Eğitim

Okumak Filini Nasıl Canlı Tutarsınız?

Vaktiyle bir mektepte, hocanın bulunmadığı bir zaman, yaramaz çocuklar bir araya gelirler. Mektepten kurtulmak için bir çare düşünürler. içlerinden biri;

“Hocayı ortadan kaldıralım” der. Başka bir çocuk şu karşılığı verir:

“Hocayı ortadan kaldırırsak yerine başka bir hoca getirirler, yine okumaktan kurtulamayız. Dünyada ‘okumak’ dedikleri şeyi öldürebilir miyiz, ona bakalım!”

Maziden iktibas edilen bu fıkradaki çocuklar “okumak” fiilini ortadan kaldıramadılar. Fakat günümüzde tv, medya, sinema vesaire, niyetlerini açık açık belli etmese de fıkradaki yaramaz çocuklarla hem fikir olup bir şekilde okumayı öldürüyorlar.

Bunun aksine okumak fiilini hayatının merkezine yerleştirenler de var. Şahit olduğum bir hadiseyi zikretmek daha tesirli olacaktır.”Her sabah işe gitmek için 15 dakika otobüs bekliyordum. Sabah iş telaşının yaşandığı yerlerde kimse kimseye pek dikkat
etmez. Vızır vızır arabaların geçtiği, koşuşturmaların yaşandığı caddede, bir aydır her sabah dikkatle takip ettiğim biri var. Her gün “Acaba bugün de kitap okuyacak mı?” diye terüddütlü gözlerle baktım.

Tam bir aydır her sabah otobüse binmeden 15 dakika kitap okuyordu, o kadar kalabalığın gürültünün arasında. O hiç benim onu bir ay izlediğimi bilmeden kitabını okudu. Otobüse bindiğimde o hâlâ okuyordu.”

Bu hadiseden sonra aklıma şu şikayetvâri söz geldi: “Avrupa’da insanlar otobüs beklerken, tramvayda, metroda ellerinde kitap varken, bizim öğrencilerin elinde hiçbir şey yok. Ancak başkasının elinde bir gazete olursa onu uzaktan okumayı tercih ederler.”

Okumak fiili, insanlar yatağa yattıktan sonra ‘gözlerim yorulsun, uykum gelsin’ kabilinden senaryolarla öldürülmeye çalışıldı. Günboyu zihnî yorgunluğun üzerine kitap okumanın ilmi analizini yapmaya gerek yok. Bu, okumayı yavaş yavaş öldürmenin başka bir şekliydi. Gün içerisinde fırsat bulamayıp “Nerde boş vakit var, o zaman oku” demek okumayı öldürmez; ama süründürür.

Metroda, uçakta, otobüste, vapurda okumak elbette hoş bir görüntüdür. Ancak burada okuduklarınızı tam bir okuma saymayın. Buradaki okumalar, ana yemek yemeden önce tadımlık ara yemekler gibidir. Yemekten sonra yenen çerez veya tatlı niyetine damağınızda hoş bir tat bırakır.

Ufak tatlı ve çerezlerle açlığınızı geçiştirdiğiniz gibi ayaküstü okumalarla da okuma iştihanızı köreltmeyin. Okumak fiilini öldürmeyin, gün içerisinde asıl okuma saatleriniz ve yeriniz olsun. Bunun için yapmanız gereken şey, kendinize ait bir okuma masası veya köşesi oluşturun. Yemek için masa/sofra, yatmak için yatak nasıl lazım ise beyni ve gönlü besleyen okumak için de hayatınızda bir yer açın. Açın ki kitaplar masanıza, yanınıza gelebilsin, okumak fiili canlı kalabilsin.

En Yeniler

5 Yorum

  1. bu yaziya katilmamak mumkun degil.vitrinlerimizi abes seylerle degil kitaplarla susleyelim.

  2. Toplum da kisiler artik öyle bir kimlige burunmus ki sehpa ustu dergiler,adet olsun diye her gun alınan gazeteler,ve bir o kadar da okunmamıs okunmayı bekleyen raflık aksesur haline gelen kitaplar. tüketim cilginiyiz;fakat ne hikmetse raflarimiz uretmek entel görünmek icin kullanlilan kitaplarla dolu.

  3. OKUMAK BİR AYRICALIKTIR!!tezinin bir başka ifadesi…elinize yüreğinize sağlık!:)

  4. Zaman buldukça değil, zaman ayırarak okumak lazım

  5. Bende okumak için ayrı bir vakit arayanlardandım taaaaki arkadaşımın biri derginin tamamını okumak yarım saatimi alıyor deyinceye kadar .Demekki bu kadar kısa zamanda okunabiliyormuş deyip başladım artık müdavimi oldum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu