Nasihatin Usul ve Adabı
Her işin icra ediliş şekli vardır. Buna prosedür de denilir usul ve adap da. Prosedürü takip ederek usulüne uygun yapıldığında işlerde başarılı olacağını bilen insanlar akıllı insanlardır. Akıllı insanlar sadece kendi başarılarına odaklanmazlar. Etraftaki insanların başarılı olmasını istedikleri için onlara yol gösterirler. İşte bu yol gösterme işinin bir usul dairesinde yapılmasına “nasihat” verme denilir.
Muhatabın halet-i ruhiyesin münasip bir ses tonu ile ona ulaşabilecek kelimeleri itina ile seçerek yapılan nasihatler hayatta az bulunur. Bu nadir nasihat dönemleri için usul belirleyen risalelerden birisi de Osmanlı döneminde Namık Ekrem Efendi’nin yazdığı eserdir. Namık Ekrem yazdığı eserini şu cümlelerle anlatır:
“Herkes yetiştiği toprağa hizmet etmekle mükelleftir. Ben de ekmeğini yediğim devlet ve memleketime bir hizmette bulunmak maksadıyla “Nesayih” isimli eseri hazırladım. Kitabın içeriği; ahlak, din, nasihat, her Müslümanın bilmesi gereken derslerden ibarettir.
Çocuklara bu gibi lüzumlu olan dersleri okutmak için bir kitap neşretmeyi istiyordum. Allah’ın da izniyle aklıma bu fikir geldi. Ve kitabın tertibine başladım. Allah’ın yardımıyla da muvaffak oldum. Bu kitap birinci kitaptır. Diğerleri; fenni, ahlaki, dini konulardan müteşekkil olacak. Hazırlanırken çocukların anlayacağı şekilde, gayet sade ve anlaşılır hazırlanacaktır, Allah izin verirse.”
Nasihat konusunda Peygamber Efendimiz “Allah, Kitabı, Resûlü, mü’minlerin idarecileri ve bütün Müslümanlar için nasihattir” buyurdu. Müslim, Îmân 95.
Öğüt vermek ve samimi olmak manalarına gelen nasihat, ayrıca balın süzülüp saflaştırılması, mumundan temizlenmesi gibi anlamlarda taşır. Yani nasihat, balın süzülüp temizlenmesi gibi, sözün de hileden ari bırakılıp saflaştırılması demektir.
Nasihat, bilgi ve tecrübeyi aktarmanın, geçmişle bugün ve gelecek arasında bağlantı kurmanın en güzel araçlarından biridir.
Faydalı olmak, geleceğe ait güzel düşünceleri geliştirmek, maziyi iyi bilmekle mümkün olur. Geçmiş bilinmeden geleceğe at koşturulamaz. En ön safta giden atlı olabilmek için geçmişin mirasına sahip olmak elzemdir. Akıllı insan, başkalarının tecrübelerini hayatına aktarır. Kendisinden önce tecrübe kazananların birikimleri, kendi bilgi ve tecrübelerine ilave eder. Nasihat, veren ve alan için bir derstir. Çünkü insana güzeli ve iyiyi anlatır.
Nasihat verenin hem içi hem de dışı saf ve temiz olmalıdır. Böyle olursa, nasihat muhatabın zihninde ve ruhuna tesir eder ve onda derin izler bırakır.
Nasihat, İslamiyet’te farz-ı ayın hükmündedir. Her Müslümanın ailesine, eşine, dostuna nasihat etmesi üzerine farzdır.
- Her şeyin bir adabı olduğu gibi elbette nasihatin de bir adabı vardır;
- Nasihatin kabul görmesi ve tesirli olması için mutlaka ihlasla yapılmış olması gerekir.
- Nasihatte amaç asla aşağılamak veya kusurları açığa çıkarmak olmamalıdır.
- Gizli yapılmalı, nasihat verilecek olan kişinin yalnız olması gözetilmelidir.
Bu hususlara dikkat edilirse nasihat karşı tarafa tesir eder. Elbette ki nasihat edilen kişinin içinde nasihatten ders çıkarabilecek irfan varsa.
Her insan hata yapabilir, doğru yoldan sapıp yanlış yollarda iyiyi, güzeli arayabilir. İnsan bazen düştüğü hatanın farkında olmayabilir. Onu doğru yola sokmak, güzele ulaşmasını sağlamak etrafındaki insanların sorumluluğundadır. Nasihat, hataya düşenleri kurtarmak ve düşmeye meyledenlere de mani olabilmenin en tesirli ilacıdır.
Yazılar çok güzel keyifle okuyor ve istifade etmeye çalışıyoruz hatta yakınlarımız ve sevdiklerimizlede paylaşmayı arzu ediyoruz ancak ne yazıkki paylaşma butonu veya bir kısayolu yok…
Tesekkur ederiz…