Hikaye ve Günlükler

Yakın Akrandan Uzak Ekrana Ağabeylik

Kelimelerin Hikayesi

Hüneri olmayana faydası yok nesebin

Etmez evlâda sirayet şeref-i cedd ü ebin

M. Tevfik

Şunun oğlu veya bunun torunu olmak, elinde bir marifeti olmayan insana hiçbir fayda sağlamaz. Çünkü atalarının hâiz oldukları ilim ve irfana sahip olma şerefi, babadan oğula mîras kalacak şey değildir. Bazı insanlar, böyledir. Onun işi gücü ceddi ile övünmek, sırtını, baba mirası yiyen çocuklar gibi sözlerini ve kelamını da sürekli oraya dayandırmaktır. Kendinden hiçbir fayda hasıl olmaz. Üstelik yaptığı şey de söylediğine uymaz. Uyduğunu söyler; söylediğine uymaz.

Dinle kardeşim, abinim ben senin, anlatayım.

Kendi aranızda, bir zamanlar babadan sonra en çok sözü dinlenendim.

İnsanlık hep abi-kardeş tarihi üzerinden şekillenmiştir. Baba Hazreti Adem, çocukları Habil ve Kabil. Kabil, abi; Habil ise kardeşi.

Habil çoban idi. Birçok davarı vardı. Kurban için, davarının süt ve kaymak gibi en nefis gıdasını hazırladı. Kabil, çiftçi idi. Kurban için, ekininin en kötüsü olanından aldı. Kurbanları yaklaştırmaları emrolununca, hayvan sahibi, en değerlisini, semizini ve güzelini gönlünden koparak takdim etti. Çiftçi olan ise, pek çok buğday başağı bulunduğu halde, ancak bir avuç kötüsünü, karamuklusunu, hem de gönülsüz olarak ayırdı. Arz etmek üzere, Nevz Dağı’na çıktılar.

Neticede, Kâbil’in kurbanı kabul edilmedi. Hâbil’in hediyesi kabul edildi. Kâbil’in kalbinde beliren kibir, onu büyüklük taslama iddiasına ve kardeşine kin gütmesine sebep oldu. Kalbindeki kin, öfke ve haset ateşi, onu kardeş katili yaptı.

Hazreti İsmail ve İshak Aleyhisselâm’ın; ikisi de Hazreti İbrahim’in oğulları. Ancak Hazreti Hacer Validemizden dünyaya gelen Hazreti İsmail, abi; Sare validemizden dünyaya gelen Hazreti İshak, kardeşi; ikisi de peygamber. İsrailoğulları soylarını Hazreti İshak Aleyhisselâm’dan devam ettirir. Arapların nesebi ise Hazreti İsmail Aleyhisselâm soyundan devam eder. Bütün Yahudiler, son peygamberin Benî İsrâil soyundan gelmesini beklerken Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem), İsmail Aleyhisselâm’ın tarikinden gelir.

İşte abiyi tanımak bu kadar mühimdir. Ama bu maddi abilikten ziyade, manevî değere haiz abiliktir. Bugün bütün dinleri “İbrahimî dinler” kavramının altına koymak isteyenlerin temelinde bu niyet saklıdır.

Meseleye aile arasından bakalım.

Ağa: Büyümek ve yaşlanmak demek olan “ağmak”tan iştikak eder. Saçları ağardı demek, yaşlandı demektir. Küberâya mensup olan hademenin en mukaddemi, ileri geleni. Moğolcada aka, bir hürmet, saygı ifadesi olarak söylenir. Kamûs-ı Türkî’de büyük birader olarak geçer. Günümüzde abi şeklinde kullanımı daha yaygındır. Ekonomik ya da toplum sınıflamasındaki ağa ise emrinde çalışanı, muhitin ileri geleni demekti. Ağalık sisteminde, her şey ona aitti. Emrindekiler ise sadece çalışırdı. Günümüzde Ağababa şeklinde itham edilir tarzda söylenir. “Bu işin ağababası kim?”

Ağabey: Ehu’l-kebir sinnen, büyük karındaş, büyük birader. Ağa kelimesine bey ilave edilmesi ile birleşik kelime halini almıştır. Büyük kardeş için kullanılır. Bek-beğ-bey şeklinde gelmiştir. Daha çok abi şeklinde söylenir.

Bey: Seyyid, zevç. Kadınlar hasebü’t-tevkîr (hürmet-tazim hasebiyle) “zevç” yerine “bey” istimal eder, mesela “zevcim” diyecekleri yerde “beyim” derler. Eş, koca manasındadır. Türk devlet geleneğinde asillik ve rütbe bildirir. Efendi, reis demektir. Her boyun başındaki idare eden kişiye denir. Erkekler de ev idaresinde rol aldığı için aynı manaya haizdir. Erkek adlarından sonra, saygı ifade etmek için kullanılır. Hakan Bey gibi… Beg-beğ-bey şeklinde günümüze gelmiştir.

Büyük birader, büyüklerden en ileri geleni manasında yer eder. Okumuş, yazan ve bilen kimse için kullanılan Efendi kelimesi ile manaca aynı seviyededir. Abi, her şart ve zamanda kardeşinin maddi ve manevi dünyasını düşünendir. Kardeş ise abisini üzmeyendir.

Medya ve TV’nin icadıyla beraber, son zamanlarda figüranlar abilik rolüne girmeye yeltendiler. Mafyavarî dizilerde, filmlerde hatta toplum içinde “abilik”, ağır abilik taslayanlar arttı.

İlk önce “baba” figürü ekranlarda mafyalaştırıldı ve itibarsızlaştırıldı. Sonrasında kötü işler yapan, vuran, kıran, döken eşhas “abilik” figürü ile piyasaya çıkarıldı. Ailenin en değerli ikinci üyesi, kötü ve menfi rollerde oynatıldı.

Abilik, öyle kolay bir şey değil; manen de insanın kalbini, cismini, kardeşini koruyabiliyorsa vazifesini ifa ediyordur. Yoksa, her sakallıya dede ve hacı denmediği gibi her kanat germeye çalışana da bu “benim manevî abim” tabiri kullanılmazdı.

Neticeyi dinle kardeşim:  İftihâr-ı dâniş-î ecdâd ile gelmez şeref.

En Yeniler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu