Evlatlık Mirastan Pay Alabilir mi?
Arkadaşımın öyle söylediğine bakmayın, feraize göre miras taksiminde herkesin işi zaten çok kolay. Hazreti Allah miras meselesini ayeti kerimelerle tek tek Vazetmiştir zaten. Taksimi zorlaştıran tek nokta ailelerin bu taksime razı olmamaları. Terekeden pay alacaklar kabul ettiği takdirde, mülkiyette de problem olmadığı varsayılırsa beş dakika içerisinde miras taksim edilebilir.
Hiçbir kimse, hiçbir kanun, hiçbir mevzuat ve hiçbir güç; Rıza-i taksime yani Feraize ( Feraiz: İslam Miras Hukuku) göre taksime mani değildir.
Hazreti Allah miras meselesini, Sure-i Nisa Ayet; 11, 12 ve 176 ‘da teferruatlı bir şekilde biz kullarına emr-u ferman ile vasiyet etmiştir.
Evlatlık mirasçı değildir.
Genelde evlatlık meselesi bir şekilde çocuğu olmayan aileler arasında görülüyor. Ailenin düşüncesi evlatlık edindiği çocuğu büyütür yetiştiririm ve yaşlılığımda da o bana bakar sonunda da miras ona kalır. Ancak burada iki önemli konunun altı çizilmesi gerekiyor. Biri evlatlığın mahremiyet meselesi diğeri ise miras.
Günümüz aile yapılarında genelde mahremiyet unutulduğu gibi evlatlığın aile içindeki mahremiyet durumu ise tamamen terk edilme noktasındadır.
Meri hukukun evlatlığı, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olarak kabul etmesi de evlatlığın mirastan hisse almasına sebep oldu. Meri hukukta evlâtlığın kendi ailesindeki mirasçılığının devam etmesi ise kendi içinde ayrı bir mantık problemi olarak duruyor. Feraizin miras taksimine inandığımız için, bunun gibi mantık problemleri bizi ilgilendirmiyor.
İslam’dan önce de evlatlık muamelesi vardı ve çok yaygındı. Araplar evlatlık edindikleri çocukları öz evladı yerine koyarlardı. Hatta Peygamber Efendimiz Hazreti Zeydi evlatlık almıştı. Fakat daha sonra bu hususta ayeti kerime inzal buyurularak onlara öz evlat muamelesi yapılması yasaklanmıştır.
Evlat edinme meselesinin gerek çocuğun psikolojisi gerek mahremiyet açısından pek çok tarafı vardır. Fakat mirası alakadar eden tarafı da olduğu için kısa bir hatırlatma yapılacaktır. Bir miras mevzuunda mirasçılar arasında evlatlık olup olmadığı da sorulmalıdır.
Feraize göre miras taksiminde evlatlık verilmiş olanlar kendi anne babalarının mirasçıları olup, evlatlık gittiği yerden dinen miras alamazlar. Eğer evlatlık olana, nüfusta kaydına geçirildiği kişinin mirasından pay verilirse Hazreti Allah’ın mirasçı kılmadıkları mirasçı yapılmış olunur ve mirasçı olanların hakları da noksanlaştırılmış, hatta belki de tamamen mahrum edilmiş olur.
Ancak nesebini (Nüfus kayıt bilgilerini) bozmadan ve mahremiyete riayet ederek muhtaç çocuklar himaye edilebilir. Kişi hayatta iken bu çocuğa istediği kadar mal verebilir, Hatta malının tamamını verebilir.
Fakat ölümü halinde asla mirasçısı olamaz. Yine bu evlatlık alan kişi sağlığında iken bir vasiyet ile terekesinin 1/3’ünü vefatından sonra verilmek üzere evlatlığına bırakabilir.
Bir kişinin kendi varisi olan öz evladını evlatlıktan, baba ve anasını, babalıktan, analıktan, red suretiyle mirastan mahrum etme muamelesi de dinen caiz değildir. Yani; hiç kimse dinen mirasçısı olan bir kimseyi mirasından mahrum etme hakkına sahip değildir. Esasen bu gibi davranışlar akrabalar arasında nefret duygularını körükler. Dinimiz ise meydana gelmiş kırgınlıkların giderilmesi için gayret gösterilmesini emreder.
Dinen mirasçı olmayan evlatlıklar için, murisin bu çocuklar üzerindeki bazı taahhüt ve tasarruflarından dolayı “Zımni Vasiyet” olduğu telakki edilerek, Fakat mutlaka ve muhakkak dinen mirasçı olan varislerinden helallik alınarak terekeden 1/3’e kadar bu evlatlık çocuklara mirastan pay verilebilir. Ancak bu hususta da hak geçmemesi için çok iyi tetkikat yapılması gerekir.Eğer vefat eden kişi erkek ise çocuksuz olarak vefatı ile geride bıraktığı eşi; Sure-i Nisa Ayet:12’ye göre 14 hisse miras alacaktır.
Evlatlık edinen kişi vefat ettiğinde kendi öz evladı, torunu, annesi, babası, dedesi ve hiçbir kardeşi yoksa varislik ölenin amca tarafınındır. Amcası ve amcaoğulları ve onların oğulları da yoksa ayrıca babasının amcaları veya oğulları, meyyitin dedesinin amcaları veya oğulları yok ise yani meyyitin baba tarafından hiçbir erkek varis olmazsa o zaman, zevi’l-erham dediğimiz meyyitin; kız yeğenleri ile kız kardeşinin çocukları ve hala, dayı, teyze cihetinden akrabaları vesaire gibi kişiler mirasçı olurlar.
Erkek akraba bulunmadığında evlatlığa değil kadın olsun erkek olsun zevi’l-erham sınıfından en yakın akrabaya miras verilir.
Yine onlarında; Ana baba bir veya baba bir veya ana bir akrabalık durumları varislik yönünden dikkate alınır ve öncelik tanınır.
Murisin mal varlıkları; bahçe, tarla, arsa, evler gibi gayrimenkulleri, nakit, araba ve sair menkulleri, velhasıl bütün mal varlığı feraiz hükümlerine tabidir.