Ramazan ayının bitmesi ile birlikte bu ayı tam manası ile geçirdiğini düşünenler rahat bir bayram yapacaklar. Ancak bayram günleri dikkatli olmamız gereken bir konu var. Oda mide rahatsızlıkları.
Hüseyin Tenör
Ramazan bayramı ve sonrasında en yaygın görülen mide ekşimesi ve yanması temelinde mide nasıl korunur sorusunu sizin için Hisar Hastanesinden Gastroloji ve Dahiliye Uzmanı Dr. Mustafa Güçlü ile konuştuk. Güçlü; “Bir ay boyunca oruç tutup farklı bir yeme içme dönemi yaşayan bünyeler, edindikleri güzel alışkanlıklarını devam ettirip sıhhatlerini korumalarını tavsiye ediyoruz. Bu aydan sonra kişi, iradesini göstererek hem az yemeli hem de sağlıklı ve hazmı kolay olan gıdaları tercih etmelidir.” dedi.
Mide ekşimesi ve yanmasının sebepleri nelerdir?
Mide ekşimesi ve yanmasının çok çeşitli sebepleri var. Şikayetlerin meydana geldiği yer midenin koruyucu tabakası, mide içerisindeki asit ve gıdalardır. Tabi buna bir de midenin motor fonksiyonu dediğimiz midenin çalışmasını eklemek lazım. Gıdalar midede sindirilirken mide pepsin denen hormon ve hidrokrolül asit diye adlandırdığımız bir asit salgılar. Bu salgılarda bir sorun olursa gıdalar iyi sindirilemiyor demektir. Şayet mide koruyucu tabakasında da bir zedelenme varsa mide asidi, zedelenen o koruyucu tabakadan mideye zarar vermeye başlar. Ek olarak yağlı yemekler ve yemeği hızlı yemek de mide ekşimesi yaparken bazen soğan, nane, çikolata, domates, turunçgiller ve aspirin de mide ekşimesi yapabilir. Dar elbise ve aşırı kilonun da mide ekşimesine sebep olduğu görülmüştür. Böylece hasta, midesinde ekşime ve yanma hisseder.
Mide koruyucu tabakasının zarar görmesinin sebepleri neler?
Aslında mide koruyucu tabakasına zarar veren birçok sebep vardır. Ancak en önemlilerini ve en fazla zarar verenleri sıralayalım. Bunlardan biri mide mikrobu denilen helicobakter pyloridir. Bu mikrop ülkemizde %80-85 oranında toplumumuzda bulunmakta ve ağız yolu ile özellikle çocukluk çağında alınmaktadır. İçilen sulardan ve yenen gıdalardan olabilir. Ama ülkemizde yüzde seksen oranında görülürken bu oranın yüzde ona kadar düştüğü ülkeler var. Mide koruyucu tabakasına zarar veren ikinci durum, kullanılan ağrı kesicilerdir. Maalesef toplumumuzda birçok ağrı kesici düzensiz bir şekilde kullanılıyor. Ve bunların yüzde yüze yakını parastolon grubu hariç mide koruyucu tabakasına zarar veriyor. 20 mlgr en düşük asprin alınsa dahi mide koruyucu tabakasını zedeliyor. Üçüncü en sık karşılaştığımız sebepler; alkol, sigara, gazlı içecekler ve stres. Bunlar da mide koruyucu tabakasına zarar veriyor. Mide tabakasında zarar gören bölgeler mideyi her türlü hastalığa açık hale getiriyor.
Midede bir arada bulunan gıdaların ekşimeye bir etkisi var mı? Mesela acı ile tatlının bir arada midede bulunması zararlı mı?
Midenin kapasitesi aşılmadığı sürece ve mide koruyucu tabakasının sağlıklı olduğu durumlarda şayet midede başka bir hastalık yok ise normal yenen gıdalar midede rahatlıkla sindirilir. Midenin kapasitesi zorlanır ise mesela midenin kapasitesi 1 lt diyelim. Biz bunu 1.5, 2 litreye çıkartmaya çalışırsak hazımsızlık, mide ekşimesi gibi hastalıklar görülür. Bunun haricinde midede bulunan gıdaların türü ekşimeye çok fazla etki etmiyor. Buradaki uyarımız yenilen gıdaların dozunun iyi ayarlanmasıdır. Tatlı ve acı yenilecekse aynı anda ve midede de bir rahatsızlık yoksa azar azar yenilebilir. Sağlam bir mide ise dozunda alınmış bir gıdanın hiçbir zararı olmaz.
Ramazan ayı ile mide küçülmesi görülebilir mi?
Yapılan araştırmalarda açlık durumlarda midede küçülme görüldüğü saptanmıştır. Ama biz iftar ve sahurlarda yeterince yiyip içtiğimiz için mide ne kadar gündüz vakti boş olup küçülse de tekrar eski halini alabiliyor. Kişi iftar ve sahurda da az yemiyorsa midenin küçülmesi diye bir durum söz konusu değildir. Burada uyarmamız gereken nokta gün içerisinde mide boş iken daralır iftar vakti ise bir anda aşırı derecede gıda yüklenir ise ağrı yapar.
Peygamberimiz (s.a.v.) “oruç tutun sıhhat bulun” buyuruyor. Bu hadis-i şerifin mide ile ilişkisi var mıdır?
Mide, karın içerisinde yalnız bulunmuyor. Ona bağlı yemek borusu ve bağırsaklar gibi farklı sistemler var. Gün içerisinde kişi oruçlu iken mide ve bağırsakları dinlenmeye çekiliyorlar. Hücreler kendini yeniliyor. Bunun sonucunda da daha sağlıklı midelere sahip olunuyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta iftar ve sahurda mideye sanayide işlenmiş çok fazla miktarda gıda almamak. Mümkün ise haşlanmış sebze ve meyveleri tercih etmek gerekir. Zeytinyağlı Akdeniz mutfağını da tavsiye ediyoruz. Çünkü zeytinyağı mideyi koruyan bir yağ türüdür.
Ramazan ayı boyunca tavsiyeleri dikkate alıp midelerini dinlendirenler bu durumu nasıl devam ettirebilirler?
Bir ay boyunca mide az yemeye alışmış ise midede küçülme olacaktır. Bundan sonra kişi kendisini kontrol ederek midesinin en fazla yarısına kadar gıda ile doldurmalıdır. Ramazan ayından sonra en fazla dikkat edilmesi gereken yenen yemeklerin miktarıdır. Sindirim için en uygun ortam, yarısı gıda ile diğer yarısı da su ve hava ile dolu olan bir mide ortamıdır. Hava, su ve gıdaların mideden eşit pay almalarında tabi ki öncelikli olan tercihlerden olmalıdır. Bundan sora kişi iradesini göstererek hem az yemeli hem de sağlıklı ve hazmı kolay olan gıdaları tercih etmelidir. Böyle olursa midesine çeki düzen verdiği oruç döneminin mükâfatını diğer günlerde alabilir.
Karışık Yemek
Birbirine uygun olmayıp, hazım için ayrı enzim isteyen yemekler karışık yenirse hazım olunmaz, çürür veya mayalanır. Örnek olarak karbonhidratlar ve proteinler birbirine zıt düşer. Çünkü bunların parçalanabilmesi için her ikisinin ihtiyaç duyduğu enzimler birbirine zıttır. Bu zıtlık her iki enzimin birbirini yok etmesini sağlayarak, hazmın gerçekleşmesini engeller ve böylece hazım yapılmayınca çürüme başlar. Hazım olunamayan yemek, bağırsakta toplanır ve zamanla bağırsağı genişleterek cepler oluşturur. Bu ceplerin içinde dışkısal taşlar toplanır ve yıllarca orada saklanır. Böylece bağırsağın duvarları kanalizasyon boruları misali zehirli artıklarla kaplanır. Buna bağlı olarak bağırsak ağırlaşır, hareketi yavaşlar ve sonuçta kabızlık meydana gelir. Bu durumda vücudun intoksikasyonu katastrofik şekilde büyür(Vücutta toksin birikmesi katlanarak artar). Vücut, çok halsiz kalarak yorulur, gaz ve uyku meydana gelir. Çürümüş yemekler bağırsağı zehirleyerek kana karışır. Kandan bütün organlara ve hücrelere yayılarak onları zehirler ve hastalıklara yol açar. Çürümüş ve mayalanmış yemeklerden oluşan tuzlar, vücutta kireçlenme yapar.