kosova Savaşı’na katılır, ordunun sağ cenah kumandanı olur. Yine bu yıllarda babasıyla Arnavutluk seferine katılır. Edirne’de Dulkadiroğlu Süleyman Bey’in kızı Sitti Hatun ile evlenir. Manisa’da geçirdiği günlerinde bugün hâlâ Manisalıların Fatih Kulesi diye bahsettikleri Saray-ı Amire’yi tamir ettirir.

Fatih’in gençlik yıllarının geçtiği ve yetiştiği bu Manisa Sarayı, günümüze ulaşamamıştır. Yunan Harbi sırasında zarar gören saray, Osmanlı’dan sonraki ilgisizlikten nasibini alır ve yavaş yavaş yıkılır. Sultan ikinci Murad’ın yeniden yaptırdığı bu saray, Şehzade Fatih’in ikinci defa şehre geldiği 1445 yılında en geniş konumuna ulaşmıştır. Osmanlı kaynaklarında, 13 intizamlı kulesine istinaden ihtişamıyla övülür.

Bugünkü konumu ile saray, Hatuniye Külliyesi’nin bulunduğu yerden başlayarak istasyona kadar 56 dönümlük bir alan içerisinde bulunuyordu. Ancak şimdi yerinde bir adet park ve otopark var. Bir zamanların 13 kulesinden geriye kalan tek kule, şehirde Fatih Kulesi olarak biliniyor. Kızılay Manisa şubesinin mülkiyetinde olan bu kuleyi gelip görenler, sırrını çözmeye çalıştıkları tarihi bir minyatüre bakar gibidirler. Ancak sırrını kaç kişi çözer bilinmez. Şemailnâme-i Ali Osman’da yer alan minyatür esas alınarak yaptırılan Saray-ı Amire maketi, bugünkü Manolya Meydanı’nda geçmiş günlerin kudretini hatırlatır…

En Yeniler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu