KapakEğitim

En Pratiğinden İngilizce Cümle Yapısı

Başlangıç düzeyinde İngilizce eğitimi alanların en çok vurguladığı konulardan biri de İngilizcenin cümlemin elemanları Türkçe ile olan farklılığından dolayı yaşanan karmaşadır. Birçok kişi İngilizce öğreniminin zorluğu hakkında “İngilizce cümle yapısının mantıksız hatta devrik olduğunu, Türkçeye çeviri yapmak için cümle sonundan başlamak gerektiğini, cümle yapısındaki farklılık sebebiyle uzun cümleleri çevirmenin daha zor olduğunu ifade eder.

Mevzuyu bir misalle açıklayalım. Bilinmeyen kelimeleri vererek bir cümleyi öğrencilerden Türkçeye çevirmelerini isteyelim; Cümlemiz “Andy remembered to invite James for her graduation when she saw him at the street with his father last week”olsun.

Ortaokul veya lise seviyesinde (A1, A2) bilgisi olan ve yıllarca dilbilgisi, kelime çalışanlar öğrenciler acı bir gülümsemenin ardından çeviriye başlıyorlar. Ancak cümlede kimin kimi davet ettiği, kimin kimi gördüğü gibi kısımlar mutlak suretle karışıyor. Ve öğrenciler İngilizcenin o “devrik” cümle yapısına çaresizce bakıyorlar. Ancak çoğunun ilk duyduğunda haklı olarak şaşırdığı gerçek şudur; İngilizce cümle elemanlarının dizilişinde anlaması çok kolay bir mantık vardır. (Endişelenmeyin eski öğretmenlerin kafamıza sokmaya çalıştığı S+V+O …… formülleri değil.)

İngilizce’den Türkçeye o kadar da zor değil

Bütün cümleler o işi yapan kişinin kim olduğunu söyledikten sonra cümleyi okuyan veya dinleyen kişinin aklına gelen soruları cevaplayarak ilerler. İlginç olan şu ki klasik medrese usulünde öğretilen Arapçadaki gibi İngilizce cümlelere de soru sormanız gerekir. Yukarıdaki cümlemize geri dönelim.
Andy remembered: Andy hatırladı. (Neyi hatırladı?)
to invite: davet etmeyi. (Kimi davet etmeyi hatırladı?)
James (James’i.)

Cümlenin en önemli bölümünü anlamışken araya şu notu düşelim, sonradan gelen kelimelerin önceden bulduğumuz anlamı değiştirmesine asla izin vermiyoruz. Yani cümlenin devamında ne gelirse gelsin “Andy James’i davet etmeyi hatırladı” anlamı bozulmamalı.

Burada karşımıza “for” çıktı. Anlamı “için” demek. O halde soruyu bu şekilde sormalıyız;
(Andy James’i ne için davet etmeyi hatırladı?) for her graduation: mezuniyeti için. (Burada mezuniyetin Andy’e ait olduğunu da anladık.)
Karşımıza bir soru kelimesi “when: ne zaman” çıktı. O halde ona da uygun soruyu soruyoruz.
(Andy James’i mezuniyeti için davet etmeyi ne zaman hatırladı?)
she saw: Andy gördüğü zaman (Kimi, neyi gördüğü zaman hatırladı?)
James: James’i gördüğü zaman.
Tek başına anlam ifade etmeyen bir kelime daha. “With: ile, birlikte”. Bizden soru sormamızı bekliyor.
(Andy James’s kim/ne ile gördüğünde mezuniyeti için davet etmeyi hatırladı?)
with his father: babası ile.
Yine karşımızda oldukça farklı görevlerde kullanılabilen bir kelime “at”. Bu edatın yer zaman bildirdiğini bildiğimize göre olayın kendisinden sonra gelen yer veya zaman içinde meydana geldiğini anlarız.
(Andy James’i babasıyla nerede gördüğünde onu mezuniyeti için davet etmeyi hatırladı?)
at street: sokakta
Ve işin son kısmında “last week: geçen hafta” kısmına geldik. Bu noktaya kadar geçtiğimiz aşamalarda cümleyi tek parça halinde Türkçeye çevirmekte zorluk yaşamış olsanız bile tam ve eksiksiz olarak anladığınızdan emin olabilirsiniz.

İngilizceye çevirme pratiği

Gelelim işin diğer boyutuna. Daha en başlarda yazmak isteyip bütün tüm kelimelerini bilmemize rağmen doğru sırada yazamadığımız cümlelere. Burada da aynı mantık geçerlidir. Şöyle bir cümle yazmak istediğimizi düşünelim;
Kardeşimle akşam yemeğimizi yedikten sonra teknoloji hakkında konuşmayı severim.

(Kim?: Ben) I
(Yaptığım iş?: Severim) like
(Neyi severim?: Konuşmayı) to talk
(Ne konuşmayı severim?: teknoloji hakkında) about technology -okuyanın ne hakkında diye soru sorabilmesi için önce “about” ekledik.
Geride cümledeki işin yemek yedikten sonra olduğunu belirtmek kaldı. Okuyucunun “neden sonra?” diyebilmesi için “after” ile başlıyoruz.
(Neden sonra konuşmayı severim? : biz yedikten sonra) : after we eat
(Neyi yedikten sonra?: akşam yemeğimizi): our dinner.

Şimdi sorduğumuz sorulara göre getirdiğimiz kelimeleri birleştirelim, artık elimizde doğru bir cümle var. Bu yöntemi anlattığım ve İngilizce konusunda ciddi endişeleri olan hatta nefret düzeyinde olan birçok kişinin bakış açısının değiştiğini ve hızla anlamaya, anladıkça hem İngilizceden hoşlanmaya hem de doğru cümleler yapmaya başladıklarını göreceksiniz. Tabi burada anlatılan yöntem yeni icat edilmiş olmadığı gibi tüm problemleri çözme iddiasında da değildir. Başlangıç düzeyinde İngilizce kâbusu yaşayanlara bir nebze faydası olması dileğiyle.

En Yeniler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu