Eğitim

Merak Uyandırarak Öğretmenin Gücü

Derslerde materyal kullanmak, dersin daha etkili geçmesini ve özellikle kalıcı öğrenmeye katkı sağlar. Bu nedenle, derse girmeden önce bir kutunun içine birkaç parça eşya koyarak bir materyal hazırladım. Elimde kutuyla sınıfa girdim. Öğrencilere hâl hatır sormak istedim, ancak elimdeki kutu, dikkatlerini hemen çekti. “Öğretmenim, nedir o kutu? İçinde ne var?” diye sormaya başladılar.

İçinde ne olduğunu söylemeden kutuyu sallamaya başladım. Kutudan gelen ses, meraklarını daha da artırdı. Tüm sınıf meraklanmış, gözler kutuda, kulaklar çıkan sese odaklanmıştı.

“Öğretmenim, ne var içinde?” soruları artmaya başladı. Kutuyu tekrar salladım ve sordum: “Sizce kutunun içinde ne olabilir?” Cevaplar hemen gelmeye başladı: “Anahtar var. Flash disk ya da tarak olabilir mi?”, “Bence kalem var.” Bütün öğrenciler birer ikişer tahminlerde bulundu, ancak kimse doğru cevabı bulamadı. “Hayır, bu söylediklerinizden hiçbiri yok,” dedim. Kutuyu tekrar salladım, öğrenciler, sese daha dikkatle kulak verdiler. Bazıları “Öğretmenim, bir kez daha sallar mısınız?” diyerek tekrar denemek istedi. Sıraların arasına girip kutuyu sallamaya devam ettim, bu da meraklarını daha da artırdı.

Onlardan şunu istedim: “Bu kutunun içinde olabilecek 5 şeyi yazın.” Öğrenciler yazmaya başladı. Bazıları hem yazıyor hem de yüksek sesle söylüyor, bazıları ise “Ben bulamadım, aklıma bir şey gelmiyor,” diyerek üzülüyordu. Onları motive ederek yazmaya teşvik ettim. Belirli bir süre sonunda, “Evet, hadi bakalım, şimdi yazdıklarınızı okuyun,” dedim. Bazıları 5 şey dahi yazamamış, kimisi iki, kimisi üç şey yazmıştı. Yazılanların bir kısmını okuttum, ancak yine kimse doğru tahmini yapamamıştı. “Tutturamadınız,” dedim. Bunun üzerine öğrenciler, yazdıklarının dışında farklı birçok şey söylemeye başladılar.

Daha sonra onlara şunu söyledim: “Şimdi size bir süre vereceğim. Bu süre içinde kutunun içinde olabilecek 50 şeyi yazın.” Önce şaşkınlıkla “Bu kadar şeyi nasıl yazacağız?” diye sorsalar da, “Süreniz başladı, hızlı düşünün,” diyerek onları yönlendirdim. Ara sıra “Hayal gücünüzü zorlayın, kutunun içinde ne olabilir?” gibi cümlelerle teşvik etmeye devam ettim. Tabii, ara sıra kutuyu sallamayı da ihmal etmedim.

Öğrenciler yazmaya başladı. Süre dolduğunda, “Evet, şimdi yazdıklarınızı sayın bakalım. Kim kaç tane yazmış öğrenelim,” dedim. İlk verdiğim süreden biraz daha fazla süre tanımıştım. Sınıfta hedefi yükselttiğim için bazı öğrenciler 20, bazıları 30, kimisi de 50’den fazla şey yazmıştı. Sınıfın genel ortalaması 30 civarındaydı. Yani, herkes ilk hedefin en az üç-beş katı kadar şey yazmıştı.

Arif’in beyni, öğretmeninin verdiği merak uyandırıcı görevle birlikte yoğun bir aktivite içine girer. İlk etapta, kutunun içindekini tahmin etme süreci, beyninin prefrontal korteksini devreye alır. Bu bölge, problem çözme, mantık yürütme ve olasılıkları değerlendirme yeteneklerinden sorumludur. Aynı zamanda, hipokampus, geçmişte edindiği bilgileri tarayarak kutunun içinde olabilecek şeyleri hayal etmeye yardımcı olur. Bu süreçte beyninin bilgiye olan açlığı, dopamin salgısını artırır; bu da Arif’i hem heyecanlandırır hem de görevi tamamlamak için motive eder.
Görev, 50 maddeye çıkarıldığında, Arif’in beyni daha karmaşık bir duruma adapte olur. Merak ve bilinmeyenin oluşturduğu pozitif stres, amigdala tarafından yönetilir. Arif, 50 farklı tahmin üretmek için hayal gücünü genişletir ve default mode network (DMN) olarak bilinen dinlenme durumundaki beyin ağı yerini aktif bilgi işleme sürecine bırakır. Bu süreçte, Arif’in beynindeki ventral tegmental alan, ödül beklentisiyle çalışarak tahminlerin doğru çıkabileceği fikrinden heyecan duyar. Bu zorlu fakat eğlenceli görev, Arif’in bilişsel kapasitesini genişletirken, aynı zamanda öğrenme ve farklı düşünme becerilerini de güçlendirir.

Hedefleri büyük tutmanın önemi

Sonra öğrencilere dönerek şöyle dedim: “Bakın, daha önce size küçük bir hedef verdim, o hedefi dahi tutturamayanlar oldu. Ancak daha sonra bu hedefi 10 kat büyüttüm, yani 50 şey yazın dedim. Birçoğunuz 40’tan daha fazla yazdı. Neredeyse 8 kat fazla yazdınız. Gördünüz mü? Hedeflerinizi büyük tutmalısınız.”

Buraya kadar olan bölümde şu dersi çıkardım: Öğrencilerimize vereceğimiz hedefler büyük ve iddialı olmalı. “Hedef ödevdir, üstü muhabbettir” sözü gereği, hedefler doğru belirlenmeli ve azimle gerçekleştirilmelidir.

Bu minvalde öğrencilere birkaç nasihatte bulunduktan sonra kutuyu bir kenara koydum ve artık derse geçebileceğimizi söyledim. Ancak öğrenciler merakla bana bakarak, biraz da kuşkuyla, “Peki kutunun içinde ne vardı, öğretmenim? Bize göstermeyecek misiniz?” diye sordular.

“Hayır, göstermeyeceğim. Buradaki maksat, hedeflerinizi yüksek tutmayı öğretmekti,” dedim. “Bu konuda ders bu kadardı, kutuyu boş verin,” diye ekledim. Ancak öğrenciler ısrarla, “Biz, kutunun içinde ne olduğunu bilmek istiyoruz, çok merak ettik,” dediler. Ben de, “Bunu şu an bilmeniz önemli değil, derse geçelim,” dedim.

Merakın gücü

Fakat öğrenciler ısrarla ve biraz daha asabileşerek, “Hayır, öğretmenim, içinde ne olduğunu çok merak ediyoruz. Bize göstermeniz gerekir. Şimdi bilmek istiyoruz,” diyerek ısrara devam ettiler. Ben de, “Söylemeyeceğim,” deyip karşılık verdim. O sırada öğrenciler, sıralarından yavaşça kalkarak, “Onun içinde ne olduğunu bilmek istiyoruz,” diyerek üzerime doğru yürüdüler. Hemen kutuyu alarak, “Göstermeyeceğim, ne olduğunu size söylemeyeceğim,” dedim. Hepsi bir ağızdan bağırarak, “Biz, içinde ne olduğunu merak ediyoruz, bilmek istiyoruz. Bize mutlaka söylemelisiniz,” diyerek etrafımı sardılar. Merakları artık zirveye ulaşmıştı. Ama ben ısrarla kutunun içinde ne olduğunu söylemiyor, onlara göstermemeye devam ediyordum.

O sırada koridordan geçen bir öğretmen, sınıfta olanları fark ederek telaşla içeri girdi. “Hocam, ne oluyor burada? Bu öğrenciler, sizden ne istiyor?” diye sordu. Ona dönüp gülümseyerek, “Öğrenmek istiyorlar, hocam. Öğrenmek istiyorlar!” dedim.

O gün anladım ki, bir öğretmen öğrencilerinde merak uyandırırsa, onları öğrenme sürecine katılmak için motive edebilir. Merak, öğrencilerin öğrenme isteğini artıran en önemli unsurdur. Eğer bu merakı uyandırabilirsek, dersler unutulmaz bir deneyime dönüşebilir.

Şu an bu satırları okuyan siz de kutunun içinde ne olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Ancak burada esas mesele, kutunun içindekini öğrenmek değil; öğrencilerde öğrenme arzusunu uyandırmaktır.

Hedefim şu: Bir ders hayal edin. Herhangi bir branştan, herhangi bir konudan olabilir. Öğrenciler peşimizden koşarak, “Öğretmenim, bana öğret! Biraz daha ders yapalım!” diyorlar. Bu mümkün mü? Elbette mümkün. Yeter ki dersin ilk dakikalarında öğrencilerde merak uyandıralım. Çünkü her insan, merakının peşinden gider.

En Yeniler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu