Arı ve onun insanlara sunduğu ilahi mucizesi olan bal tam bir hayret konusudur. Sektörde bal, sahtesiyle geçeğiyle ve sansasyonel bal haberleriyle hep konuşulur. Sağlık alanında ise bal, sınırları çizilemeyen bir alanda insanlara şifa dağıtmaya devam etmektedir. Veterinerler arıdaki sırrı çözemedikleri gibi, gıda mühendisleri ve doktorlarda baldaki sırları anlatmaktan bile aciz kalmışlardır. Sanayi, sağlık ve bilim sektörlerinin minicik bir arıda aciz kalmalarında derin manalar vardır. Biz de arıyı ve onun mucizesi olan balı anlatırken acziyetimizi beyan ederek yazımıza başlıyor.
Arıların binlerce çeşidi vardır ve gruplar halinde dağlarda, mağaralarda, meşeliklerde yaşarlar. Arılar yuvalarını ağaç kovuklarında, duvar oyuklarında ve benzer yerlerde yaparlar. Buralardaki zararlı böcekleri yok ederler. Arıların bir kısmı da ehlidir ki, onlar da kovanlarda, çardaklarda yaşarlar. Bu ehlî olan bal arıları üç gruba ayrılmıştır.
Bal Arıları
Birinci grup arıların üzerinde hâkim, ana arıdır. Ana arılardan her kovanda bir tane bulunur. Ana arı kendisine eş bulmak için bir defa uçuş yapar. Bu uçuştan sınra yumurta yapmakla vakti geçirir. Üç dört bin kadar yumurta yapar. Ana arının yaptığı bu yumurtalar üç gün içinde patlar ve içlerinden kurtçuk şeklinde yavrular çıkar. Çıkan yavrular sekiz, on gün içinde arı halini alırlar.
İkinci grup, erkek arılardır. Dışarıya çıkan anaarıyı bunlar takibedir. Erkek arılardan bir tanesi ana arıya yumurta bırakır ve hemen ölür. Bu erkek arıların iğneleri yoktur.
Üçüncü grup, işçi arılardır. Bunlar her kovanda elli binden seksen bine kadar toplu bir halde yaşarlar. Bunlar çiçeklerden çiçek tozu toplarlar. Arıların görme ve koku alma kuvvetleri çok keskindir. Bal alacakları çiçekleri çok uzaktan görürler ve kokularını hissederler.
Mühendislik Harikası Petekler
Bal arıları peteklerini altıgen bir şekilde yapar. Böylece bal yaptıkları yerde hiç boş yer bırakmamış olurlar. Bunu yapabilmek için sanatlarını mükemmel icra ederler. Bal arılarının italyan, kafkasya, kıbrıs arıları diye bazı çeşitleri de vardır. Arılar bir kovan içerisinde yılda kırk kilo bal yapabilirler. Kışın bir kovandaki otuz bin kadar arı için on beş kilogram kadar bal bırakılır. Bu onların kışlık gıdasını teşkil eder.
Bal, insanlar için de çok faydalıdır. Vaktiyle şeker yapılmadan evvel insanlar şeker ihtiyaçlarını bal ile temin ederlerdi. Bal arıları insanlar tarafından beslenmeden evvel taş, ağaç kovuklarında barınırlardı. Milâttan beş bin sene evvel ilk defa olarak mısır’da arı yetiştirilmiştir.
Şifa Kaynağı BAL
Kur’ân-ı kerîm’de “Ve Rabb’in bal arısına ilhâm etmiştir ki, dağlardan ve ağaçlardan ve çardaklardan evler edin. Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabb’inin kolayca olan yollarına git. İçlerinden renkleri muhtelif bir şerbet çıkar, onda insanlar için bir şifâ vardır. Şüphesiz ki, bunda tefekkür eder bir kavim için elbette bir ibret vardır.” (Nahl Sûresi, âyet 68, 69) buyurulmuştur.
Nahl suresi, ilahi hikmetlerden biri olan bal arılarını anlattığı için nahl (bal arısı) ismini almıştır. Bu ayet-i kerimede de bal arılarının nail oldukları ilham ve iktidar sayesinde ne kadar faydalı bir gıda meydana getirmekte olduklarına dikkatimizi çekmektedir.
Bal arıları birer minik canlı oldukları halde cenâb-ı hak’kın verdiği bir kabiliyetle büyük bir eser meydana getirebiliyorlar. Yaptıkları peteklere verdikleri geometrik bir şekil ve içerisine yaptıkları bal ne kadar mühim ve ne kadar faydalı bir gayeye müteveccihtir. Vücuda getirdikleri balların renkleri, tatları, kokuları birbirinden farklıdır. Artık öyle bir minicik bir canlının o kadar sanatkârane, nefis bir muhafaza içinde o kadar leziz bir gıdayı vücuda getirmesi, onun öyle büyük bir kabiliyete sahip bulunması, bir ilâhî ilham, bir ilâhî ihsandır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) balın şifa olduğuna dair birçok hadisi şerifi vardır. Bunlardan bazıları: “Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. Biri bal, diğeri ise kur’ân-ı Kerim’dir.” (ibni mace, tıb)
Arı Nasıl Bal Yapar
Arıların bal yapma ve hayatlarını devam ettirebilmeleri için üç çeşit maddeye ihtiyaçları vardır. Çiçek tozu, balözü ve su. İsçi arı, çiçek tozu toplamaya gittiği zaman bunları ayrı ayrı çiçeklerden olanlarını ayrı çiçek tozu kesesine koyar. Her ne hikmetse hiçbir zaman da birbirine karıştırmaz. Bu keseler doluncaya kadar isçi arı, aynı türden çiçekleri ziyaret etmeye devam eder. Bu, çiçeklerin yalnız kendi türleri arasında tozlaşmasını sağlama yönünden çok önemli bir noktadır.
Toplanan çiçek tozları genç arılar tarafından kovanda teslim alınır ve gerektiğinde dağıtımı yapılmak üzere kurtçukların yakınındaki petek gözeneklerine depo edilir.
Balözü, özellikle yetişkin bal arılarının besin maddesidir. Bal durumuna getirildiği zaman da yedek bir besin olarak petek gözeneklerinde saklanır. İsçi arı, balözünü kovana kursağında getirir. Kimyasal değişimler de daha bu sırada baslar. İşçi arılar, kovana geldiklerinde, kursaklarında az çok bir değişikliğe uğramış balözünü ağızlarından çıkarıp isçilere teslim ederler. Bunlar da balözünü tekrar kursaklarında yoğurmaya devam ederek bala dönüştürürler. Dönüşüm sırasında balözü, suyunu kaybeder. (Balözündeki suyun oranı % 60, baldaki su miktarı ise % 20’dir). Bütün bu dönüşüm işleminden sonra gene işçi arılar balı, ağızları iyice kapalı gümeçlere doldururlar.
İsçi arı, bir seferde ortalama 50 mgr. balözü getirebilir. Bir kg. balözünü toplaması için 20.000 sefer yapması gerekir. Her seferin uçuş yolu uzaklığını ortalama 5 kilometre kabul edersek, isçi arının 1 kg. balözünü toplayabilmesi için uçacağı mesafe 100.000 km.yi bulur.
Kovanda özellikle kurtçukların beslenmesi için çiçek tozu macuna ihtiyaç vardır. Bu macunda da su kullanılması gerekir. Suya ihtiyacı olan arılar, suyu kursaklarına doldurarak getirirler. Kovana yiyecek taşımakla görevli isçi arılar, aralarında iş bölümü yapmışlardır. Kovanın içinde çalışan genç arılar, dışarıda çalışan yaşlılar çiçek tozu, balözü veya su ihtiyacını bildirirler. Ancak nasıl bildirdikleri ve hangi dili konuştukları bugüne kadar anlaşılabilmiş değildir.
Balın şifası artık tartışılmaz derecede her insan tarafından kabul ediliyor ve birçok derde devası biliniyor. Balın bilinmeyen ya da az bilinen tarafı ise, baldaki şifanın aç karnına yemeklerden önce yenilmesiyle ortaya çıkacağıdır. Ancak yenilen bu bal yemek öğünü yerine geçtiği için de baldan sonra o öğünde yemeği terk etmek daha doğru olur.
Sahte Bal Nasıl Bilinir?
Bala su değmediği müddetçe kolay kolay bozulmaz. Kristalize olan balı tekrardan eritmek için sıcaklığı 40-45 dereceyi geçmeyecek bir su içerisinde bekletmek gerekir. Şayet sıcaklık fazla olursa balın kalitesinde azalma olur. Balın saklama koşullarına dikkat ederken illa ki buzdolabına koymaya çalışmak gerekmez. Cam bir kap içerisinde güneş görmeyen bir yerde saklanabilir.
- Bal alırken ya baldan anlamak lazım ya da esnafa güvenmek gerekir. Günümüzde artık bir de markalar var. Ya da markalara güvenmek gerekiyor. Bir yerden almaya başladığınızda mutmain oluyorsanız şifasını da bünyenizde hissediyorsanız devamında oradan alabilirsiniz.
- Sahte balı hakikisinden ayırt etmenin yolları:
- Bal damağa değdiğinde hemen eriyorsa o bal sahte olabilir.
- Kaşıkla alındığı zaman geçek bal rahat sarkar. Ve son damlası da kaşığa doğru çekilir.
- Bal yenilirken hemen doyma olmaması lazımdır.
- Gerçek bal, soğuk ortamlarda kristalleşebilir; sahte bal şekerlenmez.
- Gerçek balın çok özel, esans gibi hafif bir kokusu vardır. Balı keserken, saklama kabını açıp kapatırken bu koku daha yoğun algılanır.
- Gerçek bal, glikozlu bala göre daha koyu kıvamdadır.
- Gerçek bal, şerbet gibi aşırı tatlı değildir. Glikozlu bal daha tatlıdır. Bal ağza alındığında birkaç tür tat alınır. Yapay ballarda düz, tek bir tat olur.
- Ucuz olan ballarda şeker türevlerinden şüphe edilmelidir.
Bal Arılarının Dili
- Bal arıları kendi aralarında uygun bir dille anlaşıyorlar. Çiçek açan ağaçları, polenleri ve diğer yiyeceklerin nerde olduğunu, birbirlerine konuştukları bu dille anlatırlar. Arıların kendilerine özgü bu dilleri, uçuş sırasında çizdikleri şekillere göre anlaşılır. Ya da onların ritmik hareketleri besinin nerde olduğunu birbirlerine haber verir.
- İşçi arı, peteğin üzerinde resimde görüldüğü gibi ritmik hareketler yapmaya başlarsa bu, besin maddesinin güneş doğrultusunda olduğu anlamına gelir.
- Burada işçi arı aynı şekli ters yönlü izleyerek çizmektedir. Bunun anlamı aranılan besin maddesinin güneş doğrultusunun ters istikametinde olduğudur.
- Arıların yaptıkları ritmik hareketin, düşey doğrultuya olan eğimi, kova-çiçek doğrultusuyla, kovan-güneş doğrultusundaki açıyı verir.